Автор: Ebu Nasr el-Farabi  

Теги: mantık   felsefe  

ISBN: 978-605-9925-90-7

Год: 2016

Текст
                    
Ebu Nasr el-Farabi MANTIKTA KULLANIL� LAFIZLAR
Litera-1 77 İslam Felsefesi Klasikleri -27 Kit:ibü'l-Elf"azi'l-Müsta'mele fi'l-Mannk - Farabi Metin ve Çeviri: Yaşar AYDINLI Copyright© Kadem Yapım Medya İletişim ve Piyasa Araş. Org. San. ve Tic. Ltd. Şti. Bu eserin Türkçe telif hakları Kadem Yapım Medya İletişim ve Piyasa Araş. Org. San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne aittir. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayınlanamaz, kısmen de olsa fotokopi, film vb. tekniklerle çoğalnlamaz ve elekt­ ronik ortamlarda yayınlanamaz. İç Düzen: Mehmet Temelli Kapak Tasarım: Mustafa Aksu Baskı: Ofis Matbaa Yayın Kağıt San. Tic. Ltd. Şti. Davutpaşa Kışla Caddesi Güven İş Merkezi No: 386-387 Topkapı-İstanbul ISBN 978-605-9925-90-7 l. Basım, 20 16 KADEM YAPIM MEDYA İLETİŞİM i VE P YASA ARAŞTIRMA ORG. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ . Tel/Fax: 0(2 12) 522 86 90 web: www . literakitap.com e-mail: litera@ literakitap.com
EBU NASR EL-FARABI " " " " MANTlKTA KULLANILAN LAFIZLAR - Metin ve Çeviri - Çeviri : Yaşar Aydınlı �� ��· LITE RA YAYINCILIK İSTANBUL- 2016
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ............................................................................. ................................. MANTlKTA KULLANILAN LAFIZLAR KİTABI 9 ............................. 14 I. DELALET EDEN LAFIZLAR . 16 l. İsimler ve Fiiller........................................................................... ı6 ................................................... ................ 2. Harfler/Edatlar ............................................................................ ı6 3. Lafızlarıo Kullanımı ................. ...... ...... ............ ............................ ı? Il. HARFLER/EDATLAR . . . . l9 l. ismin Yerine Geçenler/ el-Hav:llif ................................................ ı 9 2. Birleştiricileri el-Vasılat................................................................ ı 9 3. Aracılari el-Vasıtat ....................................................................... 20 4. Tamlayıcılar/ el-Havişi ................................................................ 20 5. Bağlayıcılari er-Ravabit ................................................................ 27 III. MÜREKKEP LAFIZLAR: S ÖZLER . 30 ı . Konu-Yüklem .............. .................. . ........ .. ......... ............. .... ...... 30 2. Lafız-Anlam................................................................................. 3ı 3. Tümel Anlamlar-Tekil Anlamlar....... ....................... ... ........... ....... 32 4. Yüklem Bakımından Tümeller...................................................... 33 5 . Mutlak Yüklem ve Mutlak Olmayan Yüklem ................................ 35 6. 'O nedir' Sorusu .......................................................................... 38 IV. MÜFRET TÜMEL LAFIZLAR: BEŞ TÜMEL . . . . 39 l. Cins ve Tür ....... .. ......... ........ .................................. ................ ... 39 2. Ayrım .......................................................................................... 44 3. Hassa........................................................................................... 48 4. İlinek: Ayrılabilir ilinek-Ayrılmayan İlinekf Araz-ı Uzım............. 49 V. MÜREKKEP TÜMEL LAFIZLAR: TANIM VE RESM . Sl ı . Tanım .............. . .............. ................................................. ......... .. 5ı 2. Resm ........ ................... .............. . ..................... .. ............... ........... 52 3. Tanım ve İsim ............................................................................. 54 VI. BÖLME VE TERKİ P . 56 ı. Bölme................................................................................ : .. ....... 56 2. Terkip/Birleştirme ....................................................................... 58 3. Bölme ve Terkip .......................................................................... 59 VII. ÖGRETIM YÖNTEMLERİ . . 60 ı. Alamet/İşaret ................ ............ ......... .... .......... ................... . . .... 6ı . . ............................................................ ............. ..................................................... . . . . . .. ........ .................... ..... . . . ....... ................... . ............................. .................................................. ............. ... ................................................... . . .
2. ibdal . . . . . . . . ........ .... . . ... . . . ... . . . . . . . . . . ....... . .... . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . 62 3. Mukabil . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 65 4. Bölme.......................................................................................... 65 5. Türnevarım ve Örnek . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . .. ..... . ............ . . . ... . . . .. . . . . .. 66 6. Göz Önüne Koymak . . .... . . . . . . . ... ... . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . ... . . .. . . . . .... . . . 67 VIII. BİR KİTABI OKUMAYA BAŞLARKEN 68 IX. iNANMA SINIFLARI VE KIYAS 70 l. inanma ( inkıyad) Sınıflan . . . . . .... . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . .. . ..... ...... ... . . . . . . 70 2. Kıyas Türleri. ..... . ....... ...... ... . ................... . . ... ...... . . . . . . .. ........ . . ... 72 3. Lafız-Anlam ilişkisi . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . .. ................. . .... . ... . ... . . . . .... . 73 4. Kıyasın Parçaları .. .. ... . . . .. . . . . .... ..... ... . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . .. . . 76 X. MANTlK SANATI 78 l. Mantık Sanatının Amacı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ......... . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 78 2. Mantık Sanatının Yararı .. . . ....... . ... . . . . . ... . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. ..... .. . . ... ... 78 3. Mantık Sanatının Parçalannın Sayısı ..... . . . ....... . . . . . . . . . . . . . . ... ...... . . 79 4. Mantık Sanatının Nisbesi . . . . . . . . ... . . . . .... . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . ... . . . ..... . .. 81 5. Mantık Sanatının Sırası/Mertebesi.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .... . .... . . . . . . ... 82 6. Mantık Sanatının Kurucusu . . . . . . . . . . . . ... ....... . . . . . . . . . . . . . .. . ... . . . . . . ....... 83 7. Mantık Sanatının Öğretim Yöntemi . . . . . . . . . . . . . .... . . . . ..... . . . . . . . . . . . . . . . . 84 DİZİN 155 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .............................................. . . ....................... ...................... .............. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ................... . . . . ......... ...................................................... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .................................................................. .................... . . .................. . .
Bu çeviriyi, Farabi'nın adını yaşatan Al-Fdrdbt Adındaki Kazak Milli Üniversitesi'nin şahsında Kazaklara ithaf ediyorum.
. . . . ONSOZ Ebu Nasr el-Farabi, mantık sanatını doğru düşünmenin yega­ ne ölçütü ve aracı olarak kabul eder. Ona göre, bu araç olmaksızın, zihnin doğru çalışması, yani doğru olana yönelmesi ve yanlış olan­ dan uzak durması mümkün olmadığı gibi, herhangi bir görüşün doğruluğunun ve yanlışlığının tespit edilmesi de mümkün olmaz. Bu çerçevede Farabi, genel anlamda doğru düşünmenin ve kesin doğruya ulaşmanın kanunlarını veren bir sanat olarak gördüğü mantığın üç boyutlu bir işlevinden söz etmektedir. Birincisi, bu sanatın belirlediği kanunlar sayesinde kendi içimizde doğru ile yan­ Iışı birbirinden kesin olarak ayırt etme gücünü elde eder ve düşün­ cemizi doğru olana yöneltir, yanlış olandan uzaklaştırırız. İkincisi, söz konusu kanunlar sayesinde, başkalarının söz veya yazı üzerin­ den dile getirdiği görüşlerin doğruluğunu veya yanlışlığını kesin olarak tespit etme ve bu görüşlerden doğru olanın niçin doğru olduğunu ve yanlış olanın da niçin yanlış olduğunu kesin olarak gösterme imkaruna kavuşuruz. Üçüncü olarak, mantık kanunları­ nın sağladığı güç sayesinde, kendi görüşlecimize yöneltilen eleştiri­ leri test etme ve bu eleştiriterin doğru olanının doğruluğunu ve yanlış olanının da yanlışlığını, nedenlerini ortaya koyarak göstere­ biliriz. Dolayısıyla mantık sanatı insana bir zihin berraklığı kazan­ dırır ve onu çelişkiden, tutarsızlıktan ve her tür şaşkınlıktan kurta­ rır. Şöyle ki, çelişik görüşlerden hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu tam bir güvenle tespit ederek, hem doğruyu yanlışa ka­ rıştırarak hata etmekten, hem de doğrunun doğruluk nedenini ve yanlışın yanlışlık nedenini bilmek suretiyle farklı görüşler karşısın­ da hocalamaktan kurtulmuş oluruz. Şunu özellikle ifade etmek gerekir ki, Farabi'nin mantık bil­ menin zorunluluğuna ilişkin vurgusunu sadece bireyin zihin ber-
10 Mantıkta Kullanılan Lafızlar raklığı açısından değil, toplumsal zihnin berraklığı açısından da nazar-ı dikkate almak gerekir. Zira düşünmeye dayalı ilimlerde güvenilir bilgiye ulaşmak, ancak doğruyu yanlıştan ayırt edecek objektif bir kontrol aracını kullanınakla mümkün olur ki, bu araç, mantıktır. Yaşadığı dönemin şartları çerçevesinde zuhur eden fikri, dini, siyasi, sosyal ve ahlaki sorunlara köklü bir çözüm arayışı içeri­ sinde olan Farabi'nin mantığı bir zihniyet meselesi olarak ele alma­ sının temel sebebi budur. Farabi, akla dayalı ilimler alanında man­ tığı esas alan sağlam bir epistemolojik zemin oluşturma çabası içe­ risinde olmuştur. Çevirisini sunduğumuz Mantıkta Kullanılan Lafizlar kitabı da filozofun söz konusu çabasının bir parçası olarak karşımıza çıkmak­ tadır. Kitabın amacı, del:llet eden müfret lafızlar kapsamında isim, fiil, edat; mürekkep lafızlar kapsamında söz, tanım ve resm; edatla­ rın ve soru edatlarının kullanımı; konu-yüklem ve lafız-anlam iliş­ kisi; yüklem bakımından tümel anlamlar; tanımları ve aralarındaki ilişkiler bakımından beş tümel; bölme ve terkip; öğretim yöntem ve yolları; kıyas ve çeşitleri; ana hatlarıyla mantık gibi meseleler ekseninde alanla ilgili bazı yöntem ve teknikleri tanıtmak ve belli başlı kavramların tanımlarını vermek suretiyle genel olarak "mantık sanatına başlamayı kolaylaştıran konular"ı ele alarak soyut düşün­ meye dair bir formasyon kazandırmaktır. Kitabın sağlayacağı yarar, kitabın amacı çerçevesinde belirtilen konuları kavrayan öğrencinin mantık öğrenimine başlamasını mümkün kılan bir zihinsel donanıma sahip olmasıdır. Kitap önce­ likle gramerle mantığın özel alanlarını ayırarak gündelik konuşma­ nın dışında teknik/sınai bir konuşmanın var olduğunu belirtmek suretiyle mantık sanatına başlamayı hedefleyen öğrenciyi sözcükle­ rin farklı anlam dünyalarından haberdar etmektedir. Kitap, anlamı merkeze yerleştiren bakış açısıyla öğrenciye, lafzın sadece anlama işaret eden bir şey olduğunu dolayısıyla hem tasavvur hem de tas­ dikte esas olanın anlamı kavramak olduğunu öğretmektedir. Aynı şekilde kitap, anlama yönelik farklı kavranış düzeylerini, farklı inanma ve tasdik derecelerini göstermek suretiyle öğrenciye nihai
Önsöz kesinliğe götüren felsefi yolu tanıtmakta ve dolayısıyla bütün ola­ rak felsefeye dair bir yarar temin etmektedir. Genel olarak gramer-mantık ilişkisi ve felsefi soruşturmayla il­ gili konuları terimler ve tanımlar üzerinden ele alan kitap, müellifı tarafından bölümlere ayrılmamıştır. Bununla beraber, metnin çevi­ risinde de görüleceği üzere, kitabın parçaları sadedinde belirledi­ ğimiz konu başlıkları şunlardır: Delalet Eden Lafızlar: isimler, Fiiller, HarflerjEdatlar, Mürekkep Lafızlar/Sözler, Müfret Tümel Lafızlar: Beş Tümel, Mürekkep Tümel Lafızlar: Tanım ve Resm, Bölme ve Terkip, Öğretim Yöntemleri, Bir Kitabı Okumaya Baş­ larken, inanma Sınıfları ve Kıyas, Mantık Sanatı. Elimizdeki kitap, özel olarak mantık sanatına girişi kolaylaştı­ ran konu ve terimleri ele alması itibariyle bu sanata nisbet edilebi­ lir. Öte yandan genel olarak kavramsal düşünmeye ilişkin konulara yer vermiş olması bakımından da felsefenin kapsamında değerlen­ dirilebilir. Kitabın mertebesi/sırası hakkında net konuşmamıza imkan sağlayan dahili argümanlara sahibiz. Şöyle ki, Farabi, elimizdeki kitapta, "bu kitaptan önceki kitap" şeklinde, el-Blfdz'ı öneeleyen bir kitaba üç kez atıfta bulunmaktadır ki, söz konusu atıfların içeriğin­ den bu kitabın maktadır. Öte Kitabü)t-Ten/nh ald Seinli)s-Sadde olduğu anlaşıl­ yandan Farabi, el-Blfdz'ın sonunda, "Bu söz, Mantı­ ğa başlamayı kolaylaştıran sözleri ele aldı. Şimdi ise, ona giriş yapmamız ve bu sanatın parçalarının ilkini kapsayan kitabı incele­ mekle başlamamız gerekir ki, bu, Blfdz'ın Kategoriler Kitabı'dır." diyerek el­ yerini belirlemektedir. Şu halde elimizdeki kitabın merte­ besi/sırası bu üçlünün ikinci sırası yani ortasıdır. Kitabın adı, Diyarbakır (DYBZG, 0291) yazma nüshasının kapak sayfasında, müstensih hattından farklı bir yazıyla, "Kitdbü)l­ Blfdzi)l-Musta)meleti fi)l-Mantık li Alldmeti Zemdnihi el-Muallim es­ Sdnt Bin Nasr el-Fdrdbı"'' şeklinde verilirken, kitabın başlangıç sayfa­ sında "Kitdbü Bin Nasr fi)l-Blfdzı)l-Musta)meleti fi)l-Mantık" şeklin­ dedir. Günümüze ulaşan diğer yazmalarda kitap adı bulunmamak­ ta, metin besıneleden sonra doğrudan başlamaktadır. Klasik biyo- ll
12 Mantıkta Kullamlan Lafızlar bibliyografya kaynaklarımızda Farabi'ye bu isimle atfedilen bir kitap bulunmamaktadır. İbn Ebi Usaybia, "Kitabü'l-Elfaz ve'l­ Huruf' adlı bir kitaba listesinde yer vermektedir ki, bazı araştırma­ cılar, el-Elfaz'ın, et-Tenbih ve el-MekUldt'la birlikte bu kitabın bir parçası olabileceği ihtimalinden söz etmektedirler. (Bk., I. Alon Sh. Abed, Al-Fdrdbiıs Philosophical Lexicon, II/801, UK Cambridge 2007; Ayrıca bk., M. Mehdi, Kitdbüıl-Elfdzııl-Mustaımeleti fiıl­ Mantık, Giriş, s. 21; S. Halifat, el-Farabi, Risdletüıt-Tenbth ald Sebttiıs-Sedde, s. 39 vd. Arnman 1987) Genel anlamda öğretici niteliği öne çıkan kitapta, öğrencinin kavrayış düzeyi dikkate alınarak tanımlama, bölme, temsil, tümeva­ rım, örnek ve kıyas gibi çeşitli öğretme yöntemleri kullanılmıştır. Arapça metin, el-Elfdz'ın Türkiye kütüphanelerinde bulunan iki nüshasının (DYBZG, 0291, v. 71-106; Feyzullah Efendi, 1882, v. 111-128) Muhsin Mehdi neşriyle (Kitdbuıl-Elfdzııt-Mustaımeleti fiıl-Mantık, 2. Baskı, Beyrut 1986) mukayesesİ neticesinde oluştu­ rulmuştur. Metin içindeki varak numaraları Diyarbakır nüshasına işaret etmektedir. Paragraflar, numaralandırmalar ve konu başlıkla­ rı bize aittir. Son olarak, çeviri metnini okuyup önerilerde bulunan değerli meslektaşıarım Prof. Dr. Enver Uysal ve Yrd. Doç. Dr. Hidayet Peker'e ve Arapça metni düzenleyen sevgili kardeşim Dr. Aman­ mırat Yazguliyev'e teşekkür ediyor ve yaptığımız çevirinin Farabi'yi kendi metinlerinden okuma gayreti içerisinde olan öğrenci ve araş­ tırmacılara katkı sağlamasını temenni ediyorum. Yaşar Aydınlı, Bursa
EBU NASR EL-FARABI 1\ 1\ 1\. 1\. MANTIKTA KULLANILAN LAFIZLAR Kitdbü)l-Elfdzı)l-Musta)meleti ft)l-Mantık
Bismillahirrahmarurrahlm ve bihl estain Ebu Nasr el- Farabi'nın Zamanının Allarnesi İkinci Öğretici -Allah onu ralınıeti ile himaye etsin. Amin- MANTlKTA KULLANILAN LAFIZLAR kİTABI Bir sanan söz yoluyla ögrenen her ögrenci, zihninde ilgili sanatın anlamlarını, onlara delilet eden lafızlar üzerinden tasavvur edebil­ mek için, lafızlarıo deliletlerini ayırt etmeye ilişkin bir yetiye zo­ runlu olarak ihtiyaç duyar. Çünkü her sanat ögrencisinin amacı, söz konusu sanann anlamlarını tasavvur etmek ve onları nefsinde oluşturmaknr. Aksi takdirde, kullanılan lafızlarıo tamamını başın­ dan sonuna kadar ezberleyip bilse de, onları öğrenmiş olmaz. Aynı şekilde, bir kitapta yazılı olan şeyleri anlamak isteyen bir kimse bu yazılı şeylerin anlamlarını, lafız üzerinden kavramak zorundadır. O hilde, lafızlarıo deliletlerini ayırt etmeye ilişkin yerisi olmayan bir kimsenin, söz yoluyla bir sanan ögrenmesi asla mümkün değildir... Bundan dolayı bir sanatı, bir kitaptan öğrenen kimsenin bu sanatta kullanılan lafızlardan hiçbir şeyi ihmal etmeksizin, kendi sıradüze­ nine göre lafızlarıo tamamının anlamlarını kavraması gerekir. Bir lafzın anlamı ihmal edildiğinde, amacıyla ilgili olarak bir şeyin an­ lamı kendisi için eksik kalır. İbn Bacce el-Endelusi• • İbn Bacce, Teôlik ale'l-Fusu/i'l-Hamse li'l-Fôrôbi, Teôlik İbn Bôcce alô Mantıkı'l-Fôrôbf, Beyrut I 994. s. 71, nşr., M. Fahri,
���J�)I�)I�I� • � �L...� \ J; LQJ� \ Jk:l'J .. �GLAJI � �� �L:JI �� � '--"' • l:S' "-.iL.j t.j,J . � ö_,i � IJ� IJI �� Jl.)a..io\'4 .ıjlj J� �\:..,.:. � jS' ı:r �\:..,QJI dt �l.u � _j J� J;W':JI ..:..\'\'� _r.. �l.u � JS' .l..<z.i �Jli .� 4li.UI J;W':JI � Jai> .h � � \'IJ � _j �J �\:..,QJI dt JS' � ıJ' ı.!.UI.lSJ . U._r:.T �llfJJI ıJ' �J :ıı ...- .ll J;W':JI ,.J.ü.\ll .jt '-:"'�1 ı.!.ll� �l.u � �1 )a...:i: '-:"'\::S' -i '-:"'p:... �\:..,.:. � �\' ,j;lj\fl ..:..\'\'� _r.. � ö_,i � .§.:. � .jtJ \'1 '-:"'\::S' ıJ' �\:..,.:. � .jt JS' � � ı.!.ll.il ... <-:JI J� J;W':JI � �l.u .i>� J. ,;ıı .- .ll J;W':JI ıJ' � � .'-f.:.?; � J� IJI �\:..,.:. . .. .)s- �4 ..r.' J:Jw ·ı.?J-d r ·r.ı..lij J � · .v' · '-"" \,r.ı;lAll �� 'O.O.t J.,..uıı .Js- J:lw ..;.,Jr.! \FI;WI .;ı,.:.. •
16 Mantıkta Kullanılan Lafızlar ll. I. DELALET EDEN LAFIZLAR 1 . İsimler ve Fiiller [7lb] Del:üet eden lafızların bir kısmı isim, bir kısmı Arap 5 dilbilimcilerinin fiiller olarak adlandırdığı kelimeler, bir kısmı da kelimelerden ve isimlerden mürekkep olanlardır. isimlere örnek, 'Zeyd', 'Amr', 'insan', 'hayvan', 'aklık', 'karalık', 'adalet', 'yazma', 'adil' 'yazıcı' 'ayakta duran' 'oturan', 'ak' 'kara' ve genel olarak ' ' ' ' zatı bakımından anlamın zamanına del:üet etmeksizin anlama ıo del:üet eden her müfret lafızdır. Fiiller [kelimeler] ise 'o yürüdü', 'o yürüyor', 'o yürüyecek', 'o vurdu', 'o vuruyor', 'o vuracak' ve ben­ zeri fiillerdir. Genel olarak fiil, anlama ve onun zamanına del:üet eden müfret lafızdır. Fiilierin bir kısmı 'o yazdı' ve 'o vurdu' gibi geçmiş zamana; bir kısmı 'o vuracak' gibi gelecek zamana; bir kıs- 15 mı ise, 'o şimdi vuruyor' sözümüz gibi şimdiki zamana del:üet eder. İsimlerden ve fiillerden mürekkep olanların bir kısmı, 'Zeyd ayaktadır.', 'Amr insandır.', 'At hayvandır.' sözümüzde olduğu gibi, iki isimden; bir kısmı ise, 'Zeyd yürüyor.', 'Amr yazdı.', 'H:üit 20 gidecek.' ve benzerlerinde olduğu gibi, bir isim ve bir fiilden mü­ rekkeptir. 2. Harfler/Edatlar Birtakım anlamlara del:üet etmek üzere vazedilen ve gramerci­ lerin 'harfler' olarak adlandırdığı lafızlar da, del:üet eden lafızlar25 dandır. Bu harfler de pek çok sıruftır. Ne var ki, Arap dilinin gra­ mer/nahiv :üimlerinin, bu sınıfların her birini, özel bir isim vermek suretiyle ayırmak gibi bir uygulaması [72a] zamanımıza kadar ol­ mamıştır. Dolayısıyla biz, onların [harflerin] sınıflarının sayımında,
'-''-.ıl' j;lAJ�' ·' J W�\ J ç.��\. ' J - � y. L. lf:.,e J ,� 1 y. L. lf:.,e 4Jı..ü l J;W�I � ! (7lb) L.lf:... J - J w � ı �.rJı 0WJ4 r-W ' J-i � � ı � � ı J ıJ\._j! J J.rs" J -0 J... t-.. \'t; ·� ' J t-.. \' 1 ıf �;-.,. �li J �li J �\S"J J � � J �I:.S'J 4.1 1� J �ı_,.... J �� J ıJ IJ::> � ıf �' ı)s- :I b �;... Jül JS' 44J4 J ,�_,.... i J h, i J J � J... J w � ı � � ı J . �ı 0t..j ıJs- Gl� :ı� 0i J .cll� �i L. J '�� J �� J �� J '�J � .� L.j ı)s- J �ı ı)s- :J.x; ö�;... 4laAl a..ıs:J ı � � 44J4 � J '�� J � J... �ı.... ı)L.j ı)s- :ı��' � I:J_,i J... � bJI ı)s- � J ,�� J... �i::.....J I ı)sıf �;- y. L. w � 1 J .t-.. � 1 ıf �_rJ I J . ıJ� I �� L. w J ,ıJI.r.> d_;ll J ıJ\._j! J.rs" J �li -0 I:J_,9 J... �1 .,üt:;. J � J.rs" J � -0 I:J_,i J... �J � ' ıf �;-.,. .cll� �i L. J �� . ı. . " � JJ�'." · � .r-' 1 u.Y.. --·'1- ı . �- . 4.r'·ll J;W�I 4Jı..üı J;W�I ı:.;.e· J �J..r-,ö_r.S �t.:..,., i �i � �JrJI o.l. J .ıJ l- ı)s- 4J b �J � � l:.:ıl..j J! �.rJI y-:.1 1 � �b....,p l ıf (72a) _r.-:; � ö�WI ıJ I � � � 0i � ,� � ı lf:... � � �A ıJ 4 ı .a .....-:--:: . 5 � . ıo 15 ıo
17 Mantıkta Kullanılan Lafızlar Yunan dilini konuşanların gramer alimlerinden bize ulaşan isimleri kullanmak durumundayız. Çünkü onlar, söz konusu sınıfların her birini özel bir isimle ayırmıştır. Onların bir sınıfını 'İsmin Yerine Geçenler', bir sınıfını 'Birleştiriciler', bir sınıfını 'Aracılar', bir sınıs fını 'Tamlayıcılar', bir sınıfını ise 'Bağlayıcılar' olarak adlandırmış­ lardır. Söz konusu harflerden bir kısmı isimlere, bir kısmı fiiliere biti­ şirken bir kısmı da her ikisinden mürekkep olanlara bitişir. Bunlar­ dan, bir lafza eklenen her harf, bu lafızdan anlaşılan şeyin bir du- ıo rumda bulunduğunu gösterir. 3. Lafiziarın Kullanımı Bilmemiz gerekir ki, gramer sanatının kapsamına giren lafız sınıflarından öyleleri vardır ki, halk [cumhur] onu bir anlamda kullanırken, ilim erbabı bu lafzın aynısını bir başka anlamda kullaıs mr. Lafızlar arasında, bir sanat erbabının belli bir anlamda, başka bir sanatın erbabının da başka bir anlamda kullandığı lafızlar da bulunabilir. Gramer sanatı, lafızların sınıflarına, ilim erbabı arasın­ daki delaletlerine göre değil, halk arasında yaygın/meşhur olan delaletlerine göre bakar. Bundan dolayıdır ki, gramerciler bu lafız- 20 ların delaletlerini, ilim erbabı nezdinde sahip oldukları delaletiere göre değil, sadece halk nezdinde sahip oldukları delaletiere göre tarif ederler. Bu lafızların pek çoğuyla ilgili olarak, halk nezdinde kullanılan anlamlarının, ilim erbabı nezdinde kullanılanlada aynı olması da mümkündür. 2S Biz bu lafızların delaletlerinin tarifıni amaçlarken, [72b] bu lafızların, yalnızca mantık sanatı erbabı nezdinde delalet ettiği an­ lamları amaçlamaktayız. Şu nedenle ki, söz konusu lafızların an­ lamlarından, bu sanat erbabının kullandıklarının dışında hiçbir şeye
_,.:.14 r-WI J-1 :f l:.:J! ü� t � � �L... 'J I lfi� l �� .�l>- r-4 � � JS' IJ �) i �� � lj� l ı:, L....U I J-i J ,ü� l_,l l 4J� � � J ,AJ1y.l l 4J� � Ü'" .a; J ,� 1�1 4J� � � J ,�1_,11 4J� � � ıJ� ..li L. � �J.rJI lA J .�IJ) I 4J� � � �rl 4 ı)� ..li L. � J ,� 4 ı)� ..li L. � J ,;>\.-.. \1 4 ıf J. J. ı��" J. o ıf r 5 .,..W l �i � J� � � Jü.4 ı:,) lA ıf �? JS'J � .J �� \ı 1 ıf J � Y' JaA.U1 dJ.) o · j;UJ�\ J t...-....ı . � �� � � � � J;W \1 1 ��i ı:,i � � i � J � J � � ;� 1 41..-" � L. � �J:! ..li _,.:.l l ıY �) �) J ..;>T � � � JaA.UI dl.:ı r.,Wl "":"b.,.pi �� J- i .ıl..-" �Jr. � ��� J-i 41 " .: L. J;W \1 1 J; W \11 ��i � � _,.:.}1 �� J .ı>T � � �? i ıo ... lf:J'J� � 'J ;� 1 � ö;� l '+'J'J� � lA ü 'J'J� ,y _,...:JI "":"b.,.pi �.ıA: �! dl..ü J ·r)JI "":"b.,.pi J-i � L. � 'J ;� 1 � L. � '+'J'J� J;W \1 1 : :il...-" .ll J;W \1 1 � L- ı:,fo ı:, i � � � J.P � ..li J ·r)J I r# l "":"b.,.pi � :ir . " .ı ı 4-i�� � J� � � (72b) �� J;W \1 1 lA ü'l'J� �� lj..l.,Q..i ı..r- � J Jk:..J I �� J-i � J;W \1 1 lA � J.ri � � � U � �.J*' J;W \1 1 lA � L- ıf J>� J! � �l> 'J �i � ıf ,.1A,; . � 15 o ... · o o o 20
18 Mannkta Kullanılan Lafızlar ihtiyaç duymuyoruz. Çünkü biz, şu anda sadece bu sanann kapsa­ mında olan şeyleri araşnrmaktayız. Ama halk nezdinde yaygın olan anlamları araşnrdığımızda, bu lafızları ilim erbabı nezdindeki s delatetlerine göre değil onların nezdindeki delatetlerine göre kullanırız. Buradaki durum, halkın meşgul olduğu sanatlada ilgili durumla aynıdır. Şöyle ki, marangoz marangozluk sanannın kapsadığı şeyler hakkında, marangozlar nezdinde yaygın olan lafızlarla konuşur. Tarım/ziraat, np ve diğer sanatlar da böyledir. Aynı şekilde, üze­ rinde durduğumuz sanat bağlamında da, lafız sınıflarının delaletleri ıo arasından sadece onların bu sanann erbabı nezdindeki delaletlerini zikretmemiz gerekir. Bundan dolayı, halk nezdinde yaygın olan pek çok lafzı, bu lafızların gramerciler ve halkın konuştuğu dilin atimleri nezdinde del3let ettiği anlamlardan başka anlamlarda kul­ landığımızda yadırganmamalıyız. Zira biz, onları bu sanat erbabı- ıs nın [ mannkçılar] nezdindeki delateti, halk nezdindeki delatetiyle aynı olanları hariç, onların nezdindeki delatetlerine göre kull anmı­ yoruz.
1.1. l:.:.:> \j)a.i W ! � lS'� ! ,4&-l:....4J I .lı ��i lf:... 1 - ! L. � lA.J 1 � \jp ._;... \:. l; .lA�J 4&-l:....4] 1 .lı � � � r--� l.f:.l":a'.) � J;W':/1 .lı l·l.tt::....ı l J� l � öJ�I � JbJlS" .lı � JbJI J · \_,LJI ��i � l.f:.l":a'.) . "1 ":J � � �� W ! J� I �� ·J� I lA lk� � 1 tl:....41 1 cil..lS" J '�.J� I � öJ�I J; W':/ 4 öJ� I 4&. � � � � � 4&-l:....4] 1 .lı � cil� ·tl:....4] 1 )L... J �� J ��� � J;W":J I ��� ..:;.,":J":J.) 0-- _?� � 1 � \...j ! � ._;... � � �i � ":/ cil .ili .4&-l:....4J I .lı �i � l.f:J ":/.) �\..... � 4J b J� l � ÖJ� I J;W':/1 0-- 1 � 1·1.�1 �i � J �y-:.1 1 � .ı;w':/1 cit � J ..G � � � L-.JI � � 4-1..,.- ·. � ts' � ! 'J� I � �� � 1 aıJl 4 r-W I .lı �i � d\'.) � lS" �i � �� L. � ! ,r--� l.f:J \'.) ·J� I � d\'.) . "1 4&-l:....41 1 ... .ı o o o o , 5 o " ı "" &. o o , ıo
19 Mannkta Kullanılan Lafizlar II. HARFLER/EDATLAR 1. İsmin Yerine Geçenler/ el-Havdlif ismin Yerine Geçenler'le, her anlamlı harfi veya isim açıkça beS lirtilmediğinde, ismin yerine geçen her lafzı kastediyoruz. 'Dara­ 'y' behujona vurdu' sözümüzdeki 'h' harfi, 'sevbt'/elbisem' sözümüzde­ ki harfi, 'darabtü/vurdum' ve 'darabtefvurdun' sözümüzdeki 't' [73a] harfi ve ismin yerine geçip onun işlevine sahip olan benzeri anlamlı harfler gibi. Yine, 'ben/ene', 'sen/ente', 'bu/haza', 'şu/zllike' ıo ve buna benzer sözümüz gibi. Bunların hepsi, 'İsmin Yerine Ge­ çenler' olarak adlandırılır. 2. Birlqtiriciler/ el- Vdsıldt Birleştiriciler, sınıflara ayrılır: [2/l] 'Belirlilik takısı/elif ve lam-ı tarif' ile 'o ki/ellezi' ve ben­ ıs zeri sözlerimizde olduğu gibi, tarif/belinme için kullandığımız harfler bunlardandır. [2/2] İsme bitiştirildiğinde, müsemmanın, ismiyle seslenilip [nida] davet edildiğine delalet eden, 'ey ... !/ya' ve 'ey, hey ... !/ya eyyuha' gibi harfler de bunlardandır. 20 [2/3] İsme bitiştirildiğinde, isimlendirilen/müsernma için geçerli olan hükmün, isimlendirilenin bütün parçaları için de geçerli olduğuna delalet eden, 'hepsi, her/küllün' gibi harfler de bunlar­ dandır. [2/4] Hükmün, şeyin tamamı için değil de, parçalarından bir 2S kısmı için geçerli olduğuna delalet eden, 'bazı, bir kısım/ba'z' ve onun yerine kullanılan harfler de bunlardandır.
�,J,�,/�J.)-' .y �\,ı.\.' r� rli Ja.AJ � Ji � ı.:,? JS' lf.! � �ı.,>Ju �� l:J; :.ra " lfl l ı.:,? J!.- di� J '('""" 'l� c:� � � ('""" � 1 o� i J �� J �� l:J_,i :.,a (73a) "\:J 1 J ı.F-Y l:J_,i :.,a "l:} l J j!.e J '"'-� r.,A:i J ('""" 'l l � � 1 4- JI ı,jJ.rJI :.,a di� � t+is' � J ,di� �i Lo J di� J l.lı J �i J � i l:J_,i .�ly>JI 5 lO �'>l.P\y\. y : ı.:, �i � ü")l,.:,l_,l l J 'l r J � i J!.- ,�._rclllfl wı· ·. � 1 ı,jJ.rJI 4:-i ( Y ") .�� i J �.ll l l:J_,i J!.- J '�..;ıd l ı:,l � �.h r-''l� �} � � 1 ı,jJ.rJI l+..o J ( Y/Y ) .�i � J � J!.- '�� J �� ��; .ü �1 � 1 �i � :J.ci r-''l� ı:,� � 1 ı,jJ.rJI l+..o J ( Y/Y' ) y. J ,� 1 "l_r. i � � � IJ � y. � 1 � � l_,l l . JS' l:J; J!.J ,Js' 'l �l_r. i :.,a "� � � �i 0� Lo l+..o J ( Yif.) ·"'-� r� t.. J � t:J_,; _,. .... " "" , - 15 - 20
20 Mannkta Kullanılan Lafızlar 3. Aracılari el- Vdsıtat s Aracılar, belli bir isme eklendiğinde, bu ismi taşıyanın başka bir şeye bağlı olduğunu ve bazen de başka bir şeyin kendisine bağlı olduğunu gösteren, ' . . . den, . . . dan/min', ' . . . den, . . . den dolayı/an', ' . . . e, . . . e kadar/ila', ' . . . üzerinde, . . . üstünde/ala' ve benzerinin tamamıdır. 4. Tamlayıcılar/ el-Havap Tamlayıcıların, birçok sınıfı vardır. [4/l] Şeye eklenen ve bu şeyin varlık bakımından sabit ve doğıo ruluk bakımından kesin olduğunu gösteren 'muhakkak/gerçek­ ten/inne' [nün'u şeddeli elif nün] sözümüz gibi harfler bunlardan­ dır. Şu sözümüz buna örnektir: 'Muhakkak Allah birdir.' ve 'Mu­ hakkak alem sonludur.' Bundan dolayı, şeyin 'varlığı', onun 'inniy­ yeti' olarak da isirnlendirilmiştir. Yine şeyin 'zatı', onun 'inniyyeti' ıs olarak da isirnlendirilir. Aynı şekilde, şeyin 'cevheri', onun 'inniyye­ ti' olarak da isirnlendirilir. Biz, çoğunlukla şeyin 'inniyyeti' sözü­ müzü, şeyin 'cevheri' sözümüzün yerine kullanır ve 'Bu elbisenin cevheri nedir?' demekle, 'Onun inniyyeti nedir?' demek arasında bir fark olmadığını kabul ederiz. Fakat [73b] ilim adamlarının 20 çokça kullanmasına karşın, bu [inniyye], halk nezdinde onun [cev­ her] gibi yaygın değildir. [4/2] Şeye bitiştirildiğinde, onun olumsuzlandığını gösteren 'değilfleyse' ve 'yok/la' gibi harfler de bunlardandır. [4/3] Şeye bitiştirildiğinde, onun olurnlandığını gösteren 25 'evet/ne'am' sözümüz gibi harfler de bunlardandır. Gramercilerin birçoğunun, 'değilfleyse' sözümüzü harfler arasına değil de fıiller arasına yerleştirdiğini bilmiyor değiliz. Aynı şekilde, bizim harfler arasında saydık.larımızın birçoğunu gramercilerin birçoğu harflerin arasına değil, ya isimierin ya da fiilierin arasına yerleştirmişlerdir. 30 Biz bu şeyleri, ele almakta olduğumuz sanat bakımından daha ya­ rarlı olana göre düzenlemekteyiz.
�\k.., Iy 1 . ,.­ � � 4.k..... l_,l l J � 1 �i � J� ı:. r-4 ı:,) Lo J J! J rf' J ,:_,.. J..- ,_,> 1 � .Y ! � ..ü J _,> 1 J! �� . cil� �i L. J � � - Jl �- - l .t ��� .. :ö_r.S' � \:..,p i � � lyJ 1 J 5 cil� �i � J..ci �4 ı:,� � 1 �J.rJI � ( t ") J ı:,ı_p l ö_,� � ! t:.ı; J..- '� J;,.- J _,_p.-_,l l �� � 1 � �J dl.ili � ıJ WI � ! J ..l>IJ .ull � ! l:J_,i dJ� J \!... �..Po' � j dJ JS"J . 4 ı ,. � 1 ��� � J ,4 ! ,. � 1 _,.,P-'J ·ı ı � d ı - -- ·. ı:. ı <' G li .� ı � t:.ı d J..u ır ıı .. ı t:.ı..T� __r.�ır J �J.ll l.lA �..Po' Lo J_,ij ı:, i � J) '1 �i 4.Sfo ,,. � 1 �..Po' � ı.!..Ll:i J..- ÖJ� � (73b) .lA � . 4 ! Lo J_,ij ı:,ıi � ,. . ı_r.s- �_,ı ; r_,wı �b...p .ı J ')� ı "' , , J � J..- ,� ..ü .ı.jl � J"' _, �4 ı:,} 1� ! Lo � J ( t/Y) �- �- . .o T • ,. • � � - • ,. � lO o •• " - �- t:.ı; J..- ,� 1 ..ü .ı.jl � J _, �4 ı:,} 1� ! Lo � J (ı/�) J�.:.ll � 6...p i ,:_,.. _r.S' �.r. � l:J; �i � � � J � "'" "' �- .'1 , � �.r. �J.rJI J � (... _r.S' dl..lS"J '�J.rJI J '1 � 1 J .� 1 J t'. ! J r-' )'1 J t'. ! � �J.rJI J '1 ��� ,:_,.. _r.S' � � � � � � J � \1 1 � ,. � \ıl .lA �; \.J ! � J · o o · 15 � ıo
21 Mannkta Kullamlan Lafızlar [4/4] Şeye bitiştirildiğinde, onda şüphe bulunduğunu gösteren harfler de bunlardandır; 'keşke bilseydim/leyte şı'ri' sözümüz gibi. [4/5] Şeye bitiştirildiğinde, onunla ilgili tahmini bir oluşa işa­ ret eden harfler de bunlardandır; 'sanki/keenne', 'öyle görünüyor 5 ki/yuşbihü en yeküne', 'belki/le'alle' ve 'umulur ki/asa' sözlerimiz gibi. [4/6] Şeye bitiştirildiğinde, miktarı hakkında bilgi talebine işa­ ret eden harfler de bunlardandır; 'ne kadar, kaç/kem?' sözümüz gibi. Nitekim biz, 'Bu şey kaçtır/ne kadardır?' dediğimizde bu harf- ıo le, tarafımızc a o şeyin miktarına dair bilginin talep edildiğine işaret ederiz. [4/7] Şeyin, ne zaman var olduğunun bilgisine dair talebe işa­ ret eden harfler de bunlardandır; 'ne zaman/meta?' sözümüzde olduğu gibi. 15 [4/8] Şeye bitiştirildiğinde, onun yeri hakkında bilgi talebine işaret eden harfler de bunlardandır; 'nerede/eyne?' sözümüz gibi. Bilgisi talep edilen her şeyle ilgili olarak amaçlanan şey, soru­ da/talepte amaçlanan şeyin bilgisidir. Şöyle ki, şeyin 'miktarı' hak­ kında bilgi talep edildiğinde, talebinfsorunun gayesi onun miktarı- 20 nı öğrenmektir. Aynı şekilde, onun 'zamanı'na ilişkin talepte de, talebinfsorunun gayesi şeyin zamanını öğrenmektir. Yine, onun 'yeri'ne dair talepte [74a] de, talebin/sorunun gayesi onun yerini öğrenmektir. Bir insandan bir şey hakkında bilgi talep eden her soru, soru 25 sorulan kişinin, soru soran kişiyi, sorusuyla amaçladığı şeyin bilgi­ sini veren bir şeyle cevaplamasını gerektirir. Buna göre, şeyin 'mik­ tarı' sorulduğunda, soru sorulan kişinin, soru soranı, sorusuyla talep ettiği şeyin miktarının bilgisini veren bir şeyle cevaplaması gerekir. Aynı şekilde, şeyin 'yeri' sorulduğunda, soru sorulan kişi- 30 nin, soru sorana, şeyin yerinin bilgisini veren bir şeyle cevap ver­ mesi gerekir. Şeyin 'zamanı' sorulduğunda da durum böyledir.
..,.r� �:r· •..srrr.ı r? ..5l:::-' ın�� rwıc: ı�.,. �c: ı�.,, !1� rf-M � ır-f'"r f � 1..r � ;., � �( 1� .,r l{rSi erfv 'ir-ı�· f7.fP r? .,Sl:::-' I r"! � � ı�., ı'"�� ır-f'"r ıc:� ı;., ..r �;., ınf ..,.r� ın� O'l • • • wt '5 1�" IIT'Si ��o r-,p· � ., "" .,Sl:::-' I r"! � � � �( ır-f'"r ıc: � ı;., ..r � ;., ınf ..,.r� ırf("'� �:r· •;r -ı� r �n'"�� .. �� i�C: (W')C: 1�.,. '"..stfP W') r n'"� (�tL) �:r' ffi� 1� ./" !1� rf-M � • ıl' SI �ıro · '"..strP � r ""' , ırırfA (wı:r !)C:�� 1� ./" ıff("' � n'"� ��( ��.. m� • ��� � ;r., r ..,.rf=" � �:r' ..-f fr:l! ;:('· OI (V/1) f • r �� .!" ırf("' � wt n'"�.,� r ı;�· �W') iC:I {C: 'i�" �c � ı:r nır(A r ·� n'"� � ı:r nır(A n'"� (W')C: f<f"� o' ..-f lrc'"("' � ıC: 1�" nırfA �c:) n'"� � �(o • fr:l r?· (A/1) f �-ı trf2 � ·� �ıro , ..-f fr:ı _sJ· !i':l ic:ı m _sJ 'Tl ı�" !i':l i� �c '+rı . � (\./1) • �., ic:ı fe: ı;�.. �c � ..-f fr:l ..sı c: f � ıc: r..ric; fr1: f�· � s r .? ı:r nırr,..:.., ..,.r� � � ·� (o11) • �., ic:ı (c: ı;�.. �c � !? !"r --;r� • fr:l r. �Si· u: ..s:ı ..:-. • (111) • �., ic:ı (c: ı;�.. �c � ı? ı F, m� ı r-:"'"'n (' ı r-:ıf-' <r'"'j' �P f,, ..-f
22 5 ıo ıs 20 25 30 Mantıkta Kullanılan Lafızlar Cevap veren kişinin, soru soran kişiye, istediğini/talebini ver­ ınede kullandığı şey, soru soran kişinin, sorusunda kullandığı harf­ lerin ismiyle veya soru soran kişinin kullandığı harflerin isminden türetilmiş olan bir isimle isimlendirilir. Cevap veren kişinin şeyin 'miktarı'nı bildirmede kullandığı şey, 'nicelik/kemmiyye' olarak isimlendirilir ki, bu, şeyin miktarını soran kişinin kullandığı harften ['kem' harfinden] türetilmiştir. Cevap veren kişinin, şeyin 'zama­ nı'nı bildirmede kullandığı şey, 'zaman/ne zaman' olarak isimlendi­ rilir. Ama bu, soruda/talepte kullanılan harften türetilmiş bir isim değildir; söz konusu harfin ['meta' harfinin] kendisinin aktarılması ve onunla isimlendirilmesi ile [elde edilen bir isim ]dir. Cevap veren kişinin, şeyin 'yeri'ni bildirmede kullandığı şey, 'yer/nerede' olarak isimlendirilir ki, bu da, soru soran kişinin kullandığı harften ['eyne' harfınden], türetme yoluyla değil aktarım yoluyla yapılan bir isimlendirmedir. [4/9] Şeye bitiştirildiğinde, onun miktarının, zamanının ve ye­ rinin bilgisi değil, varlığının bilgisinin talep edildiğini gösteren harfler de bunlardandır; 'mı, mu/hel?' sözümüz gibi. 'Şey var mı­ dır?' dediğimizde, onun sadece varlığının bilgisini talep ederiz. [74b] Bu harf, daha çok mürekkep lafızlara eklenir; 'Zeyd gidiyor mu?', 'Amr seyahat ediyor mu?', 'Sokrat evde midir?' sözlerimizde olduğu gibi. Bu harf, zaman zaman sadece isme eklenir, fakat tek başına değil, söz konusu ismin tek başına delcüet ettiği şeyden ayrı bir şeyi de örtülü olarak beraberinde bulundurmak kaydıyla [eklenir]. Şöyle ki biz, 'Zeyd ... mi?' dediğimizde, buna 'vardır', 'evde­ dir' veya 'gitmiştir' ve buna benzer şeyler örtülü olarak katılmazsa, söz anlamsız olur. Şu hcüde bu harf her zaman ya parçalarının ta­ mamı açık olan mürekkep bir lafza ya da bazı parçaları örtülü/gizli bırakılmış mürekkep bir lafza eklenir. Şu hcüde, her zaman sadece mürekkep olana eklenir. [4/1 O] Şeye bitiştirildiğinde, onun ne varlığının bilgisi ne de zatının dışında bir şeyin, [yani] miktarının, zamanının ve yerinin bilgisi değil, sadece şeyin zatının tasavvurunun talep edildiğini gösteren harfler de bunlardandır; 'nedir/ma?' ve 'o nedir/ma
oz ,.., �1!.'\'' F.. �ıro f F.. r.,� f F.. ��- f �{ls' ..-f fr:ı ., f., ı�· �r�ır::-ı ı�·�' F.. _r� f<t"r:o f F.. _r� �-1� ( •Vl) • � -ı i �ı {i! i�· r:r. � ır: ır-ıl(,:.., r !Y" ı� nnf"' ı<rı�· !i�i! i� �i! ir-'"r ırrr �i! �ı ır-='"� ırrı � .,rr !Y" ı#"r::" ı<fıfo r,....r., ;..�" � � � ., . ., ,. � ., � .r:' ı• {' I{T'Ir ı• � ı•., ı., � �tls'' ..>lr: ı�r tı�· !i � r: i� ��{ls' ı,<.....J �- !1':1 �m ., rrr' f r �n-, ri<tr: ., ., � .. .,. .,. , 1J ı• ., tl' f..:ro ı• �n-,�- 1� ,..,., ., rr-c wf �f Cı� f ., ...-f'ıcr {' I{T'Ir· f !Y" �i! l<i':1 fıF.......J ıre='"� �i! ı;{ �{ls' i{mf ır-'"r' ..-f fr:ı ., rrr � f �m ., ��-!i� � (qtL.) _r� f<t"r:o �- f �ı �SI • � �r:;., , , • ıl) • �ıro f F.. r.,� f F.. ��' ..-f fr:ı ., . !i? ('o/1) • �., i�ı fr: rı�- r:c � ı� �,:.., -r� f<t"r;o F.. _r� � � . , r,.....J ır-='"� ıiT"Si i ..... ,, ın1' � � ır:!f' F.. � � i .. ır···•• ·,{' i�r:! ..-.c1 r: ı�·!i� ;:.....sı ıK'' • ..-.-sı ,. ,. ., ,. ,;• ;., . f IF...,r IIT'Si {' 1 � ' � � ir ıre='"� ;-r, IF..�r· Ol ... � • .tı.....J � � .r: ır-='"� ıı· ---1' � s r.,r: ı�·��, i .... ,, ın1' -sf:' �ır ı�·· • IIT'Si i {' i�r:! �ır ı�· _ ı.....J ıre='"•� ır-" i � ,.>-)' rttf" � _ . .... ,, -� ıf) ın1'· • ıF....rıIT' s; • • � ır-;:·,{' i�r:! .r:' ır-='"� IIT'Si i ....., , ı,.....;,,- · r,.....J ıre='"•� ır-" i r+l ın1' {' ı� ı• r,.....J � .r: • ıF....rıIT" Si i .... ,, ır-•• ·, {' i�r:! ın1' �;., � • ıı _s:ıA -·· -· . ı�m� ıı--::-n t ı� · • . · �
23 5 ıo 15 20 25 Mantıkta Kullanılan Lafızlar hüve?' sözümüz gibi. Biz, 'Şey nedir?' veya 'O şey nedir?' dediği­ mizde, bu harfle, başkasını değil ancak şeyin zatının bilgisinin ta­ savvurunu talep ederiz. Bu harfın, şeyin varlığına ilişkin talebe dela.tet etmediğinin delili şudur ki, 'mevcut/vardır' sözümüzü, 'Şey nedir?' sözümüze ekiediğimizde söz anlamsız olur; 'Şey vardır, nedir?/ma hüve'ş-şey'u mevcudun?' sözümüzde olduğu gibi ki, 'O nedir/ma hüve' sözümüzü, soru harfi olarak kullandığımız sürece, bu söz anlamsız olur. Söz konusu harf bazen, 'değildir/leyse' sö­ zümüzün yerine kullanılabilir ki, o zaman, 'Şey mevcut değildir.' sözümüz anlamlı olur ama ne zaman soru harfi olarak kullanılırsa, anlamsız olur. Biz burada [mantıkta], onu, 'değildir' sözümüzün dela.tet ettiğine dela.tet eden olarak almadık, soru harfi olarak aldık. [75a] Dolayısıyla, soru harfi olarak alınır ve 'ma hüve eş-şey'u mevcudun?' denirse, söz anlamsız olur. 'Şey nedir?' sorumuzla, şeyin zatının bilgisi talep edildiğine göre, bu [sorunun sorulması], ancak şeyin varlığına dair bilgiden sonra uygun olur. Bunun delili şudur ki, şayet biz, görmediğimiz ve varlığını/var olduğunu bilmediğimiz bir şey hakkında 'Bu şey nedir?' ve 'O şey nedir?' dersek, bu söz elbette saçma olur. Söz konusu harfle, bazen [şeyin zatına dair bilgi değil de] ismin manasının anlaşılması talep edilebilir ki, bu, şeyin varlığına dair bilgiden önce olabilir; aynı şekilde [söz konusu harfle, şeyin zatına dair bilgi değil] şeyin miktarı, zamanı ve rnekarn da talep edilebilir ki bu, ancak şeyin varlığına dair bilgiden sonra olur. Çünkü biz, dünyada var olup olmadığını bilmediğimiz bir kimse hakkında, 'Falanca, nerededir?' diye sorarsak, söz saçma olur. Aynı şekilde, gelip gelmediğini bilmediğimiz kimse hakkında 'Falanca, ne zaman geldi?' dersek söz saçma olur. Şeyin zatının bilgisine ilişkin talebe dela.tet eden 'nedir?' harfi, 30 her zaman, ancak, müfret veya müfret konumunda bulunan isme bitişir. Şu sözlerimiz buna örnektir: 'İnsan nedir?', 'Güneş nedir?', 'Ay nedir?', 'Hareket nedir?', 'Hareketsizlikjsükıin nedir?' ve 'Ay tutulması nedir?' Bu [ay tutulması], müfret yerine geçen bir mü-
�.rJ ı � � � w� ,� � � .,. Lo Ji � � � Lo w ı..r- G � ..,. � �.rJI l.lA �i � J.:l..UI J .� ')/ ��1 ı.::.ıl.l 4i_ı- J� Lo l:J� �y;.,.- l:J_,i G) } �i O�.J';J �_,lk.. � � 1 �i � J� �� . y:-.,.- � �ı .,. Lo l:Jji �� 'i � � J_,Al l ) \...4} � � 1 l.lA �� .(ı� �.;> .,. Lo l:J_,i 1· 1.� 1 ı..r- Jk4 J_,Al l l.lA ��1 Lo l:J_,i iJ� � ,� l:J_,i iJlS:,. � 1 �J �.rJI J . ")\k 4 (.)lS'� �.;> � 1 ı..r- J . � 1 i � �y;.,.'� l:J_,i � J� Lo � � b (Jl5:..J I l.lA J o..l>.t � � Ct _,. Lo�� �.;> ..l>-1 ı..r- J .� �.;> oli ..l>-1• W� l � l.l ! � � 1 _,. Lo �L J .")\k 4 (75a) J_,Al l iJlS' ,�y;.,.- � � 1 d,;�� � (.)� (Ji � w� ��� ı.::.ıı.; d,;.ı- lf:... � � ')/ J ol) ')/ � l:.1i y Gi cl\.) � J.:l..UI J .� �1 �y:-Y. .,Ü J .")\k4 J_,Al l (_)� '��� .,. Lo J ' � �� �!ll.) Lo O�.J';J d,;�1 J:i (J� (Ji c:-: ')/ ..ü cl\.) J 'r-' ')/ 1 � �*' � � W l �tS::.. J �Loj J ��1 Jl ..li. � cll .lS'J .��1 �.J':"Y. ')! �J (_)")Ü � i l:.1i ı.; ı G� .��ı �.J':"Y. 4i�� � iJ� l.l ! cll .lS'J . ")\k 4 J_,Al l iJlS' ,')! i i � Wl J �y:-.,.- _,. jA r.ŞJ.Jj . ")\k 4 J_,Al l (.)lS',')/ i i �� jA � ')/ � J (_)")Ü � ı..r- l:.1i w ı �ı,; 4i_ı- �_,lk.. ��ı �i � � 0� �.ll l Lo �.r J Lo l:J_,i cl\.) J� .�_;.JI �� iJlS' Lo Ji �_;.JI r-' )' 4 l�i iJ� J iJ.,s:_ı 1 Lo J as'.rJ 1 Lo J r-AJ I _,. Lo J � 1 � Lo J iJ t_j )' 1 oG} ) J .�.;.J I �.r.-e ,.ş� �;- l.lA �� � � �� Lo � 5 � -ı • ıo ıs � - - 20
24 Mantıkta Kullanılan Lafızlar rekkeptir. Şayet onu, müfret yerine geçmeyen mürekkebe eklersek söz anlamsız olur. Şöyle ki, şayet 'İnsan hayvandır, nedir?', 'Ay tutulur, nedir?' vb. dersek, bunlar anlamsız sözlerdir. Her soru, söylediğimiz gibi, kendisine soru sorulan kişiyi, soS ruda talep edilen şeyin bilgisini ifade eden bir şeyle cevaplamaya zorlar. 'O nedir?' sorusuyla bilinmek istenen şeyi ifadede kullanılan şey, şu iki şeyden biridir: Ya müfret bir lafızla gösterilen bir şey veya [75b] mürekkep bir lafızla gösterilen bir şey. Buna örnek, bir kimsenin 'Bu şey nedir?' demesidir. Ne olduğu sorulan şeyin, ıo 'hurma ağacı' olduğunu varsayalım. Cevap veren kişi, 'Bu şey hur­ ma ağacıdır.' dediğinde, ifadesinde müfret ismin delalet ettiği bir şeyi kullanmış olur. 'O hurma veren bir ağaçtır.' dediğinde ise, cevabında, mürekkep sözün delalet ettiği bir şeyi kullanmış olur. Cevap veren kişi, bu ikisinden hangisi ile cevap verirse, soru soran ıs kişiye talep ettiği şeyi tam olarak vermiş olur. Bununla beraber, bu iki şeyden biri, 'hurma ağacı'na müfret bir isimle delalet ederken, ikincisi ona mürekkep bir lafızla delalet eder. 'O nedir?'in cevabın­ da kullanılması gereken şeye mürekkep bir lafızla delalet olundu­ ğunda, bu, 'şeyin mahiyeti' olarak isimlendirilir. Yine, 'şeyin ne 20 olduğuna' veya 'şeyin cevherine' veya 'şeyin inniyyetine' veya 'şeyin tabiatına' delalet eden söz olarak da isimlendirilir. Yine, 'şeyin cev­ heri hakkında söz' olarak da adlandırılır. 2S 30 [4/ll] Şeye bitiştirildiğinde, onun biçimi/sigası ve görünü­ şü/heyeti hakkında bilgi talep edildiğini gösteren harfler de bunlardandır. Şeyin biçimi, [a] kendine ait biçimi olabilir ki bununla, şeyin bizzat kendini sabit kılan/gerçekleştiren biçimini kastediyo­ rum. Mesela 'ayakkabı'nın ayakkabılığını sabit kılan biçimi, onun şöyle şöyle olmasıdır ki, bu biçim olmazsa o, bir ayakkabı olmaz; olursa o, bir ayakkabı olur. Tek tek şeylerin her birinde de durum böyledir. Çünkü yüzüğün zatının biçimi, şeyin zatının kendisiyle sabit olduğu şeydir. [b] Bazen de biçim, zatının varlığı tamamlan­ dıktan sonra, şeyde bulunan halleri bildirir. Bunun örneği 'elbi­ se'dir; kumaşının dokunması ve çözgü ipliklerinin atkı iplikleriyle
,r� � J.,Al ı ı:, � .).;..1 1 r..>� tJ� � �J .ll ı r-14 - ::ıı l.. J .ı... u1.J:>uL.:ı ')l l l.. l:..li y-' l.. 41..ı--! . .!ı i l.. J � .r. �Y � . � � l:..li l.5" 41L JS'J .�� � J:Jlii o.lı �� ,cil� J .41LJ4 �.,_lk..J I 4.i..,.- � � r � � ı:, i JJj-JI � \r ..\.>i .,- " � - ı .,- t.. 41� �A t.. ö.)li ı �- � r..>- ..ü l _,.. ı � (75b) � J� _,.. i Ji .);... � � J� _,.. i t.. ı ,�__,.. i JJJ-.l l ı:,l J;.:.li " � 1 l.lı l.. J WI J_,i cil � Jl:... .�_,.. ��.w � _,. " �� l.lı Jli u=-- -� � �� - � �IS" .. _r!j Ö� o.lı Jli ı5-- J ,.)}-e r"'4 � �� 1_,.- 1 G.)li ı � ;s- � J . �_,.. J,Aı � :J� 1_,.- i ��� � � � � .1z.ü �) 1 _,lk.. :F W I JJ .w � -� 1 �� i ı.:r- .lı ..\.>i � i \r ı ,� . �_,.. � � J..l:! � �� J .);... r"'4 �� � J..l:! �__,..\rı :J� ı:, IS" ı� ı " �ı r.5.. .ll l _,.. \ı li .. .,- t.. ��� � .. � ı:, i � .. � � ;JI..UI J _::q 1...4.ı i ı..r-!. J " ı..r-� '- 1 �l.. � li j . r JüL. � - ı..r-!. � Ji " � 1 Ç ı � Ji " � 1�� � Ji " � 1 _,- l.. � . � i " � ��� J ; � J ' " � 1 4,;_.,.- �)k.. �i � J.) " � 4 ı:,) ı � ı l..lf:... J (!"') ��i - �� ı:,fo ..li " � - 1� J 4 J � � � 1 � 1 � �ı:,l J=..- - � " � 1 � �� - -;:� 1 � � 1 ., rl �1 cl.l:i J.:; rl � ,l..lS"J l..lS" ıJ� ı:,l _,. � � 1 :r ..l>IJ ..l>IJ � cil..lS" J .� ı:,IS" � IS" ı5-- J � � ., ..li J · " � 1 � �� � 1 � � 1 � � �� � f� l ıJ� � \'1 Jl:... ,Gl� .)�J J� l � � .J;;y "� \' IJ> i �1 ı:,fo • • oJJ .w- ı. "' :; - L 0 ; L .r ' - " "' ıo . • · • s ' " , ıs -f , "' "' ·" " 20
25 5 lO ıs 20 25 30 Mantıkta Kullanılan Lafızlar birleştirilmesi, elbisenin biçimi olup onun zatı bunlarla var olur. Elbisenin, bu aşamadan sonra, ağartılması veya bir renkle renklen­ dirilmesi [76a] ya da pariatılmasına gelince, bütün bunlar, yani ağartılması, rengi, parialdığı ve ışıltısı elbisenin biçimleridir. Ama bunlar, onun zatını sabit kılan biçimler olmayıp zatının tamam­ lanmasından sonra elbisede var olan ve onun için, biçim ve görü­ nüş olarak dikkate alınan birtakım hllierdir. Duyulurlar üzerine tek tek düşündüğünde, biçim ve görünüşün bu iki sınıfı insana kendini gösterir. Şeyin zatını belirleyen sınıf, 'şeyin zatına ait biçimler' olarak isimlendirilir. Şeyin zatını belirlemeyenlerden oluşan diğer sınıf ise, 'şeyin zatının dışında kalan biçimler' olarak isimlendirilir. Şeye bitiştirilen ve genel olarak onun biçimine ilişkin bilginin talep edildiğini gösteren harf, 'nasıljkeyfe?' harfıdir. Biz, 'Şey nasıl­ dır?' dediğimizde, talebimiz, ister zatına ait biçimi olsun ister zatının dışındaki olsun, şeyin biçiminin bilgisidir. Biz 'Zeyd nasıldır?' deyip, 'O iyidir veya kötüdür ya da sağlıklıdır veya hastadır.' şek­ linde cevap verdiğimizde, 'Zeyd'in zatının dışında kalan biçimlerle cevap vermiş oluruz. Öyle anlaşılıyor ki, halk [a] şeyi sabit kılan biçimleri fark edememiştir ve bu nedenle, onlara [şeyi gerçekleştiren biçimlere] ait yaygın isimlere, neredeyse hiç rastlayamazsın. Onların [halkın], 'Bu şeyin ameli/yapılışı nasıldır?' sözünü, ame­ lin/yapılışın biçimiyle ilgili bir talep olarak anlamak uygun olur. [b] Şeyin haricindeki biçimlerle ilgili soruda ise halk, 'nasıl?' harfini kullanagelmiştir. Biçimlerin ifadesinde ve şeyin nasıllığına ilişkin sorunun cevabında kullanılan şeyler, 'nitelikler/keyfiyetler' olarak isimlendirilir. Bu ise, soru sorarken kullanılan harften ['keyfe?' hartınden] türe­ rilmiştir. Onlardan, şeyin zatına ait biçimi veren, 'özse� nitelik' ola­ rak isimlendirilir. Bazı insanlar ise onu, 'cevhere ait nitelik' olarak isimlendirmiştir. [76b] Onlardan, şeyin dışındaki biçimleri bildir­ meye uygun olanlar ise, 'ilineksel nitelikler' olarak isimlendirilir. 'Özsel olmayan nitelikler' dendiği de olur.
� � � _JA ol..l-1 � I.!J pl J �l-j �� ,�.P I �!ll� .. .. � Jl ı:. (76a) lj_,l 0 .Jl Jll!ll � � � ı..r- \:.Li .�1� ü �J � � - J.ı..r.l iJ J \.i..4} 1 Ji 0)1 1 Ji öJL.AAl l � i - cl1:i �� �J.ll �y JIJ> I � � ,�1� , - -::� 1 � � � � J �J.ll I ..\> IJ I ..\> IJ J-b �J .ü� J .U � ..1>_;; J ��� J�l � .üY I J � � :;.- 0 \A:..,a.ll 0 1.1t. 0L.:ı ;>\l � üL...� I :;.o � �J ,.� 1 ül� C?' � ·� 1 ü l � � '! '-:? .ll l ��J � 1 ü l� :_r �Jl>JI � � � '! ,- .�; 'i '-:? .ll l .;>\' 1 ��_ı- �)k.. �i � J� ·�4 0� �.ll - l �_rJI J � tı � �.ı- .JA ı:.::.ua. . . ıs- \:.li �� .1 GLi. � - �.;> .JfS· a..,J. Lı. \:.li ı..r- G� - � � � :r �J l>JI ı:. ı J ��� � ı:. ı ,.�1 � � ts- �_,. Ji � Ji � lk Ji �t.,., �i � t; -0 � � � � � � 0fo 0 i � J -��� ıf' �J l>J I -0 C;a-! � i �L... i 4J � .:ılS:.:; � l!ll.lli ')� 1 :r � · � 1 � '! � ,.�I I ..Lt. � � �j 0� 0 i J::.l> J .öJ� 0 i J� l .:ı� �.ll l � �J l>J I �� t.i J .j..J I � � � � � Jy \1 1 J -� a.IWI � � �.;> 1} ..-- � � �� ,.�1 � a.IWI :r ��� � � J � � ö.:ı li ! Lo J .a.ILJ I � J..·· .l l �_rJI ıf J=-!..e � I .JA J ,ü �l �J J a;:; 1� :(o_< � �� .�1 ül� � '! .:ıli:! � 0 lS" 0 i � � 0 lS" t.. J (76b) .�y:- üW dl:J I � t..ı:.... � � .:ıliı� - - � ı.:Li �') l>JI � - .r üt:A..s" - l..ı. J J � . a;:; 1� .r-J- üW � " lll " " .. _, i • 5 .• • . 10 , , .. • '1'"'. • 4..1• 15 20
26 5 lO ıs 20 25 30 Mannkta Kullanılan Lafızlar [4/1 2] Şeye bitiştirildiğinde, onu, başkasından ayırmanın talep edildiğini veya onu, başkasından ayıran şeyin bilgisinin talep edil­ diğini gösteren harfler de bunlardandır; 'O hangi şeydir/eyyü şey'in hüve?' ve 'O hangisidir/eyyuma hüve?' sözümüz gibi. Bu soru, şeyin durumunun karıştırılmasının ve onun yerine başkasının konulması endişesinin mümkün olması durumunda kullanılır. Bu ise, ancak ortada onun dışında başkasının olması durumunda mümkündür. Dolayısıyla, 'Zeyd'in dışında bir şey bilmediğimiz halde, 'Hangisi Zeyd'dir?' ve 'Hangi şey Zeyd'dir?' dersek, sorumuz anlamsız olur. Bunun aksine, 'İnsan nedir?' sorusunu, hakkın­ da soru sorulan bu şeyin [insanın] dışında başka bir şey olmasa da sormamız mümkündür. Aynı şekilde, 'Zeyd'den başkasını bilme­ miş olsaydık ve dahası dünyada 'Zeyd'den başka kimse olmamış olsaydı, yine de 'Zeyd nasıldır?' diyebilirdik. Ama dünyada, kendisinden başkasının olmaması durumunda, 'Hangisi Zeyd'dir' der­ sek, sorumuz anlamsız olur. Şey hakkında, 'O nasıldır?' sorusunun cevabında alınanların tamamının, şey hakkında 'O hangi şeydir?' sorusunun cevabında da kullanılması uygundur. Fakat 'O hangi şeydir?' sorusunun cevabında kullanılabilen şeylerin pek çoğunun, 'nasıl/keyfe hüve?' sorusunun cevabında kullanılması uygun olmaz. Niteliklerin bir kısmı, şeyin zatının dışında olan biçimleri ifade ettiğine, bir kısmı ise şeyin zatının biçiminin bilgisini ifade ettiğine göre, şeylerin zaô biçimlerini veren nitelikler, 'O hangi şeydir?' so­ rusunun cevabında alındıklarında, aynı zamanda, şeyi, zatı bakıınından başkasından ayıran şeyi de bildirir; şeyin zatının dışında olan biçimleri bildiren nitelikler de, 'O hangi şeydir?' sorusunun cevabında alındıklarında, [77a] aynı zamanda şeyi, haıteri bakı­ mından başkasından ayıran şeyi de bildirir. Şeyin, özü bakımından başkasından ayrılması [temeyyüz] , 'hurma ağacı' olarak hurma ağacının 'cam'dan ve 'kılıç'ın 'yün'den ayrılması gibidir. Şeyin, haıteri bakımından başkasından ayrılması ise, 'Zeyd'in 'Amr'dan, onun iyi, bunun kötü olması bakımından ayrılması gibidir. Kesin olarak biliyoruz ki, 'Zeyd'in 'Amr'dan ayrı olması, 'yün'den ayrı olması gibi değildir.
· · · C: � ç ·� : �. ' ' f- (• (• 1 E. � •L � · 1� . · t:. ·� : . f-t-.· t-. · p " . . '\.. . '\.. . }t. t�: � � ' b � ,l · ' • ç { . " .. �"'. �. -:-. � · � f1 ı: ı. �. • � " · .-( (• "\ . (• J • • ':: · · <;c('\ '· , 'ı. �: � ;[_ ·� . C. _\ � · · [ [ c.-· � c.-· � � · �� � t:! ! t_ ·, r:t_> • '- � �- o � : : ç - - � � \r Y · c;; ( li; S.. : F:-· : F:-· � \.' : �. ( . c. · · � ' • . t • ''\..' . ·�f: �� '\..c• [ ·· • � ''k- r.r- � r· fa• II ":'ı- �ı- � IIr� '\.· � � �� . � t:h 3 "-(: c"· · � '"- · � .. � r� � · � . [� C.· . � � · �" -� - � c;; · : t t(.. . Qr .'k .f� ·'\.. . \.' � h . r" çe: . �. ' · �" [ : '- c.. � · �- fa. \ . . . .. " •'k" C. · 1' \C! f �c.·'"� .," 'k Ç;- , .��· �e c..[� · �(:.. v__:, � �"" - h-(;.·. ''k (!_ rı_ �r · t . - - t. r- � _: " . r; · .. . : F:-· · [ C.· t • .. " ( · • � 1 . ç � c-.:\.'" �. . , " . ' �. \�� . t q � . � • C."· �- � . C., (':..\ � � )(.. . � � · � , • � '\.." ( • .f: E: � �� e:! "1:: '- f; . f -L q CT.:� . t. { .t � " �� [� " c- 'r ç .r • t;t:. ç " " ç (. . , f;. � c;;\.' �"1. "1.� � !..r c.. ' p - .., . f. - � .. C. · · � � tri' �ı-. Ç; \ı \ı � � t-.· [ . t \ f ' b ·� . " · ( '\..·� • -· � t � � • � � � ( to �" - � · , ( � C., (' \ � - C.• � " " · � · · t 1•·. ı- · - . "'-�· ., q� . {,.-· · E-. ·(;;t:.. � �·- t . t_ � Ç;" �� .c;;"- � .. . f ' � . ! ll) b - . � . - l' • l' !:' & (. • . � o 1 '" \...... . t r.. N o � : r- .r \. \. • � r. o �. t \. r;; \. '- .r r r- e:! ·� • �. : ' c:.. � Ol .. - � - ...... c.n - r.. • "'- ._.... • ...... o 1 '" . '- ' - c.n [ . ·C:t:. ·�c::: · ( �- �. :� c.· -� V - "\ " t .. �- � . � -" \. o � t. • � c;; � " • f, · · ' . C:c.. �; c.· E. �· t: · ·c:t:. ]• � " :'" �: ı•�.. [ � � ç� � t; · . c c. . -� -� t. ' 'c. � .. � e:! - o �. � · · c. � �L "1. �� r-; -�. � � · ·� � � -� .f 1 . J" .� r � � � � � � " . c;;h h·t,' O ı:� '"-; ( . ;. �· ·� rr "\ N Qo.
27 Mantıkta Kullanılan Lafızlar [4/1 3] Şeye bitiştirildiğinde, onun sebebine ilişkin bilgi talebi­ ni gösteren harfler de tamlayıcılardandır; 'niçin/lime?', 'neden do­ layı/ma balü?', 'hangi sebeple/ma şe'nü' ve buna benzeyenler gibi. Bu harfleri, varlığı bilinir olduğunda şeye bitiştirrnek doğru olur. 5 Çünkü yaptığı bilinmeden, 'Falan kişi neden dolayı şöyle şöyle yapıyor?' dersek söz anlamsız olur. Yine bu harf, daha çok, mürek­ kep lafzın delalet ettiği şeye bitiştirilir; 'Zeyd niçin böyle yapıyor?' ve buna benzeyenler gibi. Bu harf bazı durumlarda, kendinde, gizli olarak başka bir şeyi bulundurduğunda, müfret lafza bitiştirilir; 10 sözümüzden, örtük/gizli olarak 'Zeyd'in anlaşılması durumunda, 'niçin çıktı?' dememiz gibi. Şayet bu sözden, 'Zeyd niçin çıktı?' sözümüzden anlaşılan şeyin anlaşılması durum u oluşmazsa söz anlamsız olur. Bu harlin [niçin? harfmin] bitiştirildiği şeyde, iki şeyin bir arada bulunması gerekir: Onlardan biri, varlığının önce- ıs den bilinmesi, ikincisi ise mürekkep olmasıdır. Aynı şekilde, 'o nedir?' sözümüzün bitiştirildiği şeyde de, iki şeyin bir arada olması gerekir: Onlardan biri varlığının bilinmesi, diğeri ise bu şeyin müf­ ret olması, yani ona müfret veya müfret lafız işlevine sahip bir laf­ zın delalet etmesidir. Bu iki harf, yani 'o nedir?' ve [77b] 'niçin 20 odur?' harfleri, bitiştirildikleri şeyin varlığının bilinmesi gerektiği hususunda benzeşirler; 'o nedir?' harfmin bitiştirildiği şeyin müfret olması gerektiği, 'niçin?' harfmin bitiştirildiği şeyin ise mürekkep olması gerektiği hususunda ise farklılaşırlar. 5. Bağlayıcılari er-Ravdbit 25 Bağlayıcılar da sınıfıara ayrılır: [5/l] Birçok lafza bitiştirilen ve bu lafızların anlamlarının on­ lardan her biri için kendilerine özgü bir şeyle hükme bağlanmış olduğunu gösteren harfler bunlardandır; 'ya... ya da/imma [mü­ kesser elif-müşedded mim] ' sözümüz gibi.
� 4 ı::_.j) � � ' �J.rl ' � l_,.,.l l ,y J (!/ , Y') "' L. J ıJ l!ı L. J J 4 L. J � \:J; J!.o '� 4i.ı- �_,lk.. � 1 � ı:,lS" � � 4 ıJ� ı:,i � � ! �JrJI o.lı J ,cl}.) �i · ")Ü JLı. t.. l:..li ı,; ı G Li . .)_Jt':" -' ı r - ' - · ı .; . u � _ı J ,ı..\S"J ı..\S" ı.r-:. .rr-; 1 ;s1 ı:,� � ! �_rll l.lı �� �i J .� 4 J_,All ı:,lS" ,� �i J...l.ı. L...ı. cl} .) ı� . ,jr ı .; . :J L. J 1..\S" ..Lı' . ;; ı.r-:. ı: \:J_JJ• v. _ ı l J2.A.UI w ' ..ı> ' � � _,-; ı � .).;..ı ı J2.A.U4 t:ı � ı ı:.ıA ..ü J .cll .l �� JbJI � ıJ _,.li ,-0 .r.-4l 4 G. � � ,�_.,> l.lW \:J_,i J!.o ı:,lS" -0 �..,> l.lW \:J_,i ,y �· .;1 L. J_,All l.lı ,y � ':J b. � ı:,i � �_rll l.lı � ı:,� � .il i � 1 J .� 4 J_,All ı:.ı� ı:,i � \:JIJ J..i ,y O.)_Jt':"J � ..ü ı:.ı� ı:,i L.A� i ,ı:,l� i � � � � .il i � 4 ı:.ı� ı:,i � .Y' L. \:J_,i cl} ..\S"J �� cl} .) ı:.ı� ı:,i _.,>'.JIJ O.)_Jt':"J � ..ü ı:.ı� ı:,i L.A� i ,ı:,l� i .lü.l � � L. Ji .)� .lü.l � ;) � ı:, i � i - b� � ı J ı:.ılf.!� - .Y' � (77h) J .Y' L. � i - ı:,lirJI ı:,l.lı J . .);... ı:.ı� J .)_Jt':".,ı ı r.,i- ı:.ı� ı:.ıi � � ı:.ıt:ı� � ..il ı � �' �i � .. ı J b� ı:.ı� ı:, i � .. .Y' L. � ı:.ı� �.. .il i � .. ' �i ı}.. �� ı:.ı� ı:,i � � �.;> � ı:.ı� � .il i � .) � ., � ll- , � • - • -ı � " .Y • • s "" � � ıo · � � ıs � · .k.t'J) ' . o :��i �i � �IJ)I J � l- �i � ;J ..y ö.r.f5 J;W4 ı:,� �. .il i �_rlllf:... (o/') . \:J_,i J!.o ,� � lf:... � IJ JS' � � ..li J;W�I clJ:i ·�' Ö.)� � � ' ÖJ� ı:. ı � 20
28 5 ıo 15 Mantıkta Kullanılan Lafızlar [5/2] Varlığı henüz kesinleşmemiş olan şeye bitiştirilen ve kendisinden sonra gelen belli bir şeyin, onun sonucu olarak ortaya çıktığını gösteren harfler de bunlardandır; 'eğer olur ise/in kane', 'her ne zaman olur ise/küllema kane', 'ne zaman olur ise/meta kane', 'olduğunda/iza kane' ve buna benzeyen sözlerimiz gibi. Bu bağlayıcılar, birinci var olduğunda ikinciyi ona bağlar ve bu neden­ le 'bağlayıcı bağ' olarak adlandırılır. Çünkü o [bu bağlayıcı] , birin­ cinin, ikincinin kendisine eklenmesini içerdiğine delalet eder; 'Eğer Zeyd girer ise Amr çıkar.' sözümüz gibi ve yine 'Eğer güneş doğar ise gündüz olur.' sözümüz gibi ki, 'güneşin doğması', 'gündüzün var olması'nın [kendisine] katılımını içerir, ancak henüz 'güneşin doğması' kesin olarak gerçekleşmemiştir. Bu nedenle bu harfler, 'şartlı bağlayıcılar olarak adlandırılırlar; bazen de 'şartlılar' şeklinde adlandırılırlar. [5/3] Her zaman, ancak varlığı veya doğruluğu kesin olan şeye bitiştirilen ve kendisinden sonra gelen belli bir şeyin onun için ge­ rekli/lazım olduğunu gösteren harfler de bağlayicı harflerdendir; '... dığında, ... dığı zaman/ lemma' ve 'çünkü/iz' gibi. Buna örnek şu sözümüzdür: 'Güneş doğduğunda gündüz olur.', 'Yaz geldiğin- 20 de sıcaklık şiddetlenir.', 'Güneş ve ay aynı eksene geldiğinde, ay tu­ tulması olur.' Bu harf, birincinin varlığı kesinleştikten sonra, [78a] birincinin, ikincinin kendisine eklenmesini içerdiğine delalet eder. Bu sebeple bu, 'kesinlik bildiren bağlayıcı harf olarak adlandırılır. [5/4] Lafızlara bitiştirilen ve onlardan her birinin, diğerinden 25 uzak olmasını içerdiğini gösteren harfler de bunlardandır; ' . .. e gelincefemma' sözümüz gibi. Bu, bu harlin bitiştirildiği şeylerin belli bir açıdan birbirlerinden uzak/ayrı olduğunu gösterir ve bu nedenle 'ayrılmaya delalet eden bağlaç' ve 'ayırıcı bağlaç' olarak adlandırılır. Çünkü o, birincinin, kendisini takip edenden ayrılığını 30 içerdiğine delalet eder. [5/5] Şeye bitiştirildiğinde onun, sözün içinde daha önce ge­ çen bir şey hakkında verilmiş olan ve bu ikinciyi de kapsadığı sanı­ lan önceki hükmün dışında olduğunu gösteren harfler de
J .,Y o,:,�Y. � �-'!. r3 �.ll l .. �4 ıJ� L. lf:... J ( o/Y) � J ıJ \S' Ws'"J ıJ \S' ıJ 1 \:J; J.e ,�� .u l:} l:i r. � �i � Jj \1 4 � \!ll � ü lk4)1 o.lı J .cil� �i L. J ı:, \S' 1� 1 J ı:, \S' J� �i � ıf ,� 1 .k 4)1 cil .:U � ,Jj \l ı �J � -0 j>,:, ıJ 1 \:J; J.e ' � � \!ll J bJ � ..li Jj \l ı �i � 5 �� ,,:,�.J" Jl+Jli w u, � � � \S' ıJ 1 J.e J 'J.ıJ' r._.ı> � � t.fo �i � ·J l+-1 1 ,:)�J J� � ..li � � t.fo ,41z.ı.._A ü l · �. 4 .\1 �J.rJI o .lı � cil.ili .�� � �-'!. r-1 .�1_,;. � �) J 10 (.).ll l .. �4 i..� i ıJ� W 1 L. :i· � 4 . \1 �J.rJI ıf J ( o/Y' ) J (J J.e ,.u r/'� r. l:J I:i ı:,l � J .,Y � J l o ,:)�Y. �J ..li � � .. � LJ J Jl+JI ı:, \5" � � � LJ tl_,.; cil� J t:.. ·� ! l.lı �� ,.rAJ I �� _r-W ö_),lA.. � � �\S' LJ J _rll :A::.!. 1 �J ı:,l � � � \!ll J bJ � JJ ":/1 (78a) ı:,l � J,:, �.rJI .l..?.- � � �.rJI I.lı � cil.ili .Jj \1 1 ,:,�Y. 15 -l> IJ JS' �i � J .,Y J;W4 ıJ� �.ll l �.rJIlf:... J ( o/t ) �i � J� l.lı �� ,r.i \:J_,.; J.e ,.;>-\11 ö � l:--- � ..li lf:... · �. ;.; ..li o .lı � ıJ} � � .. � ":/1 �Y. � :.1" � �� , ( -� - ll- .kl.ı.) l J J�":/1 �ı .,. JI..UI .klı)l ,v--� cil.ili r. . .U J l:J I :.1" J �":/1 � ..li Jj \1 1 �i � J� �\ı ıo � :r r._J l> �i � J,:, .. �4 ı:,) 1� ! L. lf:... J (o/o) tl_,.; J.e ,� \!l ı ı .lı � �i � J_,il ı J r:J .. � J �L... - - � tl" "' * • • ., " tJI " f/1 tJI ., " , ., " "' , " _, - � • .
29 S lO ıs Mannkta Kullanılan Lafızlar bunlardandır; 'ancak/lakin-lllinne [müşedded ve muhaffef birlik­ te]' ve 'ne var ki/illa enne' sözümüz gibi. Bunlar her zaman, bitişik oldukları şeyin, sözün içinde daha önce olan bir şey hakkında ve­ rilmiş önceki hükmün dışında olduğunu göstermek üzere kullanılırlar; şu sözümüz gibi ki, 'Eğer güneş doğmuş ise gündüz­ dür/gündüz vardır, ancak [lllinne ] güneş doğmuştur.', veya 'Ne var ki, güneş doğmuştur.' 'Eğer güneş doğmuş ise' sözümüz, güne­ şin doğuşunun henüz kesinleşmediğine delalet ederken, 'ancak' sözümüz ise onu, onun hakkında daha önce verilen ve sözün parçaları içerisinde yerleştirilmiş olduğu mertebede kendisi için her za­ man geçerli olduğu sanılan hükmün dışına çıkarır. 'Ancak/fakat' veya 'ne var ki' sözümüz, bunun akabinde ona bitiştirildiğinde bu, onun hakkında verilen önceki hükmün onun için sürekli olarak geçerli olmadığını, ancak varlığının kesinleşmesi durumunda, tekrarlandığı zaman geçerli olduğunu gösterir. Bunlar, 'istisna harfleri' olarak adlandırılır. [5/6] Şeye eklendiğinde, onun, kendisinden önce gelen bir şey için gaye olduğunu gösteren harfler de bunlardandır; ' .. .için/key' ve onun yerini tutan 'amacıyla/li' sözümüz gibi. 20 2S 30 [5/7] Şeye bitiştirildiğinde, [78b] lafızda kendisinden önce olan bir şey için veya kendisinden sonra gelen bir şey için sebep olduğunu gösteren harfler de bunlardandır; 'çünkü/li enne', ' ... den dolayı/min ecli', ' .. .in sebebiyle/min kıbeli' sözümüz gibi. [5/8] Şeye eklendiğinde, bu şeyin, kendinden önce geçen başka bir şeyden meydana geldiğini ve ona dayandığını gösteren harf­ ler de bunlardandır; 'o halde/fe izen' sözümüz ve onun yerini tu­ tanlar gibi. İşte bunlar müfret lafızların sınıflarıdır ve her sınıftan, üzerin­ de durduğumuz konu bakımından yeterli olan miktar sayılmış oldu.
J \ � \ � o -4i . 0 1 \' ı J - � :Li ö.;..,.J \J ö_, ...\..W \ - � " .ı ıl' " ıl' :; :; .r- i � � L... � :.r �; l> � 0J.;..J I � � 1 � i � al\'..UI ; l+J li w lk � ' � lS' 0ı l:.l; J:.- cil � J .J_,.tl ı J r .ü 0ı l:J_,; � � .W lk � � � i \r ı Ji W lk � � � _,y:-.,.J '� � �Y.. r-1 � ' (P � i � Jı_, W lk � ' �lS' cil � �i :);J \'j i � � 0lf ':?.ll l � ' :.r �r:- i � l:J_,i 0) w; .J_,.tj l � ı?. i � � c;i'J �.r- � i � � J4 � ' � � � W l � � � i � J_, � i \r ı Ji � l:J_,i cil � � � o.lı J ,o_,.P:'>! �J .Ü J /}' /t � � W b � � � y. .�l:!:..... \' \ .jJ.;> � ,� �� � l'- �i � J_, � �4 0) ı� ı L. l+--o J (o/ı) .4.-e li.. \_,Li � 1 \ � 1 J � l:J; J:.­ �� � �i � J_, �� 4 0) ı� ı L. l+--o J (78b) ( o/v ) · � � J � \ � J 0 \' l:J_,i j:.o ,o� � � J \ Ja.W \ J � \j \' � � ı cil � �i � J_, �� 4 0) ı� ı L. l+--o J ( o/A ) .4.-e lie r li t.. J 0 �� l:.l; J:.- ,� .ü J � J;.,.- .r=-T � � :.r � JS' � _,� .Ü J ,ö_,_;i.JI .J;W\1 1 .j�i � o.lı J . .� \ \ .li.. .. . �. u . 4,� . , � " ıl' " 5 lO " ) 15
30 Mannkta Kullanılan Lafizlar III. MUREKKEP LAFIZLAR: SOZLER . . 1 . Konu-Yüklem 5 lO 15 20 25 30 Mürekkep lafızlar yalnızca bu sınıflardan, yani isimler, fıiller ve harflerden oluşur. Bunlardan oluşan lafızların tamamı, 'sözler/el­ ekavil' olarak adlandırılır ve bu nedenle de bunlar [isimler, fıiller, harfler] 'sözlerin parçaları' olarak adlandırılır. Müfret lafızlar, birbi­ riyle pek çok terkip sınıfıyla birleşirler. Şu anda, onların terkip sınıflarının tamamını belirtmek bizim için gereksizdir. Fakat terkip sınıflarından tek bir sınıfı ele almamız gerekir ki bu da, iki ismin, birinin sıfatiniteleyen diğerinin mevsuf/nitelenen olduğu bir ter­ kipte birleşmeleridir. Bu, 'Zeyd gidiyor.' ve 'Amr ayrılıyor.' deme­ miz gibidir. İşte bu ikisi, birinin sıfat diğerinin mevsuf olduğu bir terkipte birleştiler. B u durumda 'Zeyd' mevsuf, 'gidiyor' sıfattır. Bu [tür bir] terkiple birleşen lafız, kendisine · 'muhakkak [ şeddeli inne]' harfmin bitiştirilmesinin uygun olduğu ve böylece sözün tam ve anlaşılır olduğu her şeydir; 'Muhakkak Zeyd gidiyor.', 'Muhakkak insan hayvandır.', 'Muhakkak bir kısım hayvanlar attır.' sözümüzde olduğu gibi. Bu ikisinden, kendisine 'o' harfinin eklenmesi uygun olanlarının hepsi sıfattır; 'Zeyd, o gidiyor.' sözümüz gibi. Çünkü 'o' harfinden sonra getirilmesi ve öncesinde 'o' harfinin gelmesi mümkün olanların hepsi sıfattır; 'At, o hayvandır', 'Zeyd, o insan­ dır.' sözümüz gibi. [ 79a] Bazı insanlar mevsufu, 'kendisine yüklenilen/el-müsnedü ileyhi' olarak isimlendirir; sıfatı da, 'yükle­ nenfmüsned' olarak isimlendirirler. Bazen de sıfatı 'haber' ve 'ken­ disi ile haberde bulunulan/el-muhberu bihi', mevsufu da 'habere konu olan/el-muhberu anhü' şeklinde isimlendirirler. Şu hatde, 'Zeyd' sözümüz mevsuf, kendisine yüklernde bulunulan ve bildirime konu olan olurken; 'gidiyor' ise sıfat, haber, kendisi ile haberde bulunulan ve yüklenen olur. Söz konusu terkip, bazen isim ve fıil­ den oluşur; 'Zeyd yürüyor.' dememiz gibi. Bu sözlerden her biri,
jt.,ıN, : �)' .bUl�' . f ıf- � i - � \:...P \l ı � .lı ıf' o .lı ıf- J_,..$ \ J t.Jo-P_,1.\ . ' �_;:; W ! �_,J I J;W\fı J 5 �J �J.rJI J � 1 J "\.-\l ı � Ö.).;..l l ..ı; w\' ı J ·JJ li\11 " '.r. i .lı � cll .l.l J 'JJ li\1 1 . ı.<' J,� ı ı ıf 4> l> \:..ı � J .ö'.r.. � . - � . li t:...P i � � ı . �� J l 1 . · - � Wl � , ı . <'- � t:...P i <'; J l l:.:....> . � � � .r · 't"'.J" � � �; ıJ�.h � �'JI �i _,. J .�.;.l l � t:...P i ıf ..l>IJ J.rS- J �ı; --0 l:J_,; J.- cl); J .li�,.. .ı>':J ı J � w --l> i ,li�_,.. .ı>':J ı J � w..l>i � ) t-p �; �; � ..u. � � ,Jlk:... _,. �.;.l l ! .lı �_,J I Y I J . � � ı ; J ��_,.J I _,. � ,L._,.A... l. l:i J_,il l ıJAs ö.)� l �! �.;> � ıJ� ı:, i J::l:! L. JS' J ·d) r. t l_r.> �! J ıJ I_r.> ı:,L..:ı )' l �! J �ı; l..lJ �! l:J} J.­ ,�ı; .,. --0 J..- ,_,. l:J} � ıJ� ı:,i � L. JS' � .lı ıf � ' ,� � .,. �.r � r � J .,. �.r � � ;;. ı:,i j� t.. JS' � � d l:J 1 � J .ıJ L..:ı ! _,. ..lJ J ıJ l_r.> _,. (79a) d_,Al 1 l:J} J.ı;-. �J J , l i:- � 1 ı:,� J .Y ! � 1 ��_,.J I ı:,� .,. --0 l:J_,.ü _;;.....ı ı ��_,.J ı J � _;;.....ı ı J P.-1 ı �ı J � _;.;.... J .r.> J � .,. � ı ; J _;.;.... J .Y ! i:- J ��,.. ...;-: --0 l:J} J..- ,W$" J r-"' ı ıf �? ı ı ..u. �.h � J .i:. o �}W l J; W\1 1 o . ;. _ _ � • • • .4:.&- ,4:.&- - lO 15 ıo
31 Mantıkta Kullanılan Lafızlar kendisinin iki parçası durumunda olan iki lafızdan oluşur ki onlar­ dan biri sıfat diğeri mevsuftur. 2. Lafiz-Anlam Bu iki lafız dilde nasıl birleşiyorsa, onların her ikisinin anlamS ları da aynı şekilde nefiste birleşir. Onların anlamlarının nefiste birleşmesi, bu iki lafzın dilde birleşmesine benzer. Nasıl birle­ şik/müellef söz iki parçadan oluşuyorsa, aynı şekilde nefisteki birle­ şim de iki anlamdan oluşur: Anlamlardan biri, mevsuf durumun­ daki parçanın delatet ettiği şeydir. Diğer anlam ise, sözün sıfatı lO olan parçanın delatet ettiği şeydir. Bunun örneği şu sözümüzdür: 'Güneş doğar.' Burada 'doğar'dan anlaşılan anlam, nefiste 'gü­ neş'ten anlaşılan anlamla birleşir ve böylece birleşimin parçaları olan iki anlamdan, biri sıfat olan parçanın anlamı diğeri ise mevsuf olan parçanın anlamı olmak üzere bir birleşim oluşur. Mevsuftan 15 anlaşılan anlam yine 'nitelenen �am' olarak adlandırılır. Sıfattan anlaşılan anlam da 'sıfat olan anlam' şeklinde isimlendirilir. Şu sö­ zümüzde olduğu gibi: 'İnsan hayvandır.' Burada 'insan'dan anlaşı­ lan, 'mevsuf/nitelenen anlam' olarak adlandırılır. 'Hayvan'dan anla­ şılan ise, 'sıfat olan, haber olan ve yüklenen anlam' şeklinde isim- 20 lendirilir. [79b] Mantık sanatında mevsuf/nitelenen, kendisine yüklernde bulunulan ve kendisi hakkında bildirimde bulunulan anlam, 'ko­ nu/özne'; yüklenen anlam, sıfat ve haber olan anlam ise, 'yüklem' olarak adlandırılagelmiştir. Bu, 'Zeyd insandır.' sözümüzden anla25 şılan şey gibidir. 'Zeyd'den anlaşılan mana, konu ve burada 'in­ san'dan anlaşılan da yüklemdir. Ona benzeyenlerde de durum böy­ ledir; 'At hayvandır', 'Sokrat adildir.', 'Amr beyazdır.' ve 'Karga siyahtır.' sözümüz gibi. Şu hatde, bunlar ve bunlara benzer olanlar iki anlamdan oluşurlar; onlardan biri 'konu/özne', diğeri ise 'yük- 30 lem'dir.
ol�?, l..A � rf' �_;... _JA JJ li�l ol. :_re ..l> IJ JS' J ,j.re'.,.. .;>\' 1 J 4A..,p l..A -l> i . y l..A t..:..- . .. � cl} .lS" u. Wl 1 . j u. l::lZ.al 1 u. l:i lA . ' � L.s:J � � ' � lA 0 1.f.i l � �� � ı ._. . . 0 1.f.i l J .�1 � � 0.f.i.JI cll .lS" �?, :_re �� �j.JI J_,All �i L.S'J .0 Wll � .ll l �.r.JI � �.) � .ll l y. � � -l> i ,� :_re �� � � y. � .ll l J_,Al l �.r, � �.) � .ll l y. .;>\11 �� J ,jr"_,J I y. �Uaı,· :.re r_,.A.J ' �� � � ,w u, � � ı:J; cll � J� - � ' :_re 0 1.f.i l � � � :_re r_,.A.J I �� J l �� � 0.f.i l J � � y. � .ll l �.r.JI ı.f- L..A -l> i ,0.,;.w 1 � ı.r, i l..A � :.re r_,.A.J ı � ı.; . ...;,�.,J ı y. � .ll ı �.r.l ' ı5- .;>\l ı � � � :_re r_,.A.J I J ,,j.r"_,J I �� � i � ,j.r"_,J I ı:r r_,.A.J ı � � ,0 ,J::>' y. 0 w )' ı I:J; y... , 4.A,.p y. � .ll ı � , �� � 0 1� 1 ,:r r_,.A.J I J ,j.r"_,J I �� � 0 W)'I 4&.� � ö.)WI �.r:- ..ü J (79b) . .i-. J .r,> J 4.A,.p y. �.ll l ·--'1 � � · i ".:.__ _ , , J .Wl. .i-11 J ,..;,� �.,... - '.. 1 � '1 u ..r.-�� � � J � � y. �.ll l �� J .i-l ı �� J ' �.,.,.;..,.. :_re r_,.A.J I �� � � ,0 W l y. -0 \:Jj :_re \_,.A.J I J..o cl}� J · Lo cll .lS"J .J�I y. 0 W)'I :_re l:.A lA \_,.A.J I J (�y y. -0 �I}J IJ � i J.,rS' J J.)� ..1 1.,;.... J 0 1J::>' V""}.l l \:Jj J..o ,�i .;>\11 J t_.,..Py l..A -l> i � :_re �b �i Lo J ol. � � ,.).,.... i .J� t-..,.. . _ � � J Jıi.UJ I _ u . r� u- u.� - • a 5 ıo 15 _ ,_ . � ıo
32 Mantıkta Kullanılan Lafizlar 3. Tümel Anlamlar-Tekil Anlamlar İsimlerden anlaşılan anlamların [a] bir kısmı, bir konudan da­ ha fazlasına yüklenme özelliğine sahiptir ki, 'insan' sözümüzden anlaşılan anlam böyledir. Onu 'Zeyd'e, 'Amr'a ve onların dışındakis lere yüklemek mümkündür. Çünkü 'Zeyd' bir 'insan'dır, 'Amr' bir 'insan'dır ve 'Sokrat' bir 'insan'dır. Aynı şekilde, 'beyaz'ın da birden fazlasına yüklenmesi mümkündür; 'hayvan', 'duvar', 'hurma ağacı', 'at', 'köpek', 'eşek', 'öküz' ve benzerleri de böyledir. Bunların ta­ mamından anlaşılan anlamların özelliği, birden daha çoğuna yük- lO lenmeleridir. [b] [İsimlerden anlaşılan anlamların] bir kısmı ise, ya asla yüklenmemeleri sebebiyle ya da yüklendiklerinde, sadece tek bir şeye yüklenınderi sebebiyle bir konudan daha çoğuna yüklen­ me özelliğine sahip değildir. 'Zeyd', 'Amr', 'bu-at', 'bu-duvar' sö­ zümüzden ve 'bu-beyaz', 'bu-siyah' 'şu-gelen' ve 'bu-giren' gibi, tek ıs başına kendisine işaret etmenin mümkün olduğu her şeyden anlaşı­ lan anlamlar buna örnektir. Zira bu anlamlar, ya hiçbir şeye asla yüklenmezler veya yüklendiklerinde, [80a] başkasına değil sadece belli bir şeye yüklenirler. Bunların arasından hiçbir şey, bir konu­ dan daha çoğuna yüklenme özelliğine/doğasına sahip değildir. 20 Hiçbir şeye asla yüklenmeyen ise, ne birden fazla konuya ne de tek bir konuya yüklenir. Yüklenenlerin ise, bir kısmı sadece bir konuya yüklenir; 'bu-giren Zeyd'dir' ve 'bu-yürüyen Amr'dır', 'falanın yap­ tığı bu-duvardır', 'geçen bu-attır' sözümüzde olduğu gibi. Bunların tamamında yüklemler, ancak geçtikleri sözün içinde tek olarak 25 alınan şu-konuya yüklenirler ve şu-konudan başkasına yüklenınderi asla mümkün değildir. 'İnsan' sözümüzden anlaşılan anlam ise, belli bir konuya yüklendiğinde, aynı yüklemin başka bir konunun yüklemi olarak alınması da mümkündür.
:���' J ys:J \ JlAl' . r .. ;si � � ı:, i � \.;. Lo � ,. \.-.. �� ıY' 4.._,.A.J I � lA.JI J �� ,ı:, l...:ı ! l:Jj � r_,.A.J I � 1 � ı!.ll .l J ,�IJ t_y;y � .JA 1-0 �� ,l..A.r.'- � J J_rS- � J -0 � � ı:, i §-: §-: -li � � 1 ı!.ll .lS'J .ıJ L..:ı ! .JA .b ı;.... J ıJ L..:ı ! .JA l.rs- J ıJ L..:ı ! J � 1 J �bJI J ı:,l.r.-J I ı!.ll .lS'J .�IJ � ;si � � ı:,i 4.._,.A.J I � lA.JI �� ,ı.!Jl.) �i Lo J ;_;.l l J ; l...>J I J �1 J V"').l l � � Lo � J .�IJ � ;si � � ı:,i � G o.l.ı � � � i � ')I ı:, i 1:. ! � ��J t_.,.Py � ;si � � ı:, i � G 4.._,.iJ I � lA.J I � ı.!Jl.) J ,,k.ü �IJ � � � l.l ! I:.! J �i Lo J$'J ,�bJI l.l.ı J V"').l l l.l.ı J J_rS- J -0 l:Jj � l.l.ı J J,.A.JI ı!.ll .l J .)l_,_l l l.l.ı J uPIJ I I.l.ı � ,o�J �! ö; l..!. )' l ıJ! 1:. ! J � 1 -- � � � ')/ ı:,l 1:. ! � lA.JI o.l.ı ıJ � ,j>I..UI � -- � � J ·.r.'- ')/ o�J 1:. -- � � � �� (80a) � � ')I � � �� .�IJ t.y;y � ;si � � ı:,i �G o.l.ı ')/ J �IJ t_.,.Py � ;si � � � �� �i -- � � � � � ! �� � � � 1 r.i J .�IJ t_y;y � U:i � �..ül l.l.ı J -0 .JA j> I..UI � 1 .) l:Jj � . .k.ü �IJ t.y;Y' l.l.ı .JA � �..ül J �bJI l.l.ı .JA ıJ� o � �..ül J J_rS- .JA t_.,.P_,.J 1 ı.!Jl.) � � W ! lf.lS'" o ..lA � ı.:..ı ')/� 1 ıJ � 'V"')J 1 ı.!Jl.) .r.'- � � ıJ i §-: ')/ J o�J J.,AJI l.l.ı � .i> j � ..Ü 1 � � �� ıJ l...:ı ! l:Jj � r_,.A.J I � 1 r.i J .�i t.y;_,.J I ...,>T t_.,.P.J-0 � ')/_,.:- � .i>>.! ı:, i � i r. t.y;Y' � " � "" ... ıl' " 5 ıo tJI tJI ıJI - � - - ı5 20
33 Mantıkta Kullanıl an Lafızlar Birden daha çoğuna yüklenme özelliğine sahip olan anlamlar, 'tümel anlamlar', 'genel anlamlar' ve 'çoldara/çok şeye yüklem olan anlamlar' olarak adlandırılırlar. Ya hiçbir şeye asla yüklenın emeleri ya da başkasına değil, sadece bir şeye yüklerunderi sebebiyle, birs den daha çoğuna yüklenme özelliğine sahip olmayanlar ise 'birey­ ler/şahıslar' olarak adlandırılırlar. 4. Yüklem Bakımından Tümeller Tümelierin [a] bir kısmı, her biri belli sayıda bireylere yük­ lenınelde ayrılan ve sadece onlara yüklenen ve böylece onlardan her ıo birinin, diğer tümelin yüklem olduğu bireylerin dışında bireylere yüklendiği tümellerdir. [b] Bir kısmı ise, belli sayıda bir grubunun bizzat aynı bireylere yüklem olmada ortaklaştığı tümellerdir. İlkine örnek 'insan' ve 'at'tır. Çünkü 'insan', 'Zeyd'e ve 'Amr'a yüklenen bir tümeldir. 'At' ve 'eşek' de 'katır'a, 'şu-at'a ve 'şu-eşek'e yüklenen ıs [80b] bir tümeldir ki, [hem 'at' hem 'eşek'] insan bireylerinin dı­ şındaki bireylere yüklem olmak bakımından ayrılmıştır. Bu du­ rumda, ne 'at'ın 'Zeyd'e yüklem olması mümkündür ne de 'insan'ın 'bu eşek'e [yüklem olması mümkündür] ; 'öküz', 'eşek', 'köpek', 'karga' ve benzerleri için de durum aynıdır. İkinci sınıfa örnek 20 'hayvan', 'insan', 'duyarlı' ve 'beyaz'dır. Bunların tamamı 'Zeyd'e ve 'Amr'a yüklem olmada ortak olan tümellerdir. 'Zeyd' 'insan'dır, 'hayvan'dır, 'duyarlı'dır, 'beyaz'dır. Bir ve aynı bireylere yüklem olmada ortak olan tümelierin ara­ sında, [a] yüklem olmada ortak olan fakat ikisinden biri sadece 25 [ortaklaşa yüklem oldukları] bu bireyler topluluğuna yüklenınelde sınırlı kalıp, onların dışındaki bireylere yüklenmeyen ve böylece hem bunlara hem de bunlardan başkasına yüklendiği için, diğer ortağının yüldem olmada fazlalık taşıdığı [daha genel, daha geniş olduğu] tümeller vardır. Buna örnek 'hayvan' ve 'insan'dır. Onların 30 her ikisi de birlikte 'Zeyd'e ve 'Amr'a yüklenir, fakat 'insan',
� ..b-IJ ıf ;s1 � � 0 i � G � � � IA.Jli � �� � � IA.JI J ,�Wl J t. WI � IA.JI J �� � IA.JI r. ! §J ..b-IJ ıf ;s1 � J..>4 0 i 4.i G ıf ,§..: ıJ t.. J :.r-.r-:5 � � .k.ü ..b-IJ � J..>4 0 i t'. ! J �i �- � � J..>4 � 0 i · :j.sl \ � � � ÇKJ \ t U"'�i � �4 lf:... ..b-IJ � j � t.. lf:... � � � J �.,...=- lf:... ..b-IJ � 0� J lA ..b-J � � ��J ,; lf:... J ._,�:'l ı �� � J..>4 � � U"'��� � U"'�i � J\!... . � �� ö..b-IJ U"'�i � j.>J I � lf:... ö � �.fo!.:! L. J "":.) � J..>4 � .JA J 0 W)'I 0 � d_;ll J 0 W)'I Jj �� J 0J.rJI � (80b) J..>4 � .JA J .;l,..,J I J d_;ll J ·J.rs� U"'�i � �4 j b.jl .ili ,.; l,..,J I I.lı J d__,Ajl l.lı � � J "":.) � J..>4 0 i � � d__,Aj l 0 � . 0 W)'I U"'�i �ljJ I J � � J .;l,..,J I J .;J.ll dl .iS'J ,.; l,..,J I l.lı � 0 W)'I d W l J 0 W)'I J 0 1� 1 � \!.l l �� J \!... J . dJ,; �i t.. J J "":.) � j.>JI � �.f.!.j ..li � � t+is' o.lı 0 � '� � � J ·U"'��� � � � 5 . .l ...U:. ıo · . � i .JA J d � .JA J 0 1� .JA J 0 W ! .JA l ..l:.) 0 � ·J.rs­ lf:..e �� � ö..b-IJ U"'�i � j.>JI � �.;..W l ��� J ıf ö � l lo!.ll:i � j.>JI � L..A ..b- i _ra:.A: J �� � �� L. � J 'U"'��� ıf tAI_,.... t.. � � � J ..b.ü U"'��� J \!... .lA� � J lo!.ll:i � � J.> J.=-J 1 � .f';."'J ı J:, � 'J_rS- � J -0 � � 0� 4 � ,0W )'I J 0 1� 1 d},; ıs 20
34 5 ıo ıs 20 25 30 Mantıkta Kullanılan Lafızlar 'Zeyd'e ve 'Amr'a yüklenınelde sınırlı kalırken, 'hayvan' hem bu ikisine hem de 'katır'a ve 'bu-eşek'e yüklenir. Dolayısıyla, 'insan'ın yüklendiği şeylerin dışında pek çok şeye yüklenen 'hayvan', yüklem olmada 'insan'dan fazla olur. Aynı şekilde 'beyaz' da, 'Zeyd'e ve 'Amr'a yüklem olmada 'insan'la ortaktır ama aym zamanda, 'in­ san'ın yüklenınediği daha pek çok şeye yüklenir, dolayısıyla o da yüklem olmada 'insan'dan fazladır/geniştir. [Bir ve aynı bireylere yüklem olmada ortak olan tümelierin] [b] bir kısmı da, birinin birtakım bireylere yüklendiğinde diğerinin de bizzat aynı bireylere yüklendiği ve onlardan başka bireylere yüklenınediği tümellerdir. Bunun örneği, 'insan' ve 'gülen'dir. Çünkü onların ikisi, belli birey­ lere yüklem olmada ortak olup, [S la] biri diğerinden fazla olmaz, fakat onların her ikisi de bir ve aynı bireylerle sınırlandınlır. On­ lardan birisi, bir şeye yüklendiğinde, diğeri de sadece o şeye yüklenir ve başka bireylere yüklenınez. Bunun bir örneği de 'hayvan' ve 'duyarlı'dır. Çünkü onların ikisi yüklem olmada ortak olup, 'duyar­ lı'mn yüklendiği bireyler yalmzca 'hayvan'ın yüklendiği bireylerdir. Yüklem olmada ortak olup, biri diğerinden fazla olan iki tümelden fazlalık taşıyam, 'en genel' olarak isimlendirilirken, fazla olunam 'en özel' olarak isimlendirilir; 'tikel' olarak da isimlendirilir. Yüklem olmada birbirlerine karşı fazlalık taşımayan ortak tümeller, 'yük­ lemde eşit' ve 'yüklemde eş değer' olarak adlandırılır. 'Hayvan', 'insan'dan daha geneldir, 'insan' ise daha özeldir; 'hayvan' ve 'du­ yarlı' ise yüklernde eşit ve eş değerdirler. [Yüklemde] ortak olup, biri diğerinden fazlafgeniş olan [tümellerin] arasında, [ a] fazla olamn diğerine her zaman fazla ve fazla olunanın da fazla olandan her zaman daha özel olduğu [tü­ meller] vardır; 'Zeyd'e yüklem olmada ortak olan 'hayvan' ve insan' gibi. Çünkü yüklem bakımından, 'hayvan' her zaman 'insan'dan fazladır ve 'insan' da her zaman 'hayvan'dan kısıtlıdır/eksiktir. [Yüklemde] biri diğerinden fazla olan ortak tümelierin arasında [b] şöyle olanlar da vardır: İkisinden birinin diğerine fazlalığı, diğeri­ ne, ilk planda fazla olana karşı fazlalık sağlamaya imkan verebilir.
� J � � ı:,l� l J 'Jrs- J -0 � � � ı:,Lj)'l J � �� � ı:,Lj)'l � ı:,l� l � vl.>.ll l.lı J ıJJ.rl l ı .,_ ı..r-: C -� La .r.f'• ö'.J:'"'<' ,.w, i ı..sC -� ı..J"L:! �1 l!.il.lS'"J .u· \_j')ll w ı..r-: � � i � J Jrs- J -0 � �1 � ı:,Lj)'l ı!l; � �� · . ı ,. ı..r-: ı ..:. .; . L,Q., i _,..· · \_j\J I ıt"' �"- -� \' ö'.J:'"'<' W.i � u· \_j\JI v--:. '-"'ı.;.,;. � w--1>i � ��� �� � ı!l� t.. lf:... J .� ı . ı ,. J ı� L:_ ı .,_ �) \.!... � .· �"- -� \' J lA--1>J ıt"' '-"' ı.;..;. i ı..s-ı .,_ ı..r-: cll:i ı..s�1 � ı:,lS'"_;.!... 4 � ,ı!l� l J ı:,Lj)'l 1!.11 � J e.- .lAI,_.. ;,a· ö! :fJ _;>�1 � w.!> i � � J t:. U"' ı.;.,;. i � (S la) w--1>i � � �� � ö.!>IJ U"' ı.;.,;. j � � .!>IJ � � � � J O.!>J 1!.11 � � \'� _;>�1 ı:,lS'" ,. � � ı:, lS"� 4 � '"-"'Wl J ı:,l� l � i 1!.11 � Je.- J .lAI,_.. '-"'ı.;.,;. i � '"-"'Wl �� ı:,l� l � � � � '-"'ı.;.,;. �� J �� � � �� � w ..1> i � � � �� � J .lA.!>J cll:i � · ' - · · - l ..:. tA.H; · � ı � �1 · .:. � '1 j � � J � � ı � J_,_.-� ..- � � .... � � L...::..l l � � 1 � j.;ı lA:::i \' � 1 �_;..;..J 1 J <;_r.l l ı:,Lj)'IJ ı:,Lj)'l ıf � i ı:,l� l J .�1 � aiJ L...::..l l J �1 .�1 � ı:,liJ L.:.. J �L.:.. 4 � '"-"'Wl J ı:,l� l ı::. li .�i _,. j.;ıW I L. lf:... _;>�1 � w--1>i � � 1 �_;..;..J I J ı:,l� l J... ,l�i j.;ıW I ıf � j _,. J� l J l�i _;>'SU j.;ı li � l�i _,. ı:,l� l �� ,-0 � �1 � �� � ı:,Lj)'l J L. lf:... J .�1 � ı:,l� l :r � l�i ı:,Lj)'l J ı:,Lj)'l � ı:, lS" � ..ü l l!.ll � ��� � ı:, i �i _r� ı � w.!> i J..4i ı:, ! _,. . • - • .. - 'U - .. • .. - 5 - · � � � � ıo 15 20
35 Mantıkta Kullanılan Lafızlar Öyle ki, bu ona karşı bir yönden fazla olurken, o da buna karşı bir başka yönden fazla olur. 'İnsan' ve 'beyaz' gibi ki, 'insan' 'Zeyd'e yüklenir ve aynı şekilde 'beyaz' da 'Zeyd'e yüklenir. Bu durumda, 'insan'ın 'zenci'ye yüklenmesi ve 'beyaz'ın ise yüklenmemesi sebe5 biyle 'insan', 'beyaz'dan daha geneldir. [8lb] Yine 'beyaz', 'kar'a ve 'kireç'e yüklenir ama 'insan' ikisine de yüklenmez. Bir ve aynı bi­ reylere yilidem olmada ortak olmayan tümeller, asla birbirine yük­ lenmez. Buna örnek 'insan', 'at', 'öküz', 'eşek' ve 'köpek'tir ki, bun­ lar bir ve aynı bireylere yilidem olmada ortak olmayan tümeller ıo olup onlardan hiçbir şey diğerine asla yüklenmez. Çünkü 'insan', 'at' değildir ve 'at' da 'insan' değildir, diğerleri de böyledir. Bir ve aynı bireylere yilidem olmada ortak olan tümeller ise birbirlerine yüklenirler. 5. Mutlak Yüklem ve Mutlak Olmayan Yüklem 15 Bir tümel başka bir tümele yüklendiğinde, iki yönden biriyle yüklenir: Ya mutlak yüklemle veya mutlak olmayan yüklemle. Mutlak yüklem, konusuna 'her' sözümüz bitiştiğinde, yilidem doğ­ ru olursa, olur; 'Her insan, hayvandır.' sözümüz gibi. Mutlak ol­ mayan yilidem ise, konusuna 'her' sözümüz bitiştiğinde, yilidem 20 yanlış olursa, olur; 'Her hayvan, insandır.' sözümüz gibi. Konuya 'bir kısım/bazı/belli bir' harfi bitiştiğinde ise, doğru olur; 'Bir kısım hayvanlar insandır.' sözümüz gibi. Aynı bireylere yilidem olmada ortak olan tümellerden biri daha genel diğeri daha özel olduğunda ve daha genel olan da daha özel olandan her zaman daha genel 25 olduğunda, daha genel olan daha özel olana mutlak yüklemle yük­ lenir, daha özel olan ise daha genel olana mutlak olmayan yüklemle yüklenir. Bunun örneği 'insan', 'hayvan', 'duyarlı', 'beslenen' ve 'cisim'dir. Bunlar, 'Zeyd'e ve 'Amr'a yilidem olmada ortak olup,
't- � � �- <1. � � v. 1 � �p p t-.. p � .. ı. t 1�� l c.-· · : ' · c.· f � \- t . ( � t(. �� �� 3� l- c.... cq� !� • ll • <1. � <1. '"- · ) cq . � v . �� '&.' 't. (; "' · • • (" t; � )�. 1 '>:L 1_ 1. V � .%;: � � ''h. .. r· c. � \'1-. � -ıs;-p� (�\• p�. .. :c.·:" l l..- � l' t · (0 .. - (,.t, • � V\t<: '1, '" -ı(.•�'� (.•-� :::. C.[ oÇ.- rq'" E. �p p ... q [ c.· � 1· p _: � t � . ;:- 'tp ' r- r <1. € C.· cq - 1 . v. · Ç p . e-p � �. \ . l .. � ı. • - � _ � oL.' c_ 1 � � il' c:: e::.. 0 � _ 1r c "'\ ç • . c- c:: � .t 1 � .� . E; -. • · \ 1 _ � o � � � � .f. � E:- t; · c· � �• y. [ f ( · r: y. C.• -� t .. .-: , ·�� t [ t . .. pV\� •· : -p - · .. r- � t•. · �-p cp .. � · "' · cı: T· c,_· \� l. "'-' ) � · 1 l ı;: T -; : · l .- � l -t_ � � � 1� J - r � p�[ ·� l cr, . . f . ct. 5 "- : �� . ·Ç - .t ' "- · p� � p�[ �� � l )�....· � - ır-· 1·� c.[· . •e-. p •� f [: r-ı. r ': �.c....· � �· �. . T: ':' ' . � 1 �- .�c C- p� � � � � � " �. r J: � · � ' 17\� c.- · C � I p C • � ·l " � � r· · � � t;· · :: � � � -� cr� � 't\. � � ı � .f. ( • ( • '1C. lrt � c.[· � · �\ .� \ � p � · � �\ .. � cr.. : ' � � - C.• ' � c. �... "' � ır. l ti , . f .. - . ... "' ) . � ct. .. �� � p� · ct. {. -�p .�c.[·.. � · v t·�- � � ) . ç 1 � l c.[ ·Ç . - -p Ir. f � o �· � p�- . �· p � p�• (..�- p -. 1 T.p ' c.· � ·� E [ C.· I ( .. � ll &\ I . . .. p "" q &\ � U\ · � f. v cr � . .. � � l y. ' c:: c.: c:: � tı � ,r 1:::.: . ç, � . .. 1 p"'" • \ � S � • " � F. . .. y ç e::.. \.. • r- e.:. ı... � . c- • ...... o \ , � -P (::_ 1 � ! 0 "' � � ! "'_ IP ! � F. - \ \ \ � c Cil P.;: - "' 00 .. y ç . 1 oL.' � 1 � \.. C. \ � � r- -P · "'\ � ...... Cil � 1 ,f:,. E �· ·( (N Cil
36 5 10 15 20 25 30 Mantıkta Kullanılan Lafızlar 'hayvan' 'insan'dan daha geneldir; [82a] aynı şekilde 'beslenen'• de 'hayvan'dan daha geneldir. Dolayısıyla 'hayvan' 'insan'dan her za­ man daha geneldir ve aynı şekilde 'beslenen' her zaman 'hay­ van'dan daha geneldir. Şu halde 'hayvan' 'insan'a mutlak yüklemle yüklenir. Çünkü 'Her insan hayvandır.' dediğimizde, söz doğru olur; 'Her hayvan beslenendir.' dediğimizde de durum böyledir. 'İnsan' ise, 'hayvan'a mutlak olmayan bir yüklemle yüklenir; 'hay­ van'ın da 'beslenen'e yüklenmesi böyledir. Bu durumda, 'Her bes­ lenen hayvandır.' dediğimizde söz yanlış olur; çünkü 'bitki', 'beslenen'dir ama 'hayvan' değildir. Aynı şekilde, 'Her hayvan insandır.' dediğimizde söz yanlış olur; çünkü 'at' 'hayvan'dır ama 'insan' de­ ğildir. Söz ancak 'Bir kısım beslenenler hayvandır.' ve 'Bir kısım hayvanlar insandır.' dediğimizde doğru olur. Bazısı bazısından daha genel olan ortaklarda, daha genel olan her zaman daha genel olmazsa ve daha özel olan da her zaman daha özel olmazsa, bunların bazısı bazısına mutlak olmayan bir yüklemle yüklenir. Bunun örneği, 'insan' ve 'beyaz'dır. Çünkü bu ikisi, bir ve aynı bireylere yüklem olmada ortaktırlar ve bu ikisin­ den her biri diğerinden, bir yönden daha genel başka bir yönden de daha özeldir. Dolayısıyla 'insan', 'beyaz'a mutlak yüklemle yük.­ lenmez ve 'beyaz' da, 'insan'a. Çünkü 'Her insan beyazdır.' ve 'Her beyaz insandır.' dememiz doğru olmaz, aksine ancak 'Bir kısım insanlar beyazdır.' veya 'Bir kısım beyazlar insandır.' dersek, doğru olur. Yüklernde eşit ve eş değer olan ortak tümelierin her biri diğerine mutlak yüklemle yüklenir. Bunun örneği, 'insan' ve 'gülen'dir. Çünkü bunların ikisi de yüklem olmada eşittir, dolayısıyla 'Her insan gülendir.' ve 'Her gülen insandır.' dediğimizde [82b] söz doğru olur. Bir ve aynı bireylere yüklem olmada ortak olan tümelierin daha genel olanı, başka bireylere yüklem olmada başka tümellerle • Mehdi neşrinde ve metnin Türkiye 'deki yazmalarında ' duyarlı '
� i ·� ..l::A.J I (82a) cil..lS"J ,0W )'I ,:.r- � i 0 1� 1 J 'Jrs- J � .JA � ..l::A.J I cil..lS"J ,0W )'I ,:.r- � i l�i .JA 0 1� 1 J ,0 1� 1 ,:.r­ t� , � � 0W )'I � � 0\� li ,0 1� 1 ,:.r- � i l�i ..l::A.. 0 1>.:> JS' l:Jj 1� 1 cil..lS"J �_,Al l J� 0 1>.:> 0 W1 JS' l:Jj 1� 1 � 0 1� 1 cil..lS"J ,J!k.o .r.f- � 0 1� 1 � � 0W )'I J � l:=-} 1 �i � ,:.r- J_,Al l � .lS" 0 1>.:> ..l::A.. JS' l:Jj 1� 1 t� ,� ..l::A.J I J_,Al l � .lS" 0 w 1 0 1>.:> JS' l:Jj 1� 1 cil ..lS"J ,0 1� � J ..l::A.. .,. 1� 1 J_,Al l J � � 1 J 0 W � � J 0 1>.:> .JA d..,Al l �i � ,:.r­ ,J- � i � � 1 �.;..W 1 J ·0 w 1 r. 0 1>.:> J 0 1>.:> r. ..l::A.. J:i � \1 1 _,. � � \I I J l�i � \1 1 _,. � � \1 1 0 lS" ı.? � 0W )'I cil� J l:.. .Jlk.o .r.f- � � � � � �� l�i J ��� ö ..l> IJ � \.%!. i � �1 � 0 lS".f.!.:! 4 � ,� \ı l J J �\11 ,:.r- �i �Y. .JA J _;>\11 ,:.r- � i �Y. .JA l..,.:... ..l> IJ JS' ı "- (_ -!. ı "ı.s� \ı 1 ')/ J lA.lk.. ":>\...> � \ı 1 ı.sı..r-:. ı.r:.'1 '-' w ':J 1 � 1 J. J� � 0W1 � i JS'J � i 0W1 JS' t:.1i 1� 1 t� 0 W )'I �_;.!..l l �� � J .0W1 1::. � i J j � i 1::. 0W1 t:.1i 1� 1 J� _;>\l l � � lf..o -l> IJ JS' � � j.>J 1 � �J l..:.J I � L.:.J 1 ,j.>JI � ��1....::.. 4 � � �� J 0W )'I cil� Jl:.. . Wk.. ":>\...> .J_,Al l J� 0W1 (82b) � b...; JS'J � b...; 0W1 JS' t:.1i 1� 1 t � - 1 1 � ds::J ı J ' - -' 1 j �.r-ı . ·. � L ö..b-1J � �i ı..sı u-._;> 1 �\.%!. 1 � �1 J _;> 1 � Ç!S' I!JJ� � � ')/ 1 0 � • . . '1"' - ı. . ı. .... , f. • u. -t/J ��� ı. lO • .. lll 5 ., 15 20
37 S lO ıs 20 25 Mannkta Kullanılan Lafızlar ortak olur. Bunun örneği, 'insan' ve 'hayvan'dır. Çünkü bu ikisi, 'Zeyd'e ve 'Amr'a yüklem olmada ortak olup 'hayvan', 'insan'dan daha geneldir. Dolayısıyla 'hayvan', 'eşek' ve 'katır' bireylerine, yani 'şu-eşek'e ve 'katır'a yüklem olmada başka bir tümel olan 'at'la ortak olur. Aynı şekilde 'hayvan', 'av köpeği' ve 'vaşak'a yüklem ol­ mada, [başka] bir tümel olan 'köpek'le ortak olur. Açıktır ki, en genel tümel, yüklem olduğu bireylerde kendisine ortak olan farklı tümellere mutlak yüklemle yüklenir. En genel tümel, farklı bireyle­ re yüklem olan birden çok farklı tümele ortak olduğu için, birden çok farklı tümele yüklem olur. Bunun örneği, daha genel bir tümel olan 'hayvan' olup, 'Zeyd'e ve 'Amr'a yüklem olmada 'insan'la; 'eşek' ve 'katır'a yüklem olmada 'at'la; 'tazı' ve 'vaşak'a yüklem ol­ mada 'köpek'le ortak olur ve böylece 'insan'a, 'at'a ve 'köpek'e yük­ lenir. Böylece, genellik sıralamasına göre, genel olandan daha genel olana gidildikçe, tümelierin daha genel olanları, daha özel olanları­ nın yüklendiğinden daha çok sayıda farklı tümele yüklenirler. Bu­ nun örneği 'insan', 'hayvan', 'beslenen' ve 'cisim'dir. Şimdi, 'hay­ van' 'insan'dan daha genel olup 'insan'a ve 'at'a yüklenir; 'beslenen' ise 'hayvan'dan daha genel olup 'insan'a, 'at'a ve 'hurma ağacı'na yüklenir; 'cisim' ise [83a] onların en geneli olup 'insan'a, 'at'a, 'hurma ağacı'na ve 'taş'a mutlak yüklemle yüklenir. Bir tümeller grubunun ortaklaşa yüklem olduğu şeyler, yalnızca bireyler olma­ yıp, başka bir tümeller grubunun ortaklaşa yüklem olduğu bir tümelin var olması da mümkündür. Bu manada, bir tümel olan 'in­ san'a, 'hayvan', 'beslenen' ve 'cisim' ortaklaşa yüklem olur.
ı)&- � 1 � ts"',P I 0 çls' 4 � ,ıJI� I J ıJW )'I cil� J� Wı.:!i ..!JJ � ıJ I� li ,ıJW)'I ıf � i ıJI� I J 'J_rS- J -0 ..iJ 1 "-"'_,Al l "-"'_,Al l J J � 1 <..t=' L;..;. i ı)&- J.>-1 1 � .rT � .JA 15 .JA ı_> ..iJ I � 1 ..!JJ � ıJI� I cil..lS"'J ıJJ.rJI J J � l IlA ı..s'> J � � \1 1 � 1 �i � J . J..!. IJ J ıJ I� ı)&- J.>-1 1 � � � 1 <..t=' L;..;. \1 1 � lf.S) � � 1 �1.::-J I ü � l ı)&- � � ıf .rs1 �� üçls' ..!JJ � � \r ı � 1 ıJ ts"' (JJ · � � �� üçls' ı)&- � J � ,� <..t=' L;..;. i ı)&- J.-:-.5 ..l>IJ ..!JJ � .JA J ,� i t:. � .JA ıJI� I cil� J � . -l> IJ ıf .;si IlA ı)&- J.>-11 � If'_,Al l J 'J_rS- J -0 ı)&- � 1 � ıJW)'I ,J..!. IJ J ıJI� ı)&- � 1 � �1 J 'ıJJ.rJI J J � l � \1 1 � .� 1 ı)&- J If'_,Al l ı)&- J ıJ W)'I ı)&- � ıJ I� li � 1 ıf b� .rs1 �� ü çls' ı)&- � ü � l ıf � \lt.; J ':?�1 J ıJ I� I J ıJW)'I cil� J � . � \1 1 � � ı)&- J ıJ W)'I ı)&- � _,.i ıJ W)'I ıf � i ıJI� li ,� 1 ı)&- J ıJ W)'I ı)&- � _,.i ıJ I� I ıf � i ':?�1 J '"-"'_,Al l J ıJ W)'I ı)&- � _,.i ,li-s-i (83a) � 1 J ,�1 J If'_,Al l ,..,_ J � 1 J "-"'r.;q <..t=' L;..;. \1 1 � J .� � .r.-' 1 ı.s.ü � ,ö � ü çıs- � � 1 � ..!l� � 1 ı..s'> .k.Ai �..l>J �� .;J üçls' ö � � J.>-1 1 J ..!.1� -� �J:! ıJ i � J ı_> � l J ıJ I� I � J.>-1 1 � ..!.lj\.!. 1 .ü �.JA J ıJW)'I - - ıo ıs �� • - s - - .� 1 20
38 Mantıkta Kullanılan Lafızlar 6. 5 ıo ıs 20 25 30 '0 nedir Sorusu 'O nedir/ma hüve?' sorusu, bazen bir birey veya bireyler hak­ kında bazen de bir tümel hakkında olur. Zira biz, bazen önümüzde bulunan ve bir birey olan şey hakkında 'Bu şey nedir?' deriz, bazen de bir tümel olan 'insan' hakkında 'O nedir?' deriz. Bir şey hakkın­ daki soru 'O nedir?' olduğunda, kendisine soru sorulanın, hakkında soru sorulan şeyin ne olduğunun bilgisini veren bir şeyle, soru soranı cevaplamasının gerekli olduğundan daha önce söz edilmişti. 'O nedir?' [sorusunun cevabını] ifade etmede kullanılması uygun olan şey, bazen bu şeyin bir ismi olurken, kimi zaman onun parça­ larından bazısı olur kimi zaman ise ona yüklem olmada ortak olan tümellerden bazısı olur. Bizim amacımız, burada, hakkında soru sorulan şeyin, ancak tümellerinin bazısıyla cevaplandırılması uygun olan 'O nedir?' hakkında konuşmaktır. Eğer, hakkında soru sorulan şey bir birey ise cevapta kullanılması uygun olan şey bu bireye yük­ lem olmada ortak olan şeylerin bazısıdır. Aynı şekilde, hakkında soru sorulan şey tümel bir şey olursa, 'O nedir?' sorusuna cevapta kullanılması uygun olan şey bu tümele yüklem olmada ortak olan tümellerio bazısıdır. Aynı şekilde, bize bir bireyin veya bir tümelin 'nasıl' olduğu ve 'hangi şey' olduğu sorulduğunda, cevapta kulla­ nılması uygun olan şey bu bireye veya bu tümele yüklem olmada ortak olan tümellerio bazısıdır. [83b] Tek tek bireylere [yüklem olmada] ortak olan tümellerio bazısının 'O nedir?' [sorusunun] cevabında kullanılması uygun olur; bazısının 'O nasıldır?' [sorusunun] cevabında kullanılması uygun olur ve bazısının da 'O hangi şeydir?' [sorusunun] cevabında kull anılması uygun olur. Aynı şe­ kilde, tek tek tümellere yüklem olmada ortak olan tümellerio bir kısmının tek tek tümeller hakkında, 'O nedir?' sorusunun cevabın­ da kullanılması uygun olurken, bir kısmının da onun [bir tümelin] hakkında, 'O hangi şeydir?' [sorusunun] cevabında kull anılması uygun olur. 'O şey nedir?' [sorusunun] cevabında alınması uygun olan şeylerin bazısına müfret bir lafız detalet ederken bazısına da mürekkep bir lafız delalet eder ki bu konuya daha önce değinilmiş­ ri.
t · · · : .f � r � ı �. � · � :: � ı � .�, f f. T � �. e �· � � c.. · � � b f ·� . · � c.· · - .[' � · [ . t\. · .t · �� . · l r: �· f � fJ: � J.t ��· }�:· � r � � r$ } · ""' �.-. f. � �1 �� :� r,. � .[ ; : t;. \ � � · 1 � fJ: � : � · · . . �� t\_ � t. �c.. � ·( �� ·'u_- ·�t= t ·�t: ·(:f cr � c: � [ .� �. . � ı-� � tL.. � "l · f � C. � - )... ·� � ""· � · [• ��� - " ;:- t r-· 1 (.. . � '.c-� [ ( � - · ·� , . r- . J:- � ·( : �· t\_ '""' · 1; - "'t · i" ) · � � . ; c: · l · 1 · .[ � . .� � : � 1:' �-� ' : � :r.. t [;: �. � } t= f � 1_ t\.. � .t. 'u_ t � "" [ 1:_ c.· � } . � · � [;;� · · � C: t\..-. l' � . t �� � � t t: ·'u_ f - � �w! · �-- . . [ · .. � · � t[;;-� C.- � c· c.· ·c;�; . r � � "t : · t.. . �- } C. · .[ � � . � � , t � · � � . � f · � c. . c: -� t: tL� r� c. cı_ � "" c.r· f! . r [. . . ·( c.·..� : �. .. [ . · � � .r �" i" � . f ·•�: � - ·t\_ . �� �- ı; ��- � � 1(.•· 1 ı;[: �w! c-: [�� r- �' . � �� � ·l � ·( � t\. . 'i�' � · · l � "'. � �-��- [ ,. l! � :. �· f: � · ·Y . ı- "" [- \ .. 1_ � 1_- t\,.- ). · C. ' t\.. � f � · � t\_ � · -t • .. � • � . · t:. \,. ç "" f;1 • lr. . ç � ( u c_ 1 1 \ : t:ç � 1 . • \o \,. �� " V\' • � ( �. L (• " • r:. 1\ ç c;;� �.! \,. ç c;;� Ç ; (• · �\ � � r, s. "" c;;� - �,_! : t:- - • " ...... Cil 1 t; ç � c;;� . • . l" ' r:. � "" \,. • {;; . t:. 1 c_ \,. ...... o • 1 • G, . f;. �t: • ..:. (• · �\ � r.. • . • - � , l" ' f;. f;. ç Ol c.. \,. • f;. \,. . " .. ç - t .. \ � q t� Cil ı:- F: \,. !t � \,. \,. ç 1 f:. . = s.. ç C- l".' fa. � f;. C- ,� _· V\' ;:- ç �· '-.. '': - -( C\ � QCI
39 Mantıkta Kullanılan Lafızlar . . . . IV. MUFRET TUMEL LAFIZLAR: BEŞ TUMEL 1 . Cins ve Tür 5 lO ıs 20 25 30 Öyle ise derim ki: Birtakım bireyler varsa ve müfret lafızların delalet ettiği bir grup tümel de bunlara yüklem olmada ortak olur­ sa ve bunların tamamı da, bunlar hakkında 'O nedir?' ile sorulan sorunun cevabında alınmaya uygun ise, bu tümelierin en özeli, 'tür' olarak isimlendirilir; daha genel olan geri kalanlar ise, 'cins' olarak isimlendirilir. Bunun örneği, kendilerine yüklem olmada 'insan'ın, 'hayvan'ın, 'beslenen'in ve 'cismin' ortak olduğu 'Zeyd', 'Amr' ve 'Halid'dir. [Bu yüklemlerin] her birine müfret bir lafızla delalet olunur ve bunların hepsinin, söz konusu bireylerin her biri hakkın­ da bize sorulduğunda, 'O nedir?' [sorusunun] cevabında alınmaları uygundur; yani, 'Zeyd' hakkında, 'O nedir?' diye sorulduğunda ve 'Amr' hakkında, 'O nedir?' diye sorulduğunda. Şimdi bu tümelierin en özeli 'insan'dır, geri kalanlar ise daha geneldir. Bu durumda 'insan', bu bireylerin 'tür'ü olarak adlandırılırken geri kalanlar, yani 'hayvan', 'beslenen' ve 'cisim' ise 'cinsler' olarak isimlendirilir. L l . Cins ve Türün Yüklem Olması : Bu tümeller arasında bulunan cinslerin her biri, türden daha geneldir. Onların, yani cinslerin kendilerine gelince, onların bazısı bazısından daha geneldir. Şöyle ki, hem 'hayvan', hem 'beslenen' ve hem de 'cisim' 'insan'dan daha geneldir; öte yandan, 'beslenen' 'hayvan'dan daha geneldir, [ 84a] 'cisim' de 'beslenen'den daha geneldir. Bir bireye veya birtakım bireylere yüklem olmada tür ile ortak olan pek çok cinsin durumu bu şekilde olup, bazısı bazısından daha geneldir, yani onlardan biri her zaman daha özel, diğeri ise daha geneldir. Daha genel olan daha özel olana mutlak yüklemle yüklendiğine, daha özel olan da daha genel olana mutlak olmayan bir yüklemle yüktendiğine göre ve 'tür' her zaman cinslerden daha özel ve cinsler de [her zaman
• :tl .:L, ��' :ol.}i' •!�' J;lAJ�' . t ü t;ls' � �� � �jı.!ıl J 'uP � i � lS" 1� ! :J; li "-:"'I..P." � .i>>.! ı:,ıi � �-- ·� ı:,ı lS"J ,ö.:ı_;.. J;Wi � J ..G ö� �L:JI J 't._,:JI J-: ü � l cll:i �i �� ,� � � �Wl 4o!Jjı.!ıl ..U l> J J.r&' J ..uj cil� J� .� 1 � rs- i � � � JS'J ,�1 J � �� J ı:,ıl� l J ı:,L...i )' l j...:-J I � � � .i>j:i ıJ i � .lı � J ,.)_;.. Ja.Al � J� .lı ıf � IJ ıY' � ı:.ı ! � i - l+--- � � ıY' t:J:.:, � .JA L. � l_p,J ı:,L...i )' l _JA ü � l .lı �l; .y. l.. J.r&' ıf' J _JA l.. ..uj - �L:JI J uP��� -4-J �y J-: ı:,L...i )' l �� ,rs- i �L:JI · V"' ��� � - �� J � �� J ı:,ıl� l � i � ü�l o.lı � ıf V"'��� J t_,:J I J � � J..>- t ' �� - V"'��� � i - � i � � ı::. i -t..fll ıf rs- i lf:... ��J ıf rs- i � �� J � .l:WI J ı:,ıl� l �� ,� ıf rs- i � ıf rs- i ��J (84a) ,ı:,ıl� l :.ı-- rs- i � .l:WI ? ,ı:, L.:ı )'l � t_.fll 4S}L!..J I ö� l V"'��� J l> J\WI l.lı � J .� .l:iJI �i � i- � ıf rs- i � �� 'uP�i Ji � � j.>JI � � � �� ı:, lS" (J J .� i _r\11 J �i l�i lf:... �l_,l l � �� ı.s-..,. u--: � . �� J \A.lla.. � � � • �� J ' - ı ı_ _ .r.f'. � � "- -� � .. .. .. � V"' � l' l ÜJ L,.ı, ,�1.. V"'� l'l J V"'� l'l � 1�1.. t_.fll ı:, lS" ıf � t_jJ I J �1 . ' o s ıo o o o _ � .. , ıl' ıs · ıo
40 s lO Mantıkta Kullanılan Lafızlar türlerden] daha genel olduğuna göre, cinsler, türe mutlak yüklemle yüklenir, tür ise cinslere mutlak olmayan yüklemle yüklenir. [Ken­ di aralarında yüklem olmaları bakımından] cinslere gelince, genel­ lik sıralamasına göre, onların daha genel olanları, özellik sıralamasına göre daha özel olanlarına mutlak yüklemle yüklenir. Tür ise bireye yüklenir ve 'O nedir?' [sorusunun] cevabında kullanılması uygun olur, ama 'O nedir?' [sorusunun] cevabında bir tümele asla mutlak yüklemle yüklenmez. O [tür] , böyle bir yüklemle sadece bireylere yüklenir. Cinsler ise türün, mutlak yüklemle yüklendiği bireylere yüklenebilir ve tür hakkında sorulan 'O nedir?'in cevabın­ da türe yüklenir. 1.2. Yakın Cins- Uzak Cins-Orta Cins : Türe yüklem olan cins­ ıs 20 25 30 lerin [ a] 'en özel' olanı vardır; öyle ki, bu cinslerden hiçbiri ondan daha özel olarak türe yüklenmez; [b] 'en genel' olanı vardır; öyle ki , bu türe ondan daha genel bir cins asla yüklenmez; [ c ] ve öylele­ ri de vardır ki, kendisinden daha özeli olmayan en özel cinsten daha genel [fazla] ve kendisinden daha geneli olmayan en genelden daha özeldir. En özel cins, 'türün yakın cinsi' olarak adlandırılır. Kendisinden daha geneli olmayan en genel [cins] ise 'uzak cins', 'en yüksekfen yukarı cins' olarak adlandırılır. Yakın cinsten daha fazla genel ve en yüksek cinsten daha özel olan ise 'orta cins' olarak adlandırılır. Çünkü o, [84b] kendisinden daha özeli olmayan cins ile kendisinden daha geneli olmayan cins arasında ara/orta cinstir. Orta/ara cins, asla tek cins olmaz, bilakis yakın cins ile yüksek cins arasında aracı olan birden çok cins bulunur. Bu ara cinslerin bazısı daha genel bazısı ise daha özeldir. Özel olma sıralamasında onların en özeli, mertebe bakımından yakın ciı:ıse en yakın olanıdır. Genel­ lik sıralamasında ise onların en geneli, en yüksek cinse en yakın olanıdır. Dolayısıyla, orta cinslerin içinden her ne zaman genel bir şey alınsa, ondan daha geneli bulunur ve onların içinden daha özel bir şey alınsa, ondan daha özeli bulunur. Fakat en yüksek cinsten,
� V"' � � 1 .)s- � t.? 1 J \.ilk... � t.? 1 .)s- �.. - 1 1- " . tj � " � 1 u. : tj V"' l:..>. � 1 r. i J � ı .... (_ -� " .;:? � � 1 ı..> u--:. � � � � 0 i J:.l:! J �1 .)s- � t_j.l li .\.ilk... � � � tj Y' Lo � ly:- ı} � i Js' .)s- � � J 'Y' Lo � ly:- ı} � J .k.ü uP�� 1 .)s- j...:>J 1 l .lı � L.3ı � '\.ilk... � t_j.l l � � � 1 U"'� �1 .)s- � ..ü � � '-"' � � 1 r.i .y. Lo t_j.l l :_r 6J WI � ly:- ıj J \.ilk... � '-"'� �IJ : J WI � 1 J � 1 � 1 J '-:-'__;l l �1 Y ' t_.;JI � � � j.> �i y. Lo � � � ,t_.;JI � 6.l�l J.> � i Y' Lo � J L,� ;s1 � '-"'� �1 dl:i Cl::! ıf Lo_,..s- ..lıj i y. Lo �J ,")lp i � i � t_.;JI dl � � � � � �� � 1 ıf �i J �i � '-? .ili ��� � 1 ıf 'tj.l l ıf '-:-'__;l l � 1 � � �1 � 1 J . � i � '-? .ili J ,J WI � 1 J � 1 �1 � � i � '-? .ili � �� J J- WI � � ıf �i J '-:-'__;l l � 1 ıf Lo_,.s- ..lıj i y. L>- ..ill � '-:? .il i � 1 (84b) Cl::! .h:..? �i � ıf .h:..;:.J 1 � 1 � � l �i � .h:._;:.JI J � i � '-? .il i � 1 CJ::! J �i CJ::! J '-:-'__;l l � 1 Cl::! 0� 0 i � J. ,1-k>-IJ 4 0� 0 i o.lı J .ü th:...? � -k>- IJ ıf ;s1 '-"'�i J WI � 1 � ��li ��� J ,�i �J � i � üth:.._;:.J I � J l �r �; i J l �r �; i � � �li � �� J ''-:-'__;l l � .. � i y. Lo �J � i � ü th:.._;:.JI ıf .A>-1 t.Js"J .J..WI � 1 �1 r.i J �i Y' Lo �J � l> � � .A>-1 t..k"J . • . . . 5 . ,.c.. lO .c.. ü .c.. .c.. . .c.. .c.. ç. . .c.. ıs ç. ,.c.. 20
41 Mantıkta Kullanılan Lafızlar kendisine yük.lem olacak daha genel bir cins bulunmaz. En genel cins, kendisinden daha özel olan cinslerin tamamına mutlak yük­ lemle yüklendiği için, en yüksek cins de, türe yüklem olmada ken­ disine ortak olan bütün cinslere yüklenir ki, bunlar en yüksek cinss ten daha özel olanlardır. Yüklernde kendinden daha genel olan bir cinse konu olma özelliğine sahip olan daha özel cins için, onun, kendinden daha genel olanın altında sıralandığı söylenir. Genel olarak, kendisine 'O nedir?' yoluyla yüklenen ve kendisinden daha genel olan bir şeye ıo konu olma özelliğine sahip olan hakkında, onun, bu [genel] şeyin altında sıralandığı söylenir. Şu hcllde, orta cinsler en yüksek cinsin altında sıralanır; orta cinslerin bazısı bazısının altında sıralanır; yakın cins, bazı orta cinslerin altında sıralanır; tür, yakın cinsinin altında sıralanır; birey de türün altında sıralanır. ıs E n genel tümel, bir bireye yüklem olmada kendisinden daha özel sadece tek bir tümele ortak olmadığına ve cins de, türden daha genel olduğuna göre, bu durumda o [genel tümel] , bireye yüklem olmada tek bir türe ortak olmaz, birden daha çok türe ortak olur. [85a] Daha genel olan ortak daha özel olana mutlak yüklemle yük- 20 lendiğine göre, cins, yüklem olmada kendisine ortak olan bütün türlere mutlak yüklemle yüklenir. Buna örnek 'hayvan'dır ki, o bir cinstir ve 'Zeyd'e ve 'Amr'a yüklem olmada kendisine ortak olan 'insan'dan daha geneldir. O, bununla beraber, [yüklem olmada] 'at'a da ortak olur. Dolayısıyla, 'hayvan', 'insan'a, 'at'a ve belli bir 2S bireye [yüklem olmada] kendisine ortak olan her türe mutlak yük­ lemle yüklenir. Aynı şekilde, başka türlere yüklem olmada kendin­ den daha özel olan başka bir cinse ortak olan her genel cins de, yine başka türlere yüklem olmada kendisinden daha özel olan baş­ ka bir cinse ortak olur ve bu genel cins, [kendisinden] daha özel 30 olan cinslerin her ikisine ve bu ikisine konu olan türlere ve bu tür
(.s- 'il � 1 �lS" LJ J � (ts- i � �J:! � J WI ) L,.:, , Lillz... � u � 1 � � 1 V"' �� � � � � j.>JI � 4$) \.!.:i � 1 V"' � 'il � � J.>4 J WI � 1 . J WI � 1 ıf �i � � 1 � J 't_jJI � � � 1 � �_,.;_,.. �� �i � i.;, �.ll l � 'il � I J � � 0� � 4 J (ts- i _,. � � �� � 1 J li:! (ts- i �� ,_,. � �_;, ıf � J.>4 (.s-i � 'i �_,.;_,.. �� �i � i.;. � �. � ��- '1 V"' l:.>. 'l ı u. .) Lt � 'l ı cil .) � �. � � 1 J l.iı . l J ,J WI � 1 � 1 J ,� � �� � ..::.ı lk:..f.l �� � �� (.,:.ll J ,..::.ı lk:...f.l l � � �� �__;l l · t? l � �� � 1 J �__;l l � �i l ..l> IJ çis' �J� � 1 ı.r::l (.s- 'il � 1 �lS" LJ J � 1 � .)! � '(i·ll ıf (.s- i � 1 �lS"J ,� � j.>JI _;s1 � Iy i �J � ,:jJ ,� 1 � �1 � l ..l> IJ �y �J � � lA..lk.. � � (.s- 'il �J l!..J I �lS" LJ J . ..l> IJ ıf (85a) � .6) \.!.:i � 1 t 1y 'l l � � J.>4 � 1 ) L,.:, '� 'l ı ıf (.s-i _,. J '� _,. J � 1� 1 cil .) J e... l.A.lk.. � j.>J 1 � �J � l..4:! i _,. J 'J_rS- J -0 � �1 � .U �J l!..J I �l...:ı )' l (Y � � J V"'_;ll J �t...:ı )' l � J.>4 ��� Lt 'V"'_;31 cil.l 4 �)� (.s- i � � cil .iSJ l.A.lk.. � ı::. � � .6) � ?"i 4 �J � l..4:! i �� �i ( Iy i � �1 � �i ?"i � � � 1 � l l .lı. � J ,..,>- 1 t ly i � �1 � � 1 � J 4J �_,.;_,.JI ( ly 'il � J � �'il �1 . "' ı J.>4 u .. - - "" "' .u 5 u u - - . • • - 10 ,u u 15 . � til " "' - . u .. .. u til " 20
42 5 ıo 15 20 25 30 Mantıkta Kullanılan Lafızlar lerin altında bulunan bireylere yüklenir. Buna örnek 'beslenen'dir ki, o 'hayvan'dan da, 'bitk.i'den de daha geneldir ve birlikte hem 'hayvan'a hem 'bitk.i'ye yüklenir. O, yine hem 'hayvan'ın altında bulunan 'insan'a ve 'at'a hem de 'bitk.i'nin altında bulunan 'hurma'ya ve 'zeytin'e yüklenir. Bu, başka bir orta cinsten daha genel olan her orta cins için geçerlidir. Aynı şekilde en yüksek cins için de geçerlidir. En yüksek cinsin bir mi, yoksa birden çok mu olduğu henüz belli olmadı; eğer birden çok ise sayısının kaç olduğu da henüz burada belli olmadı. Ama biz onun birden çok olduğunu varsaya­ lım. Bu durumda, her bir yüksek cinsin, orta cinslere, orta cinslerin altında bulunan türlere ve türlerin altında bulunan bireylere yük­ lenmesi wrunlu olur. İki yüksek cins altında bulunan iki bireyin her ikisine birlikte, 'O nedir?' yoluyla yüklenecek bir tümelin bulunması asla mümkün değildir. Aksine onlardan birine 'O nedir?' yoluyla yüklenen tümel­ Ierin tamamı, [8 5b] diğerine 'O nedir?' yoluyla yüklenen tümelie­ rin tamamından başkadır. Herhangi iki bireyle ilgili olarak, birine yüklenen tümellerin, diğerine yüklenen tümellerle bizzat aynı olması mümkün olduğun­ da, [ a] ya onlardan birine 'O nedir?' yoluyla yüklenen tümelierin bir kısmı, diğerine 'O nedir?' yoluyla yüklenen tümelierin bir kıs­ mıyla bizzat aynı olur; [b] veya onlardan birine 'O nedir?' yoluyla yüklenen tümelierin tamamı, aynıyla diğer bireye de 'O nedir?' yoluyla yüklenir. Şu halde birincide, [söz konusu iki birey] bazı tümellerde ortak bazılarında ise farklıdır, ikincide ise 'O nedir?' yoluyla kendisine yüklenen bir tümelde asla farklı olmaz. Birinciye örnek 'Zeyd' ve 'katır'dır. Zira 'Zeyd'e 'O nedir?' yoluyla yüklenen tümeller, 'insan', 'hayvan' ve 'beslenen' iken, 'katır'a yüklenenler, 'at', 'hayvan' ve 'beslenen'dir. Dolayısıyla, bu ikisi ['Zeyd' ve 'ka­ tır'] , bazılarında farklı olurlar bazılarında ise ortak olurlar. İkinciye
:.re � i � � ":?.x.....l l ı.!..ll � J� ·t. ı.; \ı ı cll:i � �� 1..1"' � \ı ı � l:=J I J 0 1� 1 Js- r. .JA J ,� l:=J I :_,- � i � i .JAJ ��� � Js- J ��� � � �.llJ I if}JI J 0 l-j�l Js- r. J ,� .h:..p � J$' J ij� l.lı. J . � l:=J I � �� �_;:.ıj l J � � �� J .J WI �� J i)! ı.!..U JS) ..h:.p _;>T � :_,- � i 0 lS" :_,- ;si 0 lS" 0� .-l> IJ :_,- ;si Ji -l> IJ .JA � � � � J WI iH .-l> IJ :.re ;si �i JF � i .r.f f !:.Al tA � � � ..b-IJ t.1_; i Js- J ,�p if � i Js- r. 0 i J � � JS' J 0 � 1 ·(. 1_; \1 1 � �� U"'� \1 1 Js- J ,4k...,_;.JI � �J:! 0 i :.?-: � � � � � � � lj lS" � J$'J � �� � 0§.: J. ,_,. � J.ı_), :.re lıv � r. �i :)s' � � � � .r.? .,. � J.ı_), :.re L..A -l> i Js- � � � (85b) 0fo 0 i §... i � J$'J ..,- � J.ı_), :.re _r':J 1 Js- � � 1 � � � � � � �� � � L..A -l> i Js- � � � � � � Js- � � � � � � � 0§.: 0 i ı::. ı � � �':ı l � � Js� � � � � � cll:i � �� � � .,. � J.ı_), :.re L..A -l> i � � � � � � � 0fo 0 i ı::. ı J �':ı l Js- .,. � J.ı_), :.re .r � � � ı Js- � � � � � .,. � J.ı_J, :.re L..A -l> l Js.� , '� J � J � � � � J lo!.!� JJ� ;.,J li ..,- � J.ı_), :.re J l!...i .�i .,. � ı,J-J,.r,_ ıJO w. �"- -� � le:' � � �' 1!.11 J ı...ı--:. '-:! ıl JsI .JA � J.ı_), :_,- � ;J_,.-J � � � 0 � ·0J.rJI J � Jj\1 1 .l::..u J 0 1>.:> J if) 0J.rJI Js- ;J_,.-J I J .l::..u J 0 1>.:> J 0 l...:ı ! 0 � 'J.rS' J � � 1!.11 J� J - � J lS"_;..!ı l J � J \A.bı:.l ..w 5 . o .) � - ""' ..ı lO 15 " c. ...... - . , . . - - , 20
43 5 ıo ıs 20 25 30 Mantıkta Kullanılan Lafızlar örnek, 'Zeyd' ve 'Amr'dır. Zira bu ikisi kendilerine 'O nedir?' yo­ luyla yüklenen hiç bir tümelde asla farklı olmazlar. Bazısında farklı bazısında ortak olanların bir kısmı daha azda [daha az sayıda tü­ melde] farklı olup daha çokta [daha çok sayıda tümelde] ortak iken, bir kısmı da daha azda ortak olup daha çokta farklı olur. Kendilerine, 'O nedir?' yoluyla yüklenenlerin tamamında farklı olan bireyler, 'yüksek cinsler bakımından farklı olanlar' diye adlan­ dırılır; bazısında farklı bazısında ortak olanlar da, 'tür bakımından farklı olanlar' diye adlandırılırlar; kendilerine, 'O nedir?' yoluyla yüklenen bir tümelde asla farklı olmayanlar ise, 'sayı bakımından farklı olanlar' diye adlandırılır. Şayet tür, bireye 'O nedir?' yoluyla yüklem olan tümelierin en özeti ise ve cins de türden daha genel ise bu, [86a] türün sayı bakı­ mından farklı olan çoklara, 'O nedir?' yoluyla yüklenen tümel olmasını, cinsin ise tür bakımından farklı olan çoklara, 'O nedir?' yo­ luyla yüklenen tümel olmasını zorunlu olarak gerektirir. Bu, ister yakın ister orta isterse yüksek cins olsun, her cins hakkında geçerli­ dir. Yüksek cins asla bir cinsin altında sıralanmaz, bilakis cinsler onun altında sıralanır. Orta cinslerin her biri ise bir cinsin altında sıralanır ve onun altında da başka bir cins sıralanırfbulunur. Yakın cinsin altında bir tür sıralanır ve o da kendi üstündeki bir cinsin altında sıralanır. Bir cinsin altında sıralanan her cins, bir şeyin al­ tında sıralanmış olması bakımından, 'tür' olarak da isimlendirilir; altında başka bir şeyin sıralanmış olması bakımından da yine 'cins' olarak adlandırılır. Buna örnek, 'hayvan'dır. Çünkü o, 'beslenen'in türü, 'insan'ın cinsi; 'beslenen' ise 'hayvan'ın cinsi, 'cism'in türü olarak isimlendirilir. Bunları 'türler' olarak adlandırmakla, onların sayı bakımından farklı olan çoklara yüklem olduklarına işaret etmiyar fakat onların 'türler' olduklarını söylemekle yalnızca onların, kendilerine 'O nedir?' yoluyla yüklenen bir tümelin altında sıralan­ dıklarına işaret ediyoruz. Çünkü ilk tür, bazen bu anlama, bazen de sayı bakımından farklı olan çoklara 'O nedir?' yoluyla yüklenene
J .�i JA \.. J.ı.J'-' ıf � � � J �� � �lA J Ji i ı} Wıl->.: \.. 4-:... � ı} �� J � ı} Wıl-� �.ll l .;s1 J � J Ji i J �� \.. 4-:... J ,_;s1 J �� J.ı.J'-' ıf � � � � � J � � � uP G..;. ':i l J � � � uP G..;. �� J . 4:JW I V"' � � 4 :i öl- .;....J I � y:. \.. � ';i � �J · t_.fl 4 :iöi-,;._JI � � J �.fı.!.jJ � J . .) ..W 4 :i öl-.;....J I � y:. \.. J.ı_), ıf � � � J ")\..,p i \.. J.ı_), ıf � 1 � 41_,.-.ll ü çls:l l �i t_.fll �lS" � � JA t_.fll �� �i (86a) ÖJJ.ri' r) 't..fl1 ıf � i �� J 'J't' J 'J't' \.. J.ı_), ıf .) ..\AJ 4 � :_r_r.$ � J_,...-.1 1 �� \.. J.ı_), ıf t_.fl 4 � :.r_r.S' � J_,...-.1 1 �� JA �� . l:)l&. Jl lk:..p Jl �..} 4 �lS" ,� JS' J .)>-- IlA J JA · �t ı J � � - ı . �i · � � - t J- W I � ı..r:' �h � �_,;...l l V"'��� J ''-"" � �� I J J�� lf.:..e ..l> � :.r!. :.r!. ıJ. JA �.ı:! J t.iı � �;. �,.;l l � � J ,_,ı>T � � �;. "' t C� .4.i) y>l � � \.. � ıf � � � � �;. � � .,>1 � � �;. �i � ıf J , l&._,:ı �i � � � �;. J ':? ..l::.A...U l&.jı � �� ,�1� 1 lo!J}.) J� . 4 �i � W olA J .� l&.jı J ��� 4 ':? ..biı..J I J ,� W ;>'J 4 � :.r...r.5 ,)s- 41� �i t_ ljı i �i lfl 1 · -- . ·: � ::.ı� � � � �� �i ,)s- t_ ljı i � ! l:.l� ::.ı� l.3 ı � ,.) ..W 4 J �� IlA ,)s- li l:>i J� Jj �� t_.;Jli 'J't' \.. J.ı.J'-' ıf � ·JA \.. J.ı.J'-' ıf .)..w 4 � :.r...r.5 ,)s- J� 1 ,)s- li 1:>- i .. .. " 111 lll ı:. � . � lO � � ıli 5 lll ., � • 1> . � , 111 .. .. 1> 15 � � 20
44 Mantıkta Kullanılan Lafızlar dela.J.et eder. Yüksek cins ise, 'O nedir?' yoluyla bir tümelin altında sıralarunadığı için, asla 'tür' olarak isimlendirilmez. Ortada olanlar ise kendilerine 'O nedir?' yoluyla yüklenen bir tümelin altında sıra­ landıkları için, 'türler' olarak isimlendirilirler. Sayı bakımından 5 farklı olan çoklara 'O nedir?' yoluyla yüklem olana gelince, o iki yönden 'tür' olarak isimlendirilir: Birincisi, 'O nedir?' yoluyla ken­ disine yüklenen bir tümelin altında sıralanması yönünden, ikincisi ise sayı bakımından farklı olan çoklara 'O nedir?' yoluyla yüklem olması yönünden. [86b] Bu nedenle o, mutlak anlamda tür olarak ıo adlandırılır. Orta [cinsler] ve yüksek [cins] iki yönden cins olarak adlandırılır: Birincisi, sayı bakımından farklı olan çoklara 'O nedir?' yoluyla yüklem olmaları yönünden, ikincisi ise altlarında bir tüme­ lin sıralanması yönünden. Şu ha.J.de ortada olanlar, 'cinsler' ve 'tür­ ler' olarak adlandırılır. Yüksek cins ise, sadece 'cins' olarak adlandı- 15 rılır, tür olarak adlandırılmaz. Sayı bakımından farklı olan çoklara 'O nedir?' yoluyla yüklem olan ise, sadece 'tür' olarak adlandırılır, 'cins' olarak adlandırılmaz. O, 'en son tür' olarak da adlandırılır; 'türlerin türü' olarak da adlandırılır ki, bununla, türlerin altında sıralanmış tür kastedilir. O, yine 'altında tür bulunmayan tür' ola- 20 rak adlandırılır. En yüksek cins, aynı zamanda 'cinslerin cinsi' ola­ rak da adlandırılır ki, bununla altında cinslerin sıralandığı cins kas­ tedilir. 2. Ayrım Bireye 'O nedir' yoluyla yüklenen tümellere bu bireylere yük25 lem olmada başka tümeller ortak olduğunda ve bu başkalarının [başka tümelierin] her biri, ilk tümelierin her biri hakkında, 'O zatı bakımından nasıldır?' sorusunun cevabında alınmaya uygun oldu­ ğunda ve onlar [söz konusu başka tümeller] , bunun yanında, ilk tümellere mutlak yüklemle yüklendiklerinde, [bunlar] söz konusu 30 ilk tümelierin 'özselfzati ayrımları' olarak adlandırılırlar. Bireye yüklem olan tümel, tür olduğunda ve ona, bireye yüklem olmada başka bir tümel ortak olup, belirttiğimiz nitelikte olduğunda,
�t; '� � J.ı_), � Js' � �). � ı:, \5"� ! J WI ·� t; � \S" � ! �Iy i � ü lh:._;:..j l J .�i �y � � J WI ı)s- J� l r. ı J ·� � J.ı_), � � J.>4 � � �; ,�1 � �y � �� � � J.ı_), � �..w4 � :.r...r.5 J '� � J.ı_), � � � Js' � �� � � � � ı.... ı �ı � J.ı_), � �..w4 � :_r...;!5 ı)s- J.,..-. � � � � �\!J I J WI J ülh:._;:..l l J .J� )'1 ı)s- �y � cll .ili (86b) -� :.r...r.5 ı)s- 41.,..-- � � � � ı.... ı �ı � L... � i � .� �). Ç1S' ı:,l � � �\!J I J ,� � J.ı_), � t_.fl 4 � 4 � J WI � 1 J .�Iy i J L... � i � ü lh:._;:..l l ıJ�� � �..w4 � ı:.r...r.5 ı)s- J� l J -�y � '}/ J .k.ü L..a: i � J �\l ı t.fl' L..a: i � J '4 � '}/ J .k.ü �y � J ,- t_ ly \1 1 � �rJI t_.fll � � J - t_ ly \11 (Y � � L..a: i J WI �� J ·(Y G:o.:i � '-?.ll l t_.fll · V"'� '}/ 1 G:o.:i �; '-.) .ll l � 1 � � J - V"'� '}/ 1 " ,tt1 $ ; til � _, tJI ' tJI " " � � J.ı.> ıo " � _, J..AA.I ' y � 1 ı)s- � � 1 üt;kll J � IJ ıJ \S"J u.P t:;..;. \f 1 cl.l:i ı)s- j...>J 1 J _;>- i ü ç1s' � L!. � IJ ,y- 41WI �I..P." � .l>J:! ı:, i J:1:! _;;. \1 1 o.lı � � IJ cil� � � � \S"J ,�1� J � � J)\1 1 üt;kll � � IJ i � . J) '}/ 1 cll::J ��� '}/� � � � , lilk.. � J) '}/ 1 � j...>J I J � L!. J '(.fll � � 1 ı)s- J_,...-.1 1 � 1 ı:, \5" cl!� ı:, � ,t.�J � � �� � ı:, \S"J ,_;T;. � �� � � 5 � . 15 ' - ı .. tJI ıo
45 Mannkta Kullanılan Lafızlar işte bu tümel, 'türlin özsel ayrımı'dır. Aynı şekilde, bireye yüklem olan tümel, cins olduğunda ve ona, bu nitelikte başka bir tümel ortak olduğunda bu tümel, bu 'cinsin özsel ayrımı'dır ki, bu, en yüksek cinse yükselineeye kadar her orta cins için geçerlidir. 5 ıo 15 20 25 2.1. Olupurucu/Var EdicijMukaVPim Ayrım-Bölen Ayrım : Bir tümele 'O nasıldır?' yoluyla, mutlak yüklemle yüklenen bu [tümel­ lerin] her biri bizzat bu tümelin cinsine mutlak olmayan yüklemle yüklenir. Şu halde, tümel yüklem bir türe bu yüklem şekliyle yük­ lem olduğunda, o, bizzat bu türlin cinsine mutlak olmayan yüklemle yüklenir. [87a] [Tümel] yüklem bu yüklem şekliyle belli bir cinse yüklem olduğunda ise o, bizzat bu cinsin cinsine de mutlak olmayan yüklemle yüklenir. Dolayısıyla bir ve aynı şey, belli bir türe mutlak yüklemle yüklenirken, bu aynı şey bu türlin cinsine de mutlak olmayan yüklemle yüklenir. Aynı şekilde, bir ve aynı şey belli bir cinse mutlak yüklemle yüklenir ve bu aynı şey bu cinsin cinsine de mutlak olmayan yüklemle yüklenir. Bu şekilde, bir ve aynı şeyler, biri diğerinin altında bu1unan iki tümele yüklenir; on­ ların daha aşağıda olanına mutlak yüklemle ve onların daha yukarı­ da olanına mutlak olmayan yüklemle yüklenir ki, bu şeyler, [bu iki tümelin] her ikisinin özsel ayrımlarıdır; şu farkla ki, onlar, kendisi­ ne mutlak yüklemle yüklendiği şey [tümel] için, 'oluşturucu/var edici/kurucu özsel ayrımlar'dır, kendisine mutlak olmayan yüklem­ le yüklendiği şey [tümel] için ise, 'bölen özsel ayrımlar'dır. Böyle­ ce, belli bir türün oluşturucu özsel ayrımının bizzat kendisi, bu türlin cinsinin bölen özsel ayrımı olur. Aynı şekilde, belli bir cinsin 'oluşturucu'sunun bizzat kendisi, bu cinsin cinsinin 'bölen'i olur. 2.2. Karplıklı/Mütekabil Ayrım/ar: Tek bir cinsin altında billu­ nan farklı türlerin her birinin var edici özsel ayrımlarının her biri, bu türlerin cinsine mutlak yüklemle yüklenir. Tek bir cinse mutlak
\. \. ·� c,-, � · l \� : r <E: r r,-, : r � ; · � · \ t. � t: t ,. \ . - ' � " ct t. "!"!� � ;. �· �; · \- cq � · f c;r � �. : � � T E eq ı- . � · � · � r � l .\· � � r. . E! · � � l l c· {: .[ � �' -:- \ t \ \ l : �: � · r '3 • t:: f \ � c,-, z · 1' \ q t f r, (', : · : � � ' 1 r. [ 1: . -. - � · . f t: l' 'l· ·c;: \ . ·�· t cr- \- .� .. ·� ". � �. · f � �- • • �- c.· t . f -�. � . r· \,. cq cr t. r-ce:· ' � E 1 � c.. � � . C- � l . [ _, - .� � 't:. � 0' � �r N o .� - .. · t r ;· 1.- J C- 't . . 1.- · c.. . r.� 0' .. . - \ L �l 't· � · \- "i cq q ' "- · � )--· .''� ·! r= ç · " : � !;; , � � 1.t · .- � f.· f cr, r·· � \- � � t� (;\ b\ C- f" · � � { � .� .. . " t. � � � cr · C\_� �. (;� \;� . · t · · "!- • " t- � � cı p . r· �� � � � � \. · · f" . � 'tr. . � � r. r � ·· r � \. · _ · � ) . �·: ·� � t [: \ � ·� ·��.' \ i ·� -: ·� "�- 1 \ ct 1 ! · � -� cr \ . l �; · \ · -: l f. � l ·� c. � t. t: � t. l � f" ı;; "" � tL.. ·tt : � t 't . ' � � · �. \ ('<' ı;; � ). � � t � � E f" · t- ·� \ . 1. f f f f ( 1 � l_ : r .�- � �� l � ·� · r : ' �·. · t:· 1. 1, cr . E • � f: - · ('<' c· . 5· (;i " � .r - · \ " \,. · .L: ç � \ \,. ...... Cil · ce: " · \ ç r.. t= - \,. - • - c.. 1. � ...... o c.. -: • Cil \,. - ·- ·. � f:= <.. . � �
46 Mannkta Kullanılan Lafızlar olmayan yüklemle yüklenen ayrımlar topluluğu iki sınıftır: [a] Bir kısmının bir kısmına belli bir yüklemle yüklem olması mümkün olan bir sınıf ve [b] bir kısmının bir kısmına, ister mudak ister mudak olmayan olsun, yüklem olmasının asla mümkün olmadığı 5 bir sınıf. Bir kısmı bir kısmına asla yükleomeyen sınıf, [87b] 'karşı­ lıklı ayrımlar' olarak adlandırılır. Bir kısmı bir kısmına belli bir yüklemle yüklenen sınıf ise, 'karşılıklı olmayan ayrımlar'dır. Karşı­ lıklı ayrımların bir kısmı vardır ki, onların tamamına farklı lafızlarla dela.J.et olunur. Öyle ki, [karşılıklıların] ikisinden birine dela.J.et eden 10 lafız diğer mukabile dela.J.et eden lafızdan başkadır; [karşılıklı ay­ rımların] bir kısmı da vardır ki, onların içinden iki karşılıklıdan birine belli bir lafızla dela.J.et olunur ve onun mukabiline de, 'de­ ğil/olmayan' harfi bitiştirilerek aynı lafızla dela.J.et olunur. Karşılıklı ayrımlar, en 15 az iki tanedir. Belli bir türün oluşturucu ayrımları, bu türün bireylerine yüklenir ve aynı şekilde belli bir cinsin oluşturucu [ayrımları] da, bu cinsin türlerine mudak yüklemle yüklenir. Yine, aynı şekilde, biri ·ı diğerinin altında bulunan iki cinsten, daha yukarıda olanının oluşturucu ayrımı, daha aşağıda olan cinse, mudak yüklemle yüklenir. 20 'Şey nasıldır?' [sorusunun] cevabında cevap olanların tamamının, 'O hangi şeydir?' [sorusunun] cevabında da alınması mümkün ol­ duğuna ve ayrım da, 'O nasıldır?' yoluyla yüklendiğill e göre, bu, türün özsel ayrımlarının, bu tür hakkında [sorulan] 'O hangi şey­ dir?' sorusunun cevabında da alınmasını gerektirir. Aynı şekilde, 25 belli bir cinsin oluşturucu ayrımları da, bu cins hakkında [sorulan] 'O hangi şeydir?' sorusunun cevabında alınır. Her oluşturucu ay­ rımın durumu budur. Çünkü o, oluşturucu olanla, kendinden yüksek olan cinste kendisiyle ortak olduğu diğerinin arasını temyiz etmede alınır. 30 Bundan dolayı, ayrım hakkında, [a] "0, bir tümele 'O hangi şeydir?' yoluyla yüklenendir." denir; [b] yine "0, bir ve aynı cinsin altında olanların arasını temyiz eden şeydir." denir; [c] yine "0,
lf:..o � 1 ö.$J ı J_,...aAJ I J .J!k.. _r.? � t_ l_,i \ı 1 cl.l:i � ı}&- · �ı..,. ı.r-· i · C . ı .· - � u �"- -� , · � ı ı ....;;. � �1J � (87h) 0 i � � lf:..o � J ,r. � � ı}&- � � . ,.,. ı . � �"- -� � lj .r.f' � J l.A.lk.. � ,�i � � � �"- -� � r.Ş ..Ü I � t; � i � �ı .,. � � J .aL lA:.. �_rd � . . �,...,. ı . � .� lj L. � � �"- -� r.Ş ..ül �1 .r.f' J_rd t't" . � J; W � � � � � L. lf:..o � LG.ll J_,...aAJ I J . �lA:.. : l.li.J I �ı ..,_ �I...U I .la.A.U I .r.f' w�i �ı..,. �I...U I .la.A.U I u.Y"!. · c � ı..r. � � � J r. � l.+-- �LG.ll �i ı}&- � � L. lf:..o J �\l ı ·0 �1 � lA:..J I J_,...aAl l J.ii J . � �_;> � tJ_;.. Ja.ill l cil� � li. cil� � l>..!. i ı}&- � � � L. t..fl t.JA...l l J�l J cil� t_ ly i ı}&- � � � ı:. � t.JA...l l cil.lS'" J 't..fl ' _,>\1 1 � ı.... � i 0 \S" � Js' cil.lS'"J � ")\....:.. ,� 1 : t; · -1 1 ı..s-ı .,. � �"- -� ı..sı ...,. i .JA r.Ş ..ül ı-r-:· - 1 1 \.rı - � 1 1 u. �. : . '1 r..rr.Ş ..ül ı.r-:� ��� � � �� L. � 0\S" LJ J � ")\....:.. Ji..ı i .JA � J..a.Al l 0 \S"J ,y. �-� � i ��� � .1>-J:! 0 i � � ' � .l>.ji t_fll �I..ÜI J�l 0fo 0 i \j ,y. � �_), ıJ" J�l cil.lS'" J .y. � �� t_.fll cil� ıY' 41 LJ I ��� � 1 cil� ıY' d.lLJ I ��� � .l>.ji � � ,t:. � t.JA...l l ix= � 1 � .1>-J:! � � '\� � Js' J l> cl.l:i J ·.JA � � i ı)&- i y. ,_ş ..ül �1 � 45) � _,>"i iJ::1 J \� L. J � cil.ill J ,y. �-� � i �_;, :.re Js' ı}&- J� l .JA � ! � J � � 1 y. � ! J � J ,� �IJ � � L. iJ::1 � ,_ş ..ül y. � 1 J � u � ı.t- • � � - _ , ,_ _ � . - . ;. _ _ .......-:' . - . • . . 5 ;. _ _ .......-:' . . ıo . . .. .. 15 �- .. - �- �- .w - - - 20
47 Mannkta Kullanılan Lafızlar cins bakımından farklı olmayan şeylerin, kendisiyle farklılaştığı şeydir." denir. 'O hangi şeydir? ' [sorusunun] cevabında alınan şey­ lerin [88a] [ a] bazısıyla şeyin, özü bakımından diğerlerinden ayrış­ tığı şeyin bilgisi verildiğine ve [b] bazısı da, şeyin, sadece hillerins de başkasından ayrıştığı şeyin bilgisini verdiğine göre, özsel ayrım­ lar, şeyin, başkasından hilleri bakımından değil zatı bakımından ayrışmasını bildirir. Bu nedenle, özsel ayrım hakkında, "O bir tü­ mele 'O hangi şeydir?' yoluyla yüklem olandır." denildiğinde, buna ıo ilavede bulunularak, "0, hille ri bakımından değil zatı bakımından hangi şeydir? " denilmesi gerekir. Bir türün veya bir cinsin oluşturucu ayrımları, denildiği gibi, bu türe veya bu cinse mutlak yüklemle yüklenir. Fakat oluşturucu ayrımlar arasında, oluşturduğu tümele yüklerri olmada eşit olan biri bulunabilir. Yine, onların arasında, oluşturduğu tümelden daha ıs genel olanı d a bulunabilir. Bir türün oluşturucu ayrımı, bu türün cinsine mutlak olmayan yüklemle yüktendiğine göre bu, belli bir türün oluşturucu ayrımlarının bu türün cinsinden daha özel, tür­ den ise daha genel veya ona eşit olmasını gerektirir. Belli bir tür için eşit olan yüklemler bu türün yüklendiği şeylerden daha çoğuna 20 yüklenmediğine ve tür de, tür bakımından değil sayı bakımından farklı olanlara yüktendiğine göre bu, bu türe eşit olan ayrımın da tür bakımından değil, sayı bakımından farklı olan şeylere yüklen­ mesini gerektirir. Türden daha genel olan ayrıma gelince, o, hem 2S bu türün bireylerine hem de başka bir türün bireylerine yüklenir. Şu ha.lde, daha genel olan ayrım sadece sayı bakımından farklı olanlara değil, tür bakımından farklı olanlara da yüklenir. Dolayı­ sıyla, her ayrım, tür bakımından farklı olan çoklara yüklenmez. Şu ha.lde, ayrımın, "0, tür bakımından farklı olan çoklara, 'O hangi şeydir? ' yoluyla yüklem olandır." şeklindeki tarifi/resmi, [88b] her 30 ayrımın tarifi değil, fakat sadece ilk türden daha genel olan ayrım­ ların bir tarifidir.
- - 1 J .� 4 �ı-;..:; � u=:J - I .. � \l ı � �ı ;..:; 15.11 \1 � .l � (88a) � _JA ,.� .. �.. i ı..:-ı l_p.- ı} .. I ,.� 1 .. l>y u=:J \.. 4i� � � J o� (f .(i l .) J ,. � 1 � J..-� \.. 4i_,� ll . � . � - ..l..4:i a::; ı .ll l J - - � l lj .o • • .l:ı..ü 411J> i . ,. "':? .� "' .;:&' ı:r � � j..AAl l J � ı,.? dl.ili . 4J IJ> i J � .(il .) J o� ı:,r ,. � 1 5 .G _,.k .JA ,.� � 0i � .. .. .. i J,ı :.ro Js' .. � J�l .JA ı �1.11 - 1 _,.k . 41 1J> i ı}- � .(i l .) ı}.. .JA ,.� .. �.. i J,ı :.ro JL4:i .)1� � J..i Ji l.S' � � � � Ji t.? ��� J�l J J� 1 J �J �) ı:fJ . Wla.. � � 1 dJ.) Ji t.? l dJ.) lf::.i �...iz:! i �� Ji J ,�j.i ı_> .ll l � - j..>J I ı}- JL... .JA 1.. ��� ıo r. t.? r�ı � � 0\S" l.J J . �:,.; ':? .11 1 �� :.ro � i .JA ı.. J�ı 0fo 0 i r) J.lk.. .r.? � t.? ı dJ.) � ı.P � dl.ll � L... Ji � i J '(_,:.ll dJ.) � :.ro �i 1.. t.? ��� ı)&- � � r. t.P �Wl ü��� �IS' l.J J ·t.PI � � ı)&- � t.? l 0\S"J '(_,:.ll dJ .) � � ı:... ;s1 1 5 � t.PI dl.ll ':?JL-.11 � � 0� 0 i r) ,.)..W4 ı:fJ (P 4 .G � t.? l :.ro � \l ı � � r. i J ,.)..W4 ı:fJ t.? 4 � � ı)&0.)� ._;>T t.i' � �i ı)&- J t.? l dJ.) � �i ı)&- � ı)&- ı:fJ .k.ü .)..W4 ��oh>-J I ı)&- � � � \l ı � � � :.r..r.5' ı.P � J..ıai Js' � 0.)� ·t.? 4 �a ı-=>.J ı ıo :.r..r.5' ı.P J�ı .JA .G i � ı � r"'� ':? .11 1 r"') ı 0.) � · t.? 4 J..ıai � ı...)... � .JA ,. � � i J.ı_), :.ro (88b) t.? 4 � . .k.ü Jj \l ı t.? l :.ro � i � � � J� ı:fJ � \S" LJ 4.1 - -
48 Mantıkta Kullanılan Lafızlar 3. Hassa Belli bireylere 'O nedir?' yoluyla yüklenen tümellere, ne za­ man, [ a] bu bireylerle ilgili olarak başka tümeller ortak olursa ve [b] bunlar da, ilk tümeller hakkında [sorulan] 'Onlar hilleri bakıS ınından nasıldır?' sorusunun cevabında alınmaya uygun olursa ve [c] [yine bunlar] , yüklem olmada ilklere [ilk tümellere] eşit olursa ve [d] onlara del:llet eden [lafız] müfret bir lafız olursa, [bunlar] ilk tümellerin 'hassaları' olarak adlandırılırlar. Aynı şekilde, bu niteliğe sahip birtakım tümeller, türün yüklem olduğu bireylerle ilgili ola- lO rak, türe ortak olduğunda, [bunlar] bu türün 'hassaları' olarak ad­ landırılırlar. Buna örnek, 'gülen'dir. Çünkü o, [ a] 'Zeyd' e ve 'Amr'a yüklem olmada 'insan'a ortaktır; [b] 'insan hakkında [soru­ lan] 'O h:lli bakımından nasıldır?' sorusunun cevabında alınır; [c] yüklem olmada 'insan'a eşittir; ve [d] ona müfret bir lafız del:llet ıs eder. Ş u h:llde, 'gülen' 'insan'ın bir 'hassa'sıdır. Aynı şekilde, bu niteliğe sahip bir tümel cinse ortak olduğunda o, cinsin bir hassası­ dır. Demek ki, tür ve onun hassası, yüklendikleri şeye yüklem ol­ mada eşittirler ve aynı şekilde cins ve hassası da yüklem olmada eşit olup, onlardan her biri diğerine mutlak yüklerole yüklenir. Buna 20 örnek, 'gülen' ve 'insan'dır. Çünkü 'Her insan gülendir.' ve 'Her gülen insandır.' Bunlardan her birinin diğerine konu yapılması mümkün olduğu gibi, yüklem yapılması da mümkündür ki, böyle olana 'yüklemde döndürülen' denir. Şu h:llde tür ve onun hassası, yüklemde, biri diğerine döndürülür; cins ve onun hassası da böy- 2S !edir. Türe, mutlak olmayan yüklemle yüklenen ve başka bir türe asla yüklenmeyen her şey de, yine bu türün 'hassa'sı olarak adlandırılır. [89a] Buna örnek 'doktor' ve 'mühendis'tir. Çünkü o [doktor veya mühendis] , 'insana' mutlak olmayan yüklemle yüklenir ve başka bir 30 türe de asla yüklenınez. Açıktır ki tür, hassaların bu sınıfına mutlak yüklemle yüklenir, çünkü 'Her mühendis insandır.' ve 'Her doktor
� Lı- \ - � _,. Lo J.ı_), :r r. ı.f' \,;..,.!, i � � � 1 � çls:l ı J j .1>y j 1 J.:.ti �lS"J 'ı.f' \,;..,.!, \' 1 dl:i j .;> 1 � 9S' lpj \,;, �lS"J lfl l__p- i J � � Jj\ı ı �çls:l ı r:.r � LJ ı ��� � � � ,b_;.. Uül � �I..UI jlS"J � 1 J Jj"YJ �JL.... � � 1 ı.f' \,;..,.!, � 1 J t__.;J I I.!JJ L;. � J .Jj �1 �çls:J I �1_,> ·t_j.ll di� �1_,> � dl:i :) � � � -4-! �ı;ıs- t_j.ll � 'Jrs" J -0 � � 1 J j�;>'J I.!JJ � � � ,I.!Jb...,.al l di� Jt:.. J L.... _,.J 4J L> J _,. � j�)'l r:.r � W I ��� J l>J:! J � \>. _,. I.!Jb...,.aJ \i _;.. JaA.I � � � J ,�\ J j�;>'J � \>. � � � � -4-! Js' �� I.!JJ L;. � dl ..lS"J .j�;>'J J · � j � Lo � � 1 J j � L.:... � \,;. J t_j.lli · � � 4:... JS' � ,� 1 J j �L.:... � \,;. J �1 dl ..lS" j� l JS' ::, � 'j�)'l J I.!Jb...,.al l di� Jt:.. lilk.. � _r:-\' 1 J .;>'SU �.J!. ji §..... 4:... ..\> lj � 'j� ! I.!J � J$'J I.!J � .� 1 J � 1 � � � 1� j lS" Lo J ·� ji � cll JSJ ,� 1 J _r:-\' 1 � 4:... ..\> IJ JS' � � \>.J t_j.lli ı§.: ıJJ J.lk.. .r.? � t_j.ll � � Lo JsJ .� \.>J �1 ·t_j.ll di� (89a) � l> �i � � � ,�i _,>T t_y � � .r.? � j�)'l � � � � ·d � l J �1 di � Jt:.. :r � ı ı .ı. :)i � u; J .�i _,>T t_y � � � J ,J.lk.. J$'J j� l d � JS' ::, � lilk.. � t_j.ll � � �1� 1 � " s. " " " .A , � lll"': { , 5 o , ,� lO o . , 15 20
49 s Mantıkta Kullanılan Lafızlar insandır.' Hassaların ilk sınıfı 'gerçek hassa' olarak, ikinci sınıfı ise 'gerçek olmayan hassa' olarak isimlendirilir. 'O nasıldır?' [sorusu­ nun] cevabında cevap olanların tamamı, 'O hangi şeydir?' [sorusu­ nun] cevabında da alınmaya uygun olduğuna göre, hassaların hepsi, 'O hangi şeydir?' [sorusunun] cevabında alınır ve onlarla şeyin başkasından cevheri bakımından değil, hilleri bakımından ayrışma­ sı/temyizi ifade edilir. Şeyi cevheri bakımından ayırt eden şey ise, özsel ayrımdır. 4. ıo ıs 20 25 30 İlinek: Ayrılabilir İlinek-Ayrılmayan İlinek/ Araz-ı Ldzım Ne zaman, türe veya cinse bu türden veya bu cinsten daha genel başka bir tümel ortak olursa ve [bu tümel] zatı bakımından değil hali bakımından 'O hangi şeydir?' [sorusunun] cevabında alınmaya uygun olursa, bu tümel, bu cinsin veya bu türün 'ilinek'i olarak adlandırılır. Bu ikisi [ cinsin ilineği veya türün ilineği] iki sınıfa ayrılır: Onlardan biri, türe veya cinse mutlak yüklemle yük­ lenir ve bundan dolayı 'ayrılmayan ilinek' ve 'araz-ı lazım' olarak adlandırılır; diğeri ise, türe veya cinse mutlak olmayan yüklemle yüklenir ve bu nedenle 'ayrılabilir ilinek' olarak adlandırılır. İlk sınıfa örnek, 'zift'e yüklediğimizde, 'siyah' sözümüzdür, çünkü 'Her zift siyahtır.' İkincisine örnek ise 'insan'a yüklediğimizde, 'siyah' ve 'beyaz' sözümüzdür; 'ayakta durmak', 'oturmak', 'yürümek' ve ben­ zerleri de böyledir. Çünkü bunların tamamı, insana mutlak olmayan yüklemle yüklenir. Ayrılabilir olsun ayrılmayan olsun, bütün ilinek­ Ierin [89b] şeyi şeyden hilleri bakımından ayırınayı bildirmede kullanılması mümkündür ve şey hakkında sorulan 'O hali bakımından hangi şeydir?' sorusunun cevabında alınması uygun olur. Onların arasında, bunun yanında, 'O nasıldır?' [sorusunun] cevabına uygun olanlar da bulunabilir; 'iyi' veya 'kötü' sözümüz gibi; 'O nasıldır?' [sorusunun] cevabında cevap olarak kullanılması uygun olmayanlar da bulunabilir; 'konuşan kişi', 'ayakta duran kişi' veya 'oturan kişi' sözümüz gibi.
� �1� 1 :.re Jj�l �1 J � L,.j! � � � �� L. � � �lS" 1 � ! J -� 4 � � 6:- � \!ll �1 41s' � �� \j '.JA �� � i ��� � ..l>>.! 0 i J:l:! .JA � ��� � o� tY' � � 1 j_ •; � .) lA: J '.JA � � � i ��� � ..l>ji J ,� 4 � 6:- - - .. - - .. . � l..ll l � � _,.i o_fA� � o.f.: .. .. �.ll l J .. .. .. ,o_fA� � � ..ki! 4J I,J> i .. .. JJ Ul.l # �� I J JJ Ul.l �� � :�� l . t �j')U I �� � J Ji t_.;JI cil� ,:.r- � i _ri � � 1 Ji t.;JI �J L!. � J � 4l b- � .JA �� � i ��� � ..l>>.! 0 i J:l:! 0 lS"J ,�1 cil� J · t.PI cll ..ll Ji � � cll ..ll t.,.;.r � � � cil� �� ,-Gl� � , lilk.. � �� � Ji t_.;JI � � w-l> i ,0 l4:...P 0 1.lı � _r\' 1 J .�j")\ll �.rJ I J JJ liJ I � �.rJI � cll .ill �.rJI � cll .ill ,J!k.. � � � 1 � Ji t_.;JI � �� 'J WI � o i:..L..> 1� ! .)_,... � 1 \:Jj Jj�l �1 Jl:.. J .JJliJI � o �:.i...> 1� ! ,� �� J .)_,... �� \:J} �\!l l J l:_. J . .)_,... i ) li � o.lı � �� ,cl) � o �i J � � J .)�1 J � I:AJI clJ..iS"J ,0 L,.j)'l � JJ liJ I - ��.r �l � J .Jlk.o � � 0t_j )'l � � � � � 1 (89b) tY' � � 1 j ; � .) lA: 0 i J...: - JJ liJI � J � .JA �� � i � �� tY' 41 W I ��� � ..l>ji 0 i J:1:! J ,4J I.J> i '.JA � ��� � � �� 0 i cil� � � J:l:! � L. o.lı � .4J b��� � � �� 0 i J:l:! � L. � J ,� u, Ji �L,.:, \:Jj � .�Wl Ji � Wl J � ':?.ll l \:Jj � ,.JA � ,:.r- .. .. .. .. __ .. 5 .. .. 10 15 . .. 20
50 Mannkta Kullanılan Lafızlar Ayrılabilir ilinekierin [a] bir kısmı, belli bir bireye, her zaman yüklenme özelliğine sahiptir; 'basık burun' ve 'mavi göz' gibi. [b] Bir kısmı ise, [bireye] bazen yüklenme bazen yüklenınerne özelli­ ğine sahiptir; 'ayakta durma' , 'oturma' ve benzerleri gibi. Birincisi, 5 'belli bir bireyin ayrılmaz ilineği' olarak adlandırılır; ikincisi ise 'belli bir bireyin ayrılabilir [ilineği] ' olarak adlandırılır. Bireyin hillerinin daima farklılaşması ve [hatden ha.te] sonsuzca değişmesi, bu ikinci [sınıf ilinekler] sayesinde olur. Bu ikisinden [iki sınıf ili­ nek] her biri, bazen bir bireyin bir bireyden ayırt edilmesinde kul- lO lanılır ve bundan dolayı 'ayrımlar' olarak adlandırılırlar; fakat ger­ çek anlamda değil özsel aynınlara benzetme yoluyla. Bunların ara­ sında [a] bir ve aynı birey için her zaman bulunma özelliğine sahip olanlar ayırt etmeyi [temyizi] bildirmede daha güçlü olur ki, bir topluluk muhtemelen bu sebeple onları 'özel ayrımlar' olarak ad- 15 landırır. [b] Birey için, her zaman bulunma özelliğine sahip olma­ yanlar vardır ki, bunlar, ayırt etmeyi bildirmede, ilkinden aşağıda olup bir kısım insanlar onları, 'genel ayrımlar' olarak adlandırır. Çünkü bireyin hallerinin sonsuzca değişmesi, bunlar vasıtasıyla olur. Burada, ilinek hakkında verilen tarif onun, kendi dışında, türe 20 yüklem olanların tamamından ayrışmasını, doğru bir şekilde be­ lirtmektedir. Buna göre, onunla ilgili, 'daha genel' sözümüz onu türün bassasından ayırt ederken, 'ha.ti bakımından, o hangi şeydir?' sözümüz ise onu cinslerden ve ayrımlardan ayırt etmektedir.
ı:. � � � CJ i �G t.- l+-.e �; lA..J I ��_r �l J � J � � � CJ i �G t.- l+-.e J ,�;) 1 J �.,hAl l j:.. ,W b � Jj� li .dJ.) �i t- J .)ytil l J r � � J:.. ,� � � IlA J .1:. � J;lA..J I � � l:ll J 1:. � rj � l �.rJI � � J � J W b � 1 JI.J> i � � !-:%i '-.)- .ll l .JA �l:ll ,y- � j- ; ö.lli ! � � ..ü ı.f- .lA ;r � IJ �J . .lJ..b..e �_;, � � � 1 � � '�� dl .ll � '� .· . '"'· IS' w . � I ll i J� - _ .: t t.ı 4..-.!.: 1� 1J � r · t . '"'· i � G ı� - · :J I 1 � r_; o L..... �; IlA J ,� 1 ö.lli ! � & i dl.li W b � .· '"' IS' L- J .a:..:, t> � � � 1 _..:..._ A l-- l r ·1 . '"'. i �G ı..r:-1 1� ı..r� '-"' l:JI � � ,� 1 ö.lli ! � Jj �1 CJJ .l dl.li W b .r.f- � � � J � � 1 JI.J> i � IS' .l ! , 4:. WI J�l � ,y- o� �� .ili l:.A lA �.rJI � ı--'� ':?.ll l J . .lJ..b..e ıf o.k- �i � ! � l:J_; �� .�.rJI '-.).JN' t_.,:JI � ��� � (90a) If � � 1 ;r o.k- .O l> � .JA � � � i l:J; J ,t__,:JI a:..:, t> .J�I ;r J .r.f- __ 5 . . lO . .r.. .r.. - - . . . 15
51 Mantıkta Kullanılan Lafızlar . . . . V . MUREKKEP TUMEL LAFIZLAR: TANIM VE RESM 1 . Tanım 5 ıo 15 20 25 30 [90a] Ne zaman, türe, bireylere yüklem olmada, tür ve birey hakkında [sorulan] 'O nedir?' sorusuna cevap olmaya uygun mü­ rekkep bir lafzın dela.J.et ettiği bir tümel ortak olursa ve onun [bu tümelin] parçalarının bir kısmı bu türün cinsine, bir kısmı ise onun ayrımına dela.J.et ederse ve [bu tümel] yüklem olmada türe eşit olursa, bu tümel bu türün 'tanımı' olarak adlandırılır; burada 'tür'le sadece son türü değil fakat orta türleri de kastediyorum. Buna ör­ nek, 'iki ayaklı, yürüyen hayvan' veya 'ölümlü, konuşan hayvan' sözümüzdür. Çünkü bu, [a] birden daha çok şeye yük.Iem olduğu için bir tümeldir; ve [b] 'Zeyd'e ve 'Amr'a yük.Iem olmada 'insan'a ortaktır; v e [c] kendisine mürekkep bir lafız dela.J.et eder; [d] 'Zeyd' ve 'insan' hakkında [sorulan] 'O nedir?' sorusuna cevap ol­ maya uygundur; ve [e] onun parçaları, 'hayvan' ve 'yürüyen' olup, 'hayvan' 'insan'ın cinsine, 'yürüyen' ve aynı şekilde 'iki ayaklı' da ayrımına dela.J.et eder ki, bu tümel bütün olarak [bireylere] yük.Iem olmada 'insan'a eşit olur. İşte bu ve bunun benzeri olan şey, insa­ nın 'tanımı'dır. Ne zaman, bu niteliğe sahip olan tümel, yük.Iem olmada türe eşit olmayıp, bilak.is kendisine ortak olan tümelden daha genel olursa bu, bu türün eksik bir tanımı olur; ama bu aynı tümel bu türün üstünde olan cinslerin bazısı için tam bir tanım olur. Bunun örneği, 'yürüyen hayvan'dır ki, bu, insanın tanımıdır ama eksik bir tanımdır. Türün üstünde olan cinslerin arasında isim konulmamış olanı bulunabilir ki, onun tanımı isminin yerine kullanılır. Bunun örneği, 'yürüyen hayvan'dır ki, bu, 'hayvan'la 'insan' arasında ara/orta [bir tümeldir] ve ona bir isim konmamış olup, isminin ye­ rine tanımının lafzı kullanılmıştır ki, [90b] o da 'yürüyen hayvan'
r-J' J ll' :�)' �' j;UJ�' . o J.:ı.. ı JW � . ' ;j � :)5' '-"" � \1 1 � �� � t? l �)� � J J 'r t.. � � ı:r- J t.? l ı:r- 41 W I � � � � 0 i � �� � ;J � � J (jJI cil� � � ;J � � oj l?. i �\S' cil� � � JSJı cil� �� ,� 1 � t._,:Jl � \._. 0 \S'J � t. ı; \r ı J ,§J .kA.; .r.:> \r ı � l:.A lA t.? 4 � i J - t.? l Jk \j 0 1):> J i '�) J� G... 0 1? l:J_,; cil� J \:... .4.k:.._,;..J 1 �)� r J ,�ıJ ıJ4 ;si � � 0 \S' � 1 :)5' ı .a �� ,� t.. 0 i � J '�� JW � ;j � J 'Jrs- J -0 � �� � 0Li )'l J 0 1� 1 oj l?. i J ,r t.. 0Li )'l ı:r- J -0 ı:r- 41 W I � � � � J � � ;J � .Lwl J ,0 L...i )' l � � ;J � 0 1� 1 J Lwl �� . J.>-1 1 �- 0Li )'l �Jl-:! 0.)""' 4 �l l.lı J '�)1 J� cil..lS" _;:}; 4l bJ I o� �.ll l �� 0 \S' � J .0 L...i )' l � r �i t.. J � � ,J �J LWI t.jJI ıJ4 rs- i 0 \S' J. ,J.>-1 1 � (_,:.ll J ı._. J) � � � � \1 1 � �\:i � � cil� J '(jJI cil .ll L..ai t 1� .�t � .(;i .r.}; 0 Li )'l � r . G... 0 1x> cil� Jt:... ·t.? l cil� ,� 1 J �Y.. � t.. � 0� 0 i � ..li t.jJI J) � � � � \1 1 J � Ja:..._,::... � � '" \.!... 0 1? cil� J \:... .� 1 J ..l;ı o� J..-· } ..lW �� J ..l;ı � � J ,� 1 J t!'Y.. � J ,0 L...i )' l � J 0 1� 1 J ..l;ı � .laA.U I l.lı 0� ,. (!... 0 1? l:J_,i r J (90b) ,o� 5 ' lO " ,. ıli lll fll � "" "' "' 15 20
52 5 ıo ıs Mantıkta Kullanılan Lafızlar sözümüzdür. Böylece, bu lafız türün isminin yerine kullanılır ki, bu onun tam tanımının lafzıdır ve aynı zamanda altında olanın da eksik bir tanımıdır. Böylece, ne zaman, ismi olsun veya olmasın, bir orta cinsin tanımı alınır ve onun altında bulunan bir türe tanım yapılırsa, bu tanım aşağıda olan tür için eksik bir tanım olur ve dolayısıyla ondan daha genel olur. Tam/yetkin tanım sadece tek bir şeye ait olduğuna göre, onun 'O hangi şeydir?' [sorusunun] ceva­ bında cevap yapılması ve şeyi kendi dışındaki her şeyden ayırt etmeye dehilette kullanılması da mümkündür. Tanım, şeyle ilgili olarak, iki şeyi bildirir: Onlardan biri, şeyin zatını ve cevherini bildirmesidir; ikincisi ise, kendinin dışındaki her şeyden ayrışmasını sağlayan şeyi bildirmesidir. Böylece o, arazi ve gayr-i menkulün sınırlarına [hududuna] benzer olmasından dolayı, bu isimle, yani 'sınır/had' ismiyle isimlendirildi; çünkü 'ev'in sınırı, eve has olup, ev diğer evierden bu sınırla ayrışır ve ev yine onun sayesinde kendi dışındaki her şeyden ayrılmış olur. 2. 20 25 30 Resm Ne zaman, türe veya cinse, [ a] kendisine mürekkep bir lafzın delalet ettiği bir tümel ortak olursa ve [b] [bu tümel] , yüklem olmada türe veya cinse eşit olursa ve [c] 'O nedir?' [sorusunun] ce­ vabında cevap olmaya uygun olmazsa ve [d] lafzının parçaları, bu türün veya cinsin ilineklerine delalet ederse veya bazı parçaları cin­ sine bazıları ise ilineklerine veya hassalarına delalet ederse bu, söz konusu türün veya cinsin 'resm'i olarak adlandırılır ki, Aristoteles bunu bazen 'hassa' olarak da adlandırmıştır. Buna örnek, 'bilme kabiliyeti olan hareketli' sözümüzdür. Çünkü o, [ a] 'Zeyd'e ve 'Amr'a yüklem olmada 'insan'a ortaktır; ve [b] yüklem olmada ona eşittir; ve [c] 'insan'ın ilineklerine delalet eder. İşte bu ve buna benzer olanlar, 'resm' olarak adlandırılır ki, 'gülen hareketli' sözümüz veya 'gülen hayvan' veya 'bilme kabiliyeti olan hayvan' [9 la] sözümüz de böyledir. Bu nitelikteki tümel, türe veya cinse eşit ol­ madığında, 'tam olmayan resm' olarak adlandırılır ki, 'eşit olmayan' da, ya daha genel olur ya da daha özel.
W � l:ı � L..:Z: i .JA J ,r \:JI o� Jül .JA J '(_,:.ll r-' 1 1...\>- � .u �'"""' 1 � J 1 �'"""' 1 .u .h:...;:...- � ...\> .1> 1 � cil ..ili � t 0H ,Ji..ı �� t_.;.ll L.ai t:ı �� �� cil� 0 tS"" � t? J � �� i.)t � t 0 ...\>J ,. � .JA J.-� 1 �1 i.)lS"' (J J ıY' ,. � 1 � � �� ..U I � � 0 i J 'Y' ,.� :S i �l_p... .. .. �� � t w ...\> i ,�1 �_,.. i ,. � 1 ıf �� �1 J .ol_,... Lo JS' .ol_,... Lo JS' ıf' � i .-� Lo �� �i � I!J IJ ,oyA_p.- J ,. � 1 � �� :lJ� � � 1 � ıf - ..bal i r-1 � 1 - r-�1 1 --4-! ı..r- cil..ili )L... ıY' ;._.-; � J JI ..U I � JI ..UI � 4.JlS"' � ! 'J lA.J I J t_ � 1 .lAI_,... 1:. ıY' JI ..U I �j bsjl � J JJ ..U I ("""') 1 . " 0 lSJ ,�_,.. Jül � � � � �1 Ji t_,:JI Io!JJL!. � J � �� 0 i � � � ı.l J ,j...>J I J �1 Ji t_.;.ll �J L­ t_,:JI cil� �l_r l � �.xi &Al ,.lfi- i � lS"'J 'Y' Lo �l_p.- J � � � � J � � �.xi .G ifi- i � � lS' Ji ,�1 Ji ,�1 Ji t_,:.ll cil� r-"J � cil� � � ,�1_,> � Ji .ı..,o; l_r i J. WI Io!l� l l:J_,i cil� J \!... .� \>. � lk lk...).. ol..... �J J JL- .JA J 'Jr-s- J � � �1 J 4_) l-j�l lo!JJ � � � '� � i Lo J IlA � � ,0 l-j� l �l_r i � � � J ,j...>J I J .U 4.JI.J:> l:J_,i Ji (9la) ,lo!J� I Io!l�l l:J_,i cil.lS'J · r-)1 � o --4-! _JA � .ll l �� i.)lS"' � J .� J. li i.)I_J:> Ji lo!J� i.) lS' Lo J .J-lS"' .r.? L...).. � � 1 J i t_jll J L- .r.? 4A...,aJ 1 .� t ı:. ı J � i 1:. ! _Hi J L- .r.? . � � � " "' "' � " .� "' " , ,; ı:. 5 , .,. ıo 15 20
53 5 ıo 15 20 25 30 35 Mantıkta Kullanılan Lafızlar Tanımlar, cinslerden ve özsel ayrımlardan oluştuğuna göre, bundan, cinsi olmayan şey için bir tanımın olamayacağı sonucu çıkar ve aym şekilde özsel ayrımları olmayan şey için de bir tanımın olması mümkün değildir. Yüksek cinslerin kendi üstlerinde cinsleri bulunmarlığına göre, onların da tanımlarının olmaması gerekir. Cinsleri olmayan şeyler için veya özsel ayrımları olmayan şeyler için birtakım ilinekierin bulunması imlcinsız olmadığına göre, aynı se­ bepten dolayı, onlar için birtakım resmierin olması da imkansız de­ ğildir. Şu halde, yüksek cinsler için de birtakım resmierin olması imkansız değildir; orta cinsler için de öyle. Ne zaman türün, yüklem olmada kendisine eşit bir tanımı olursa ve tanımın parçalarına türden daha genel bir yüklem eklenir­ se, yüklem olmada eşitlik, olduğu gibi kalır; buna örnek, 'iki ayaklı, yürüyen, hareket eden hayvan' sözümüzdür. Ona [tanıma] , yüklem olmada, türe eşit bir tümel eklendiğinde de durum böyledir; buna örnek 'iki ayaklı, yürüyen, gülen hayvan' sözümüzdür. Tamnun parçalarına, türden daha özel bir yüklem eklendiğinde ise, tanımın türe eşitliği ortadan kalkar; buna örnek, 'yürüyen, iki ayaklı, doktor hayvan' sözümüzdür. Çünkü bu [ek, doktor] , 'insan'ın yüklendiğinden daha azına yüklenir. Yetkin tanım, bazen iki parçadan, yani bir cins ve bir ayrımdan oluşur; bazen de, iki parçadan daha çoğundan, yani üç veya daha fazlasından oluşur. İki parçadan oluştuğunda, iki parÇadan herhan­ gi biri çıkarılırsa, kalan [parça] bir tanım olmaz; şundan dolayı ki, kalan parçaya, [9 lb] müfret bir lafız delalet eder, halbuki taruma mürekkep bir lafız delalet eder. [Arap dilinin söz dizimine göre] tanımın sıradüzeninde, parçalarımn ilki, her zaman, cinstir. Tanım üç parçadan veya daha fazlasından oluştuğunda, [ a] onun ilk parça­ sı ki, o yalmzca cinstir, eksiltilirse, kalanlar yine de yüklem olmada türe eşit olur. Buna örnek, 'insan'ın tanırnma ilişkin sözümüz olan 'iki ayaklı, yürüyen hayvan'dır. 'Hayvan' sözümüzü atıp, 'iki ayaklı yürüyen' sözümüzü bıraktığımızda bu [söz] , yüklem olmada [yine] 'insan'a eşit olur. [b] [Tanımın] son parçası eksiltildiğinde ise kala­ nın, onu kendisine tanım olarak aldığımız türe yüklem olmada eşitliği ortadan kalkar. [c] [Tanımın] orta parçası eksiitilir ve son
� l..:i \j ,..k.ü � 1 .) J.rai J d � i ,:.,.- .)J ..bal 1 ı.::_.j lS" (J J \r i ,� �1.) 41 J.rai � L. l!.ll .lS"J '� 41 0� \r i 41 � ,�_,; d� i 4.1 � � Wl d� \r ı ı.:_.j l$" (J J .� 41 0� 4.1 � � 1 �� \r ı ı.:_.j l$" (J J . .)J.J>. 4.1 0� \r i lt' \j ,�lf" i 4.1 0fo 0 i � rl �1.) J.rai 4.1 � � 1 Ji d� i 5 � � ıJ I!.ll .lli . ,.}"") 4.1 0� 0 i � � l!.l}.) � ü) L,.:, .� _,::...} 1 � l!.ll .lS"J '\.}"") 4.1 0� 0 i � w 1 d � \ı 1 �1 �l_r. i � �,. ,j.>JI �- 41 J t- � 41 0 ts" � t__,:.ll J l!.lJ .) J� . lfl l> � j...:-J I öiJ t- � ,t__,:J I ,:.,.- rs- i J� J t- J!' � ..l:) � l!.lJ JS"J .ı.!J� �) J.) � � 0 1)::> \:J_,i l O � ; J .ı.!l � �J J.) � l.:... 0 1>.:> l!.lJ .) J� .j.>JI � t__,:Jl J� ·t__,:Jl � 1 öiJ t- Jl) ,t__,:.ll ,:.,.- �i J!' �1 �l_r. i � ı .,_ u--:. �"'- -� ı:.. �ı.r,.i ı..s�"'- -� 1.1. u� \j. .� ı J .) � L.:... u 1J::> l!.l}.) u--:. � ,:.,.- � i - �?." ,:.,.- 0� ..ü J- tS::l l �1 J ·0l...j � l � Ji �� ,:.,.- J - �_r. ,:.,.- ;s1 ,:.,.- 0� .ÜJ - .J>. IJ �J .J>. IJ 1 5 ,1� � l:J I � ıJ � �_r..l l �\i ,�_r. ,:.,.- 0 ts" � J .;si � J� �1 J ,.);.. .lW � J� (9lb) � � .ll l � i J.! ,:.,.� J .� 1 _,. �.;ll � �l_r. i Jji � � l�i � 1 J ·�� .lW �� _JA J - Jj \1 1 oj_r. � � Ji �l_r. i � � ı:.,.- 0 ts" � \:J_,i l!.l}.) J� .j...:-J I � t__,:.ll t..iı.:! i �t- � l:J I 0 ts" - ..k.ü ıo ' ) : J 0 1>.:> \:J_,i \:.i-l> � J '�) J .) � L.:... 0 1>.:> 0l...j � l .J>. f-"i � � J .j.>JI � 0t_j ;>'J �t- 0 ts" '�J J.) � l.:... \:J_,i ol:ı.l>i tS � .ll l t__,:Jl j...:-J I � -'iiJ t- JJ} � l:J I � � ,�1 �l_r. i . u .. ._ . _ �) .
54 Mantıkta Kullanılan Lafızlar parçası yüklem olmada türe eşit olursa, kalan, yine [yüklem olmada] eşit olur. Ama orta parça eksiitilir ve son parça da daha genel olursa, kalanın eşitliği ortadan kalkar. 3. Tanım ve İsim 5 Tek bir şey hakkında, birçok isim tasdik edilebilir ve tek bir şey hakkında birçok ismin tasdik edilmesi iki yönden biriyle olur: [ a] Ya bu şey hakkında tasdik edilen birçok isimden her biri, onun hakkında sadece tek bir manaya işaret eder [b] veya bu şey hakkın­ da tasdik edilen çok sayıdaki isim, onun hakkında farklı anlamlara ıo işaret eder. Bu şey hakkında tasdik edilen çok sayıdaki isim, onun hakkında farklı anlamlara işaret ederse ve bu anlamların her birine de bir tanım delalet ederse, onun tanımlarının her biri onun isimle­ rinden bir ismin delalet ettiği şeye delalet etmiş olur. Onun tanım­ larından biri alınırsa ve bu [tanım] onun hakkında bir anlama ıs delalet ederse ve bu da, onun, bizzat bu anlama delalet eden ismiy­ le denk yapılırsa, bu tanım bu şeyin, kendisi hakkında sadece bu anlama delalet eden ismi bakımından bir tanımı olur. [Şayet alınan tanım, bu şeyin] kendisi hakkında başka bir anlama delalet eden ismine denk yapılırsa [bu sefer] bu tanım bu şeyin, bu [önceki] 20 ismi bakımından değil, kendisine ait başka bir isim bakımından tanımı olur. Çünkü şeyin tanımı hakkında, onun, kendisi hakkında tasdik edilen isimlerden herhangi birine göre [92a] yapılmış bir tanım olduğunu düşünmek mümkündür. Bundan dolayı, tanım konusunda bu şeyi, yani, [tanımın] bu şeyin belirli isimlerinden 25 belli bir isim bakımından yapıldığını dikkate almak gerekir. Genel olarak, tanım hakkında '0, isim bakımından yapılır.' sö­ zümüzden iki manayı anlamak gerekir: Birincisi, [tanımın ] , ismin, kendileri hakkında tasdik edildiği şeylerin tamamı hakkında ve sadece onlar hakkında tasdik edilmesidir; ikincisi ise, tanımın, ta30 nımlanan şey hakkında, bizzat kendisine denk yapılan ismin delalet ettiği anlama delalet etmesidir.
t_jll �JL.... �1?.- i .;>T 0 ts'"J ,�1?.- i .k....J i � � J .1� .U ,y .k....J �I .._r.l l � � J -�JL.... 1...4:! i �l:-}1 � ,�1 J .öiJ W I �l:-}1 ,y- J lj ,� i _r.:> �1 0 ts'"J ,�1?.- i (""""' 'J 1 J J;.. ı . ,. ..ü ..b- l_,l l .. � 1 J � L.. �1 J� J .ö_r.S' � L.. i � J..l.,aj � L.. �1 0fo 0 i r- ı -� �..bo � � . ..b- IJ .. � � ö� l 0fo 0 i r-ı J ,..k.Ai ..b- IJ � � 0 .xi � d.i.)� l ö� l �ts'" 1.) � � 0 l- � 0 -Xi � d.i.) � l ö� l � L.. �1 JS' 0 ts'"J � 0 l- � 0 -Xi � d.i.) � l ö� l � L.. � 1 ,Y ..?." ..?." 0 ts'" ,� 1...4:! i � 0 � �lA.JI lo!.l.l:i ,y ..b- IJ ,Y ..bo .1> 1 � .�L-.. 1 ,Y r-' � J� t.. � J� O.)J ..bcl} .) � 01...U I � � � � � � b 0 l5:.; O.)J..b01...U I �1 � .. � 1 ci}.) � � �1 ci}.) 0 ts'" ,� � 1 � � 01...U I � � � � J . ..k.Ai � 1 ci}.) � � cil.l � ı � 'l .. � ı cil.l � � �� cil.l 0 ts'" ,.;>T .U � �i .. � ı � J � 0 i � 'l �� ..;>T .U r-' � cil ..ili . � J ..l.,aj � 1 � L.. � 1 ,y � 1 r-' � i (92a) � \:'- r-' � 0� 0 i � J './' � , , � �1 J � 0 i � � ı �1 J l:J_,i �� � � J ... � 1 ci}.) � L.. i ,y � � J � 0 i L..A ..b- i ,0 � r •.;� 0 i � ı-- 'l ı � �1 0 � 0 i � \:l l J ,lA..b-J � J r-:Y' � J � t.. � � � ':? .ll l r- 'l l � 0.) ':? .ll l � 1 � .)J ..b....l l .;" � 1 ,y 5 oü oü - oü ' ıli -l " ,; oü - ıo ,; oü oü oü oü ı5 ıo
55 Mantıkta Kullanılan Lafızlar Türlerin tanımları çoğu zaman türlerin isimlerinin yerine kul­ lanılır. Buna örnek 'duyarlı, beslenen cevher'dir ki, bu, 'hayvan'ın tanımı olup 'hayvan' isminin yerine konulur ve dolayısıyla ona mürekkep bir şeyle dela.tet olunmasıyla, müfret bir isimle dela.tet 5 olunması arasında bir farkın bulunmadığı düşünülür. Yine bazen şeyin tanımı şeyin yerine kullanılır ve şeyle tanımı arasında bir farkın bulunmadığı düşünülür. Şu ha.tde, tanımların kendilerinden oluştu­ ğu parçalar, aynıyla tanımlananın kendilerinden var edildiği parça­ lardır. Türlerin tanımları cinslerden ve ayrımlardan oluştuğu için, ıo türün tanıınının parçası olarak alınmaya uygun olan ayrımlara, 'tü­ rün oluşturucu ayrımları' denir ki, bunlar türe mutlak yüklemle yük­ lenen özsel ayrımlardır.
J � {_ly �l �L... I J� � e. l_r.S' t_ ly �l :lJ-l>- J . � r--' 1 \ lA.. \ � J ,ı:,l� l � .JA J 'IJ"W I � ..\:Jı..J I .I'�� cil� ı:,i � J �..... � � � J� ı:,i � J) � �i :)i;; ,ı:,l� l ��1 J� � ..ü ��1 � �� � i J . :l_;.,. r--' 4 � J� � � � ��?.- � 1 ıJ� . � � J � � 1 � J) � �i �J t_ ly �l �ts" [J J .:lJ � I � \� lf.i � 4 � :lJoW I � \:i J:.l:i � 1 J�l �J l.P ,J�I J 1..1"' � �1 :.,.o lA :lJ -l>- �b � J 't._,:..U �� J� � 1 J � t_.,:.l l � �.r. .l.>_;:; ı:,i . lilb.. � t_.,:.l l � � � 1 a;:; l..ül J�l " " " " , o "' 1$ $ " " " 5
56 Mantıkta Kullanılan Lafızlar VI . . . . BOLME VE TERKIP 1 . Bölme Ne zaman, bir tümel alınır ve ona bu tümele mutlak olmayan 5 yüklemle yüklenen birtakım karşılıklı/mütekabii şeyler bitiştirilirse ve bunlardan her ikisinin arasına, 'Hayvan ya yürüyendir ya da yürüyen değildir.' sözümüzde olduğu üzere, 'ya . . . ya da' harfi yer­ leştirilirse, bu işlemjfiil, 'bölme' olarak adlandırılır. İlk önce alınan tümel, 'bölünen'dir; tümele bitiştirilen karşılıklı yüklemler ise, 'bö- 10 len şeyler' olarak adlandırılır. Bu işlem gerçekleştirildikten sonra, [92b] ne zaman, 'ya . . . ya da' harfi ondan atılırsa ve tümel tek tek karşılıklılada bitiştirilirse ve bu bitiştirilenlerin her biri kendi başına bırak.ılırsa, bu şeyler, 'bölmeden meydana gelen şeyler' ve 'tümelin 15 kendilerine bölündüğü şeyler' olarak adlandırılır. Buna örnek, bir tümel olan 'hayvan'dır. Biz buna ne zaman, birbirinin karşılıklı­ sı/mütekabili olan 'yürüyen' ve 'yürümeyen'i bitiştirirsek ve bunlara da 'ya . . . ya da' harfini ekler ve 'Hayvan ya yürüyendir ya da yürü­ yen değildir.' dersek, bunun akabinde 'ya . . . ya da' harfini düşürür 20 ve 'hayvan'ı 'yürüyen'le bitişmiş olarak alırsak ve onu da tek başına ayırırsak -ki, o, 'yürüyen hayvan' olur- ; yine 'hayvan'ı, 'yürüme­ yen'e bitişmiş olarak alırsak ve onu da tek başına ayırırsak, -ki o, 'yürümeyen hayvan' olur- bu durumda 'hayvan' tümeldir, 'yürüyen' ve 'yürümeyen' de 'bölen şeyler'dir. 'Hayvan'a uyguladığımız bu işlem, 'hayvanın bölünmesi' olarak, 'yürüyen hayvan' ve 'yürüme- 25 yen hayvan' da 'hayvanın bölünmesinden meydana gelen şeyler' olarak adlandırılır. Bunlar da 'hayvan'ın 'yürüyen' ve 'yürümeyen' olarak kendilerine bölündüğü şeyler olup, 'paydaşjbölüşen şeyler' olarak adlandırılırlar. Çünkü 'yürüyen hayvan', 'yürümeyen hay­ van'ın 'bölüşenijpaydaşı'dır. 30 Bölmede 'ya . . . ya da' harfinin yerine, 'bir kısmı/bazısı' harfi de kullanılabilir. Buna örnek şudur: 'Hayvanın bir kısmı/bazısı yürü­ yendir, bir kısmı yürümeyendir.' Bu nedenle bölmede, 'bir kısmı'
� ... [ c.. ' c... " � · � "" f . r., r;, r �:- C.""· ' � }:' r:, �; ' \.. _ ...[ · " � c.· � � L \.· � e:_ \. '\. • :( --:- �l.. � � . c- ..! " · �', • r çt � . � ı_ Lo ç. f ' � y · � · l �o �' f. � · � ..! }." \� �, ... ..! � � ı::: • " r; ' � .[',. " �: " - • f ' f;, r 'ı. " , � f ' �, �c.• ç.\." " , :t. (Lo• �Lo• l.. f � . f · � r; r· ..! t t- ;. c.· t · �-!:::- �t·. . ·, ... � � c.· f ' (\ ' � c.· E � r;, f. �l.. . � : �� � L Y · - �L.. , � ' G_ �'t �l.. V � l . l.. � F. l.. '� � t: - C.-· ". -• �- �..! '- C.· ç. t�! 1. �c... 1- �f L C· .�-p- f.e:.. 1 (. . C.ç. ( . �t • çf �ç. ' � •f . · q_'' · ) � � c. � � � f' 1: 1 . ) . � ' · . �- . � \ - - ' \a • ) r � ç. c... .� �, - � � " t".. , t' t� [ - ( ' • � � � . 1 � f" ' �·� o 'f e:.. f. 1 � � \c.· c.· ..! � � 1 1- ·'ı. T ·(;\V\� f" .. , � t.J.., - - . c- � � 1' - N o Lo " o -� �- [ -� �- - .. f ·�', · T t�-: rl . 1: �"�" . �; · t 1 ' � \� - (. C· T 1 T, f t .. C.· ! -� · -� ;..; �- , . - ' · - � • \ '- -� J - - � t• 1· � · � �1. � ..! l . . ' ( ;. C.1;· ' �· --: - � r;: � � � C__.' f' �-:' f ' fl'� - � � ' [: - · �· .. .� � \.' �'- ı � c� ·" ç. t L" ) � � � � • (;\ . �� ' · V\ (\ ' • · \0 tL.'" '" r; , � � · '-L- ' ı. . C.-· L � a" \. " Y· ' ( ç. � : . C.· 1 �..! �· f ;c.· \ . 1�· . � [ � - · � � G_ f " F. " ..... Cil � - �" E . �t - ..! � y. - - E � . ' . c- ..... o .,.. - _, "ı_·. ,. � l - 0' . rl � t- � �', - � � �1. t 1 Cil ;� � � c _. • t .,_ [ E �· -( Ir- 0\ Cil O\
57 Mantıkta Kull anılan Lafızlar harfi kullanıldığında bölme, özel olarak 'kısımlara ayırma' şeklinde isimlendirilir; 'Hayvanların arasında yürüyenler vardır, yürümeyen­ ler vardır.' sözümüz de böyledir. Bölünen, bir cins olabilir, bir tür olabilir, hassa veya onun dıs şında başka bir tümel olabilir. Bölen şeylere gelince, onlar, her zaman bölünen tümele mutlak olmayan yüklemle yüklenmesi mümkün olan şeylerin hepsidir. Bölünen bir cins olduğunda, [93a] o bu cinsin türlerinin her birinin oluşturucusu olan özsel ayrımlada bölünür. Bunun örneği, 'insan'ın ve 'at'ın cinsi olan 10 'hayvan'dır. Onu bölen ayrımlar -ki, onlar bu iki türün oluşturucu­ larıdır- ise, 'düşünen' ve 'kişneyen'dir. Dolayısıyla 'hayvan', bu iki­ siyle bölünür ve böylece 'Hayvan ya düşünendir ya da kişneyendir.' veya 'Hayvanın bir kısmı düşünen, bir kısmı kişneyendir.' denir. Cinsi aldığımızda ve ona kendisini bölen ayrımları bitiştirdiğimiz- 15 de ve ondan bölme harfini düşürdüğümüzde ve bitiştirilen cins ve ayrımların her birini tek başına ayırdığımızda, cinsin özsel ayrım­ lada bölürımesinden meydana gelen şeyler, 'türler'dir. Buna örnek, 'düşünen hayvan' ve 'kişneyen hayvan' dır. Çünkü 'düşünen hay­ van' bir türdür ve 'kişneyen hayvan' bir türdür. Söylediğimiz gibi, 20 türlerin bir kısmı için müfret bir isim olmayabilir ve bu durumda onun cinsinden ve ayrımından oluşan bütün alınır ve müfret ismin yerine ikame edilir. Böylece, onun türlerini var eden aynı ayrımlar, bizzat onun cinsini de bu türlere bölerler ve belli bir cinsi türlere bölen aynı ayrımlar bizzat cinsin kendilerine bölündüğü türleri de 25 oluştururlar. Bir cinsin, cinsi bölen bu karşılıklılardan oluşan birta­ kım karşılıklı ayrımlada bölürımesinden meydana gelen türler, 'pay­ daşfbölüşen türler' olarak adlandırılır. Bir cinsi birtakım türlere böldüğümüzde ve bu türlerin her bi­ rinin altında birtakım başka türler olduğunda, bu bize onlardan her 30 birini kendi altındaki türlere bölme imkarn verir ve böylece onların her birinin bölürımesinden başka türler meydana gelir. Aynı
-. L -� · 1 � .:. - - ' 1 r- L. � : li. � �J>' 4-..AJ I "". � � � ! 4-..AJ I u ,� ... ı:!... .JA � L. � J .. ı:!... .JA L. � �� 1 ıf \:J_,; lo!.ll .lS"J _rT çlf �� � J t&.jı �� � J 4 �� � r.,....W I J · �- � � ı . � li �Wl ;� \r ı r. i J lA.;::&-· J i � l> t'.l � ı< 1 -lı i u� L. t...r �lS" � J . Jlk.. .r.'- � r.,....w ı �� � � �i � i 5 � l_,l �j.i.ll �l.ll l J�� r � 4� � � � 4 r.,....W I (93a) � L..i )' l � � � ,�l� l lo!.il � J� .�l lo!.il � c. ı_y i ıf � �J w -�_,:.ll � -4} �j.i.J I � J - 41 �Wl J�l J 'd_;J IJ J Jklj t'.! ��� � J � ,4. � ��� � J ,J � I J Jkl:.ll "' � lj} J ,�1 lj ...l>- 1 � J . J � .ı.:... J Jk lj .ı.:... Jl , J � t'.! lO �fo lj.)) l J ,4.......il l �?' .ı.:... l:.kA...... I J ,� � � J�l � ,:r � .l bJI 0� ,41 \.:> � � �J JS' J�l J �� J Jkl:.ll ��� � lo!.il � J� · ( I.Jı \1 1 � � l .ll l J�� �� J · (Y J � l ��� � J (Y Jkl:.ll ��� � 0� ,J � I ��� � c.� .l>J:-9 ,.).;.. r-1 � � � �) l:.1i � L.S' t. 1.Y \ı 1 1 5 i� � � J�ı �fo ,.).;.J ı r-)'ı r tL. i � � J � � � J�l J · t. l_y \ı ı clt J! � � ��:&- � � � ı_y i � � ! � � c. ı_y \ı ı i� ��:&- � � c. ı_y i J! t'. 4 � �� � �l4:.. J� � � ,:r �.)bJI ( I.Jı \1 1 J .�1 � J . � 1 ( I.Jı \1 1 ;,._.:, �� � � � �l.ö;.JI clt ,:r ıo c. ı_y i c. ı_y \ı ı clt ıf ��J JS' � �lS"J c. ı_y i J! 4 t:....:...; � � c. ı_y \ı ı J! lf:... ��J JS' � �i � � clt ::, � ,.rd � � lo!.ll .lS"J ._r i c. ı_y i lf:... ��J JS' � ıf �� ,G:o.:j • • ıl' "" • lo '1"' . • ı lo " ıl' tJI
58 Mannkta Kullanılan Lafızlar şekilde, bu diğerlerini de, son türlere ulaşıncaya kadar başka türlere bölmemiz de imkansız değildir. [93b] Bu örnek doğrultusunda, ilk tümeli en yüksek cins olarak aldığımızı varsayalım. Onu bu şekilde böldüğümüzde, ona yakın olan birtakım türler meydana gelir. Aynı 5 şekilde, onların her birini başka türlere böleriz ve bu başkalarının her birini de kendi altındakilerine [böleriz] . Sonra, aynı şekilde, en son türlere ulaşıncaya kadar devam ederiz. Açıktır ki, bölmede aşağıya indikçe böldüğümüz şeylerden daha çok sayıda tür meyda­ na gelir. ıo 2. Terkip/Birlejtinne Karşılıklı ayrımların oluşturduğu en son türleri aldığımızda ve onların cinslerinden ve ayrımlarından oluşan bütünü, isimlerinin yerine ikame ettiğimizde, sonra da ayrımlarını düşürüp sadece cins­ lerini aldığımızda, bu işlem 'terkipfbirleştirme' olarak adlandırılır. 15 İlk olarak alınan türler, terkibin kendilerinden meydana geldiği şeylerdir ve terkip işlemiyle ortaya çıkan da, müfret olarak alınan cinstir. Bunun örneği, en son türler olan 'insan' ve 'at'tır. Şimdi, 'düşünen hayvan'ı 'insan'ın yerine ve 'kişneyen hayvanı' da 'at'ın yerine ikame edersek ve devamında da bunlardan 'düşünen' ile 20 'kişneyen'i düşürüp yalnızca 'hayvan'ı alırsak, bu işlem bir 'terkip' olur. Burada, terkibin kendilerinden meydana geldiği şeyler 'insan' ve 'at, bu ikisinin terkibinden meydana gelen ise 'hayvan'dır. Aynı şekilde, 'hayvan'ı ve paydaşını/bölüşenini almamız ve bu ikisini terkip etmemiz mümkün olup bunlardan meydana gelecek olan da, 25 bunların üstünde bulunan cinstir. Bunun örneği, 'hayvan'ın yerine 'beslenen duyarlı'yı, 'bitki'nin yerine de 'beslenen duyarsız'ı alma­ mız ve bunlardan iki karşılıklıyı düşürmemizdir ki, böylece, 'hay­ van'ın ve 'bitki'nin cinsi olan 'beslenen' meydana gelir. Bu örnek doğrultusunda, en yüksek cinse ulaşıncaya kadar terkip işlemine 30 [94a] devam edebiliriz.
J1 � J:.> (93b) ,_;> i ( Iy i J1 _;> � 1 cl.l:i � �:ıi .� Jj �1 � 1 l:ı.l>i Gi J;�Lt J\!..J I IlA � J .ö.;:> �1 ( ly �l J �.} ( Iy i �..l> �� lA t:...:.i 1� 1 G� ,J WI �� cl.l:i ıf ..1> IJ JS'J ,_;> i ( Iy i J 1 lf:... ..1> IJ JS' � dJ .lS" ( Iy \I I J1 � �1 J1 dJ.lS" ı_) .) \..:.i � '� 1.- J1 _;> \'1 b� ;s1 ( Iy i �..l> �� l:,J .b.,jl LJs' Gi .r'U; J .ö.;:> �1 .lA t:...:.i � 1 :.re o ,y " o " " "' 5 �jJ I . Y wi J ,�LG. J� :.re 4-- 1; ö.;:>i t&.ly i t:ı.l>i � J t:ı.l>i J 4J� l:.kA...... i � ,�t.... i r tA.. 4J� J ��i t� ö�_,> WI t. 1y �l J .�jil l � J-All l.lA �� ,lA-l>J � � i �I .JA �jil � �.)bJI J ,�jil l �J �lS"lf:... � 1 � \rji ��� ,�1.;:>- i �t&.y w U"'_;ll J �W)'I dJ� Jl:.. . b_;... �_,> Wl � 'U"'_;ll J� J � l �1� 1 J �W)'I J� Jkl:.ll �1� 1 Wi J-All l -4i ,o..l>J ��� � l:ı.l>i J J � l J Jkl:.ll � l:.kA...... i �.)bJI J ,�jil l �lS" � �l .lll l U"'_;ll J �W)'I J �; .JA .�I� I _JA l..+.:f; :;s- � ll .l> l:ı . 1 �- ..\i dJ.lS"J .J- � �...b.- ..i �('.:Jı J • 1.r.-' � ..l:it.JI �1� 1 J� ..i.>b Gi dJ� Jl!.. .�_,; �..ÜI � 1 4:--,� lA::..J I 4:--- .kA.J J 'U"'�')U I � ..l:it.JI � �� J� J 'U"' Wl ..\i J \!..J I I.lA � J -��� J �1� 1 � .JA J � ..l:it.JI �� .J WI � 1 J1 � �i J1 �jil l (94a) � ı.>.) l,.:j �i � ,ı . "' ı.) " ı.) " ıo 15 ---� ıo
59 Mantıkta Kullanılan Lafızlar 3. Bölme ve Terkip Açıktır ki biz, bölme vasıtasıyla en yüksek cinsten en son türle­ re iner, terkip vasıtasıyla da en son türlerden en yüksek cinslere yükseliriz. Yine bölme bizi, 'bölünen'den sayı bakımından daha çok olan şeylere götürürken, terkip de bizi, terkibin kendilerinden 5 meydana geldiği şeylerden sayı bakımından daha az olan şeylere götürür. 'Bölünen', bir en son tür de olabilir; ne var ki, en son türü bö­ lenlerin hepsi ilineklerdir. 'İnsan ya katiptir ya da katip olmayandır.' [sözü] buna örnektir. Cins de bazen ilineklerle bölünebilir ki, ıo bunun örneği, 'Hayvan ya beyazdır ya da beyaz olmayandır.' [sö­ züdür] . Cinsin, kendi türlerine ait hassalada bölünmesi de müm­ kündür ki, bunun örneği 'Hayvan ya gülendir ya da gülen olma­ yandır.' [sözüdür] . Aynı şekilde, hassaların ve ilinekierin kendilerine mutlak olmayan yüklemin belli bir şekliyle yüklenmesi mümkün ıs olan şeylerin hepsi ile bölünmesi mümkündür ki, bunun örneği 'Gülen ya mühendistir ya da mühendis olmayandır.' [sözüdür] . İlinek de böyledir ki, buna örnek 'Beyaz olan ya katiptir ya da katip olmayandır.' sözümüzdür. Aynı şekilde, ilineğin, ilinekieri oldukları türlerin cinsleri ile -eğer ilinek, bu türlerden ve bu cinslerden 20 daha genel ise- ve bizzat bu türlerle bölünmesi mümkündür. Bunun örneği : 'Beyaz olan, ya hayvandır ya da hayvan olmayandır.' ve 'Beyaz olan, ya insandır ya da insan olmayandır.' Cins, türünün ilinekleriyle bölündüğünde bu bölme, özsel olmayan ayrımlada yapılmış bir bölme olur; çünkü ilinekler, bazen, 'ayrımlar' olarak da adlandırılır. Bu yüzdendir ki bazen, onun, 'cinsin ilineksel ayrımlada bölünmesi' olduğu da söylenmiştir. [94b] Ama bu bölme, bölünen cins için birtakım türler meydana getirmez. 25
: �jJ I J l .. iJ I . r t_ ly �l J ! J WI �1 ıf J..b.:..i 4...-il 4 G i .;A u; J J . J WI �1 J! ö_r->�1 t_ ly �l ıf �fo �;J 4 J ö_r-> �1 J ,4_.._,.....w l ıf b � ;s1 .. �i J! � � 4...-il l 0� � i 0 \S" � � 1 .. ��� ıf b� Ji i .. �i J! � � �;JI t_.,:JI � ':?.lJ I 0i � ,l_r.> i �y 0fo ..li 4..._,.....w 1 J .�;JI � t. ! J � \S" t. ! 0l-i �l cil� J � · u.PI_r l lf,lS" � _r.> �1 � cil� J � · u.PI.r � 4 r ii:! 0 i � i � ..li �� J .�\S" r; �� r ii:! 0 i � ..li J . � i � r. ı J � i r. ı 0 1� 1 � t. ! J I!J b..; t. ! 0 1� 1 cil� J � .�ly � �ji � � ��� 4 Lo � � 0 i � ..li u.P l_r � 1 J � 1� 1 cil ..lS"J .1!1 b..; l!lb...;J I cil� J � J.lk.. � � t. �Y. � � 0 i � i \:J_,i cil� J � ·u.P.rJI cil..lS"J ·If' � � t. ! J '-"' � t. ! � r 4:! 0 i � ..li u.P.rJI cil..lS"J .� \S" � r. ı J � \S" r. ı � �� cl1:i ıf �1 0 \S" � u.PI_r �l � �ji � 1 t_ ly � l 1.1" �4 � �� cil� J � · �� 4 t_ ly �l � J ' ��� ıf J t_ ly �l J ·0L...i ! � r. ı J 0l-i! r. ı � �1 J ,0 1>.:> � r. ı J 0 1>.:> r. ı J� 4.-i 4...-il l cl1:i � \S" �Iy i u.PI_r 4 �1 � � J � ..li cil .lli .�� � i � ..li u.PI_r �1 � \S" � ! ,�1� � � 4...-iJ I o.lA J .�f' (94b) J� �� 4.-i � ! 4:i · r_,.....w 1 � � 1_y 1 � ..b.:i ı ı "" " . s . � lO . " " " " " " " " .. ıs .. . � 20
60 Mantıkta Kullanılan Lafızlar VII. ÖGRETİM YÖNTEMLERİ Öğretim, bazen dinleme yoluyla olurken, bazen de taklit yo­ luyla olur. Dinleme yoluyla olan, öğretmenin, kendisinde söz kulS landığıdır ki, Aristoteles bunu 'dinlemeye dayalı öğretim' olarak adlandırmıştır. Taklit yoluyla olan ise, öğrencinin, öğretmeni bir fıilde ya da başka bir şeyde belli bir durumda görmesi ve söz konu­ su şeyle ilgili olarak ona benzemesi veya onun yaptığını yapması ve neticede öğrencide söz konusu şeye veya fiile yönelik bir yetinin ıo oluşmasıyla meydana gelir. Öğretimi sözle meydana gelen şeylerin bir kısmının taklit yo­ luyla olması mümkünk.en bir kısmı ise, başka bir tarzda değil, sade­ ce söz yoluyla olma özelliğine sahiptir. Söz yoluyla öğrenilme özel­ liğinde olan her şeyle ilgili olarak, öğrencide [öğretilecek] şey hak- ıs kında üç ha.tin bulunması zorunlu olarak gerekmektedir: Onlardan biri, söz konusu şeyi tasavvur etmesi ve öğretmen­ den duyduğu manayı, yani öğretmenin sözle kastettiği manayı anlamasıdır; ikincisi, öğretmenin lafzından anladığı veya tasavvur ettiği şeyin varlığına ilişkin tasdikin kendisinde gerçekleşmesidir; 20 üçüncüsü ise, tasavvur ettiği ve hakkında kendisinde tasdikin ger­ çekleştiği şeyin bellenmesidir. Bu üç şey, söz yoluyla öğretilen her şeyde gereklidir. Öğret­ menin her zaman bu üç şeyi öğrenciye, kazanılması mümkün olan en kolay yollarla [ cihat] kazandırma yolunu izlemesi ve kazanılan 2S şeyin de mümkün olan en iyi şekilde kazanılmış olması gerekir. Bu üç şeyin kazanılmasında kullanılan öğretme yolları [cihat] , 'öğret­ me yöntemleri' olarak adlandırılır. Öğretme yöntemleri de, öğre­ tİrnde kull anılan şeylerin farklılığına göre ve öğretme esnasında bu şeylerin birçoğunun kullanım yollarının farklılığına göre farklılaşır.
C · . �- t �- rç � .1 · • ·�� i-- '�� [. � ·'\ � � � .� · �c· � �· r ·.,. ·'u_- 1 f �-·. \.. ( · ri ' �· �· �c- :f · ' \ . . ,r · r · . . C . � . · t C. . (-· � c1 "' .... " ' 1 :f ft · i. � � [: � ;. · ·r.;. . T . · � c . � f \ · �· . t' ·.�tn f t -· 1 · C-· " 1} - � "' l�, • .Cc-· C·' -' \.. . Vc· � � T � · C. � ' 1 ' ;; f. :·' � � � !' i: 1 Ç. .fC· � 1.. · . 1. f (-;· c_• t · · .t. t . - 1' -· • c;: ç 1' f 'k . ' _:_ 1 ( ' ' C· "'- · � · " l ç . � ·r.;. � � � � 1 . · f � [ 1 � . f :ı i: . f . rol j. ."'· 1-. "! � � 'V 1 - · (;, 1 � . �f'. " 'tf. J f. -· � -· � 1' � ·'u_ . . l ·'u_ f � tÇ· c- J � . � V\ c.. c_ � t; o · �. • . ' �·. 1... � - � ..! ' · (.. � • "• � • _:. , 1._ � • �. • t-.J o ; � (;i � • · ı_ ct; N 1:::: s,.. . (f o � d\. - • . l- f. · (f ;:: L• .. t. • " � .c . l- . ..! � L ır. �. o �� , � �� • ·'l: ��. ( .. rtı • L . '� [!: �. fo. ..... til t ı c_ ,r 1:::; � !\L. V- ;:� t� · ' " tr E.: t:. c_ · · c- · rr .ç.. � �. ;:� - · · . . " t. I- c,; c � ;; ... � ..! � " ' "-� · .f�., � . e- � · · i:· • �. � \. "' .... L . • \.,. • . h't' · � ..! " ..... o '\_ � . [ � � • � e! • .. 1:::: ;:. � �. e: v" · � t. o o, c_ e- . , r.. c_ • 1:::; � . L \.,. e! •r' �-L '"' ' � - �-. Z' ' 1:::: ' 1... � ..:. � � til • - " < . t ·'ı_. [ E Ir­ tL" ·( � g
61 Mantıkta Kullanılan Lafızlar Öğrendiği şeyle ilgili olarak öğrencide bulunması gereken söz konusu üç ha.te yönelme, [95a] ancak kullanılan şeylerle olur ki, bu şeyler çoknır. Kullanılan şeylerin arasında şeye dela.tet eden lafızlar, şeyin tanımı , tanımının parçaları, tikelleri ve tümelleri; şeyin resmies ri, hassaları, ilinekleri, şeyin benzeri ve mukabili; bölme, örnek/mi­ sal, tümevarım/istikra, kıyas ve şeyi göz bizasına/önüne koyma bu­ lunur. lO Kıyas hariç, bunların tamamı anlamayı ve tasavvuru kolaylaş­ tırmada fayda sağlar. Kıyasa gelince, onun işlevi yalnızca şey hakkında tasdik oluşturmaktır. Hakkında tasdikin gerçekleşmesini amaçladığımız şeyin önce yeterince tasavvur edilmesi, sonra onunla ilgili tasdikin talep edilmesi gerekir. Çünkü şayet onun doğruluğu kendinden bilinirse, kıyasa gerek olmaz; kendinden bilinmezse, doğruluğunu açıklamak üzere kıyas kullanılır. Söz konusu şeylerin ıs [kullanılan şeyler] tamamı, şeyin bellenmesini kolaylaştırmada da faydalı olabilir. Bunlardan türnevarım ve örnek ise, [sözü edilen] üç [hllin] hepsiyle ilgili olarak fayda sağlar; şunu kastediyorum ki, [ a] şeyin anlaşılması, bu ikisi sayesinde kolaylaşır; [b] tasdik, yine bu ikisiyle 20 gerçekleşir ve [c] bunlar, beliernenin kolay olmasında fayda sağlar­ lar. Bu şeylerin örnek, türnevarım ve kıyasın dışında kalanları tas­ dik oluşturma özelliğine sahip değildirler ama onlar sadece anla­ manın kolaylaşması ve bellemeninjhıfzın kolaylaşması hususlarında fayda sağlarlar. 2S Şeyin lafzı, tanımı, tanımının parçaları, resmi, hassası, ilineği, benzeri, tikelleri ve tümellerine gelince, bunlar iyi anlama ve şeyin belleurnesi hususlarında fayda sağlarlar ve üç yönde [ cihat] kullanı­ lırlar: 1 . Aldmet/İjaret 30 Birincisi, [bunların] 'şeyin işaretleri/alametleri' olarak alınmalarıdır ki, böylece onlar, kendi başlarına tahayyül edilebilirler; öyle ki, zihinde hazır olduklarında, onlarla birlikte, işaretleri yapıldıkları
Jl_p- ')/1 (9 5 a) clt � 4-! � Wl � � 1 J>- ')/ 1 J lA J � �.ll l .- � 1 J � � �i � � � ��� .- � 1 � J .- � 1 � 4.i i ..U I j; lAJ � I J l...A:- 1 lf:... ,ö_r.!' J>- � 1 J .ı..; l_r i J �1_,> J .- � 1 iY"J J �çls'J � 9_r. J � .- l_r. i J �J J IJ" I:AJ I J J l_;:.... ')/1 J J\!..J I J a.-Al l J � li.. J .- � 1 � � J � I,)"' I:AJ I 1� Lo � lA J . � 1 .- 1� .- � 1 · �4 J:!� l �Y.. �i �\.;. � � '-"" I:AJ I t:.i J ·J� I J � 1 dJ� J..i J; ! �i � J:!�l � r:3: �i lj � �.ll l J . .k.ü � � � 4i� � �� '� J:!� l � � � � � � J . 4i� � J IJ" I:AJ I � 1 � � � � 1 J ''-"" I:AJ I J l 0-- J t!..J I J J l? ')/1 J . .- � 1 � 41-*" J � ..Ü lA � . · .:':' � ll ...u �u i I..F�i - lA.r' t., �� � I..Fj u. lAA:...ı 1"t"": ı . . "� - . . u-r-: J '-t':' lA }L... J . Ja.W I 41_,..... J � � J 4. r:3: ..Ü L.4:! i J:!� l " "' " �1 �L!. � � � -'-"" I:AJ I J .-1_;::.... ')/1 J J t!..J I 1� Lo - J>- ')/ 1 . .k.ü Ja.W I 41_,..... J J � 1 41_,..... J � � ,J:!� I �y J .ı..;_r J � l> J �J J � .- l_r. iJ � J .- � 1 JaA.I t:.i ... � 1 Ja.b. J J � 1 Ö-'_p.- J � �� ,�çls'J �9.r. J � :�� � � � � J , lll " o " . o 5 o p• " � lO o r • . v o " o o " C. :. � ı . .; ·. t., · C. :. , • � . u� c..s-- · u� o lA � 15 � to� \ . ' .- � ll � lo')\$. ..1>-Y u· i lA I-l> l 1 lf,- � 0" .ll l �� 1� 1 � �.ll . l �� . • • • 20
62 Mantıkta Kull anılan Lafızlar şey de zihinde hazır olur. Bundan dolayı, şey için, bir hatırlatıcı ve ona yönlendirici vazifesi görürler [95b] ve böylece şeyin hayal edilmesine ve bellenmesine yardımcı olurlar. 5 ıo ı5 20 25 30 'Onun [şeyin] benzeri'nin durumu da açıktır. Çünkü ne zaman şeyin benzeri hayal edilirse, şeyin kendisini tasavvur etmek kolayla­ şır. Şundan dolayı ki, şeyin nefisteki hayali, benzerinin hayaline gö­ redir. İki şey, [ a] her ikisi hakkında beraber alınan tek bir şeyde ortak olmaları bakımından benzer olabilir ve [b] birbirleriyle ben­ zer nispetlerle ilgili olmaları bakımından benzer olabilirler. Buna [ikincisine] örnek şudur: Kaptanın gemiye nispeti, ordu komuta­ nının orduya nispeti gibidir ve [yine] , şehrin yöneticisinin şehre nispeti gibidir. Dolayısıyla, ordu komutanı, şehrin yöneticisi ve kaptan, nispetlerinin/ilgilerinin benzeşmesi bakımından benzer olurlar. 2. İbdal İkinci yön, bunların bazısının bazısının yerine konulması, ika­ me edilmesidir [ibdal] . Şöyle ki, [a] şeyin iki ismi olduğunda ve öğrenci nezdinde onlardan biri daha açık diğeri ise ondan daha kapalı olduğunda ve [öğrenci] , şeyi, kapalı adıyla anlamadığında açık olan kapalı olanın yerine konur. Aynı şekilde [b] şeye, hem müfret bir lafız hem de mürekkep bir lafız dela.J.et ettiğinde ve [şe­ yin] anlaşılması müfret lafzıyla kolay olmadığında, mürekkep lafzı müfredin yerine konulur [ibdal] . Aynı şekilde, müfret de mürek­ kebin yerine konulabilir. Bu şekilde, gerek duyulduğunda her biri her birinin yerine konulabilir. Bu yöntem, 'daha açık olanın alın­ ması/ibdali' ve 'daha açık olanın seçilmesi/iktizabı' olarak adlandırı­ lır. Aynı şekilde, [c] müfret lafız mürekkep lafızla değiştirilir ki, müfret lafzın mürekkep lafızla değiştirilmesi, 'ismin açıklanması ve ismin kavl-i şarihine/açıklayıcı sözüne tahlili' olarak adlandırılır. Tanımın ismin yerine konulması [ibdali] 'ismin tanıma çözümlen­ mesi/tahlili' olarak adlandırılır. Bu şekilde, şeyin tanımının parçala­ rının tanımları, şeyin tanımının yerine konulabilir ki bu, 'tanımın parçalarının çözümlenmesi/tahlili' olarak adlandırılır. Şeyin, kendi­ lerinden mürekkep olduğu şeylerin, [96a] bu şeyin tarifinde,
'f •C -u. - · �� \�[ Qe.E. �.�� (;; . (: .. _: "-� " (!. · C- t �� · - c.\ . 1� c.· : � �.. - �� ) t � � , . � t" f;. c_ (i7 � �· - - • C- 1-: - lo �· lr. · f:- .. ): � �1.� :C � ·�- ·� l."' c.· e- c.· • r "fa. h r7 . c-" • c.· y . . , � . "' 'c.·l' !F. c.·_,.• f.ll· · l , - . . c-" :t� · . e.· � . fr::, . r.. � f . . f;. ct • · ' t·• � . c.· f . i - t .r .ı - ·r ·� � scÇ; � �· f r:;:: �·�v . -1� � �. ��. '-� t . �,. )�.. �_·,. � · _,. Y, � � --� ·�� � " .. lo f f · . � 1..: L � t ;l � -· �f . Y. "' "'r. L " " f_,. . . "-- �f �.. . "-- ;;� � � } C < 't l � 'ı_, · . , f\ , ' � f' t·· � r C.· · � � �:r ·ı:: .[ � " ·. f:l.. � �ç · ��·· t - "' ; [lo [:" � · . r · ·ı:: n1� t� �f: �· i �.{ 1· J. r c.· . �. � ·c.·r f.· ·f. 1.· ç: � _,. - c.·- 1. .. "'(. . c.·f' t ' . . b\ 1... · ·� t �" · Ç; � [:" . · - � �"' � .. · t lo f' · � C. � � ( · rio ' � r r; ! · f \ f · · �.. . � ) � (;; �� i b\ � ct �.. t.· c· � � L r; f. c_· � 1..-- C.._!.. �·v: " .:: �- .�tt-· ·_ :t'. �.. E 8 � .l: t · f' \ � r: G\_ G\_ 1· � 1 · � · t .� 1 · t t 0 .,!t � • " -.o a-. • " • - � f; - . - " C- 1 t L . f:-C- \ ,. - � . e.! r t 1 • .r - t e- r. . e- " . c- \. • .C - . - .( • - C- " "' !.. . .. C- � .r � ·- - ' lo " Ul r c_• . • . .. - V\ .... � ' � • "' . • ı.. . . c- r.. t:::= c_ • . � e: J,- ; N o L - • C. f:- · � r. f;. · "' ' - e. q \.' - C- , . e- � � :-t � . (!: � r.:. o C- • . •- �. . • � . � - . "' •· - - • - : '- � • s,.:. y ,,;" • ". l..: Cr- . • • Ul c_ r.:\ . .. • c;; ç;- � \O Cil r.. 1:::= l ·�. e. - l•.' . ç • . 0\ �
63 Mantıkta Kullanılan Lafızlar şeyin ismine bedel olarak alınması, buna benzer. Tıpkı, 'duvar'a bedel olarak, duvarın, kendilerinden mürekkep olduğu kerpiç, ça­ mur ve tuğlayı almamız gibi ki, 'duvar' bu şeyin bütünüdür; [ ama] bu bütünün içerdiği parçalar zihinde hazır edilmeksizin [bu şeyin 5 bütünüdür] . Onun parçalarının buna bedel olarak alınması, bütü­ nün, parçalarına ayrılarak alınmasıdır. Şeyin kendisinden meydana geldiği şeyin, şeye bedel yapılması, 'şeyin, kendisinden mürekkep olduğu şeye tahlili' olarak adlandırılır. Bu, şeye delatet eden mü­ rekkep lafzın bu şeyin isminin yerine konması ve şeyin tanımının 10 şeyin isminin yerine konmasıdır. Bir topluluk, bu üç ibdali, 'bölme bakımından benzer olanlar' şeklinde adlandırırken diğerleri ise on­ ları, 'tahlil' olarak adlandırır. Üçüncü yön, bu şeylerin bizzat şeyin yerine konmasıdır. Çün­ kü bazen şeyin tasavvuru zor olur ve bu durumda, onunla ilgili 15 olarak, onun lafzını bu şeyin hayalinin yerine almak gerekir. Aynı şekilde, şeyin tanımının veya tanımının parçalarının tahayyülü, öğrenciye şeyin kendisinin tahayyülünden daha kolay gelirse, onun tanımı ve tanımının parçaları, şeye bedel yapılır. Onun resmi, has­ sası ve ilineği de böyle [yapılabilir] . Aynı şekilde, belli bir şeyin 20 tasavvuru güç olursa ve bu şey bir tümel olursa, bu şeyin parçası bu şeye bedel olarak alınır ve tümeli tahayyül etmekteuse onun tahayyülü ile yetinilir. Yine, belli bir şeyin tasavvuru güç olur da, bu şeyin cinsinin veya türünün tasavvuru kolay olursa, bu şeyin cinsi veya türü şeye bedel olarak alınır, onunla yerinilir ve öğrenci- 25 nin zihni şeyin kendisini tahayyül etmeye güç yetirinceye kadar onun yerine ikame edilir. Bazen şeye bedel olarak şeyin benzerinin alınması da mümkün olur ki, bu durumda şeyin kendisinin tasav­ vuru yerine onun benzerinin tasavvuruyla yetinilir. [96b] Bu üçüncü yön kapsamında ibdallerin şu şekilde oluştu- 30 rulması da mümkündür : Olur da, belli bir şeyin tahayyülü güç olursa ve biz de bu şeyin tümelini, şeyin yerine/şeye bedel olarak alırsak, akabinde de, onun [ tümelin] ismini tümelin yerine koyar­ sak ve böylece tümelin ismi tümelin yerine geçerse, biz tümeli,
lj J>. i } L.S' ,_. � 1 cl}.) �..rV J -- � 1 r-1 J� -- � 1 �.h J ,�bJI �; � � 1 ft.\11 J �1 Ji �1 �bJI J� cl}.) � y. �bJI �- � Lo �.ll l �- � ı:, i � ,y '\.s.!.ll J>. i _,. cl}.) J� �1?.- i J>. i � .--1?.- \r ı ,f � 1 cl!:; � -- � 1 J� -- � 1 �� u. Lo Jl� ! J . � 1?.- � � �1 Jiill l Jl� ! � IlA J .�� u. Lo J! -- � 1 � � -- � 1 � JI� ! J -- � 1 cl}.) r-' 1 ı)� -- � 1 � 01..UI �rJI 4+,l!.:.JI �")\;JI � �1�)'1 olA ı:,� \.,S J .--�1 r-' 1 ı:, � . J.:b-:J i lf.i� ı:>J.ı>T J ,�ı l.:!J � � � -- � 1 ı:, tS::.. -- � \1 1 olA Jl� ! � l!ll �� J · -- � 1 cl}.) J l::> J� .ıJüj .1:;.� ı:, i � � -- � 1 )� � � � � .r. i � _.1?.- i Ji -- �1 � � ı:, \S' ı_? cll .lS"J .. _.l?.- 1 J J�l � -- � 1 J..%i ,y J � -- � 1 J� J ı:. -- � )� � ı..? cll .lS"J .�.r- J � l> J ....).. cll .lS" -- � 1 cl}.) J� -- � 1 cl}.) "?." .1>- 1 ,ÇIS' -- � 1 cl}.) ı:, IS' J ı:. .r- i J� � ı:ı ! cll .lS"J . � 1 � rf' � �li ., " y Jl .r- � 1 cl}.) � .l>-1 y Jl .r- �1 cl}.) � )� � " " � � 1 �.) �� ı:,l J! .ulA.. �1 J � �li ;O �1 J� -- � 1 J� -- � 1 y .1:;.� ı:,i � ..ü J . .cl� -- � 1 � � (96b) -- � 1 )� rf' � )� � Lo �� ,��1�)'1 � �.r. ı:,i � ..ü � l!ll �I llA J ? -- � 1 J� -- � 1 cl}.) Js' lj.l:;. l; ı:. .r- i � � ı:,i Ji ı } ts- ..ü J �� \ lA.. J5J ı r-1 \ w .._.. ı J5J ı ı:ı� l:.l�i , o "' . o ..l> i "' s. o ..l> .. i .. s. 4S- ,4S- tJI . s. 1. lO "' , "' "' i 5 15 .. "' 20
64 Mantıkta Kullanılan Lafızlar amaçlanan şeyin yerine koymuş oluruz ve bu durumda şeyin tüme­ linin adı şeyin yerine alınmış olur. Aristoteles, özellikle bu ibdal türünü çok az yerde kullanmıştır. Aynı şekilde, şeyin özel adının şeye bedel yapılmasını da sayılı yers lerde kullanmıştır. Şeyin ilineğinin şeye bedel yapılmasına gelince, Aristoteles felsefede, öğretimin bu türünden kesinlikle uzak durmuş­ tur. az Aynı şekilde, şeyin benzerinin şeye bedel yapılmasından da, çok şey hariç, uzak durmuştur. Bu ibdallerle çeşitli terkip sınıfları da oluşturulabilir; mesela şeyin ilineğinin şeye bedel yapılması ve aka10 binde bu ilineğin, benzerine bedel yapılması ki, bu, öğretim türleri­ nin en kötülerindendir. Onların [öğretim yöntemlerinin] hepsinin en kötüsü ise, çok fazla terkiple oluşturulandır. Buna örnek: [ a] Şeyin tümelinin şeye bedel yapılması ve [b] hassasının da tümele bedel yapılması ve [c] 15 bir ilineğinin de hassasına bedel yapılması, sonra da [d] bu ilineğİn benzerinin ilineğe bedel olarak alınması ve böylece [e] bu benzerin · adının benzere bedel olarak ikame edilmesi. Bu durumda dinleyici ve öğrenci, amaçlanan şeyden son derece uzaktaşmış olur. Bu ibdal türünü Pisagorasçıların pek çoğu ve Eflatun'dan öncekiler kullan- 20 mıştır; tabiat ilmi erbabından Empedokles de onu kullanmıştır. Eflatun'un Timaios [97a] olarak bilinen kitabında yer alan şu anla­ tım, bu [öğretim] türündendir: "Yaratıcı doğru bir çizgi aldı ve onu böldü ve onu, düz iken daire olacak şekilde büktü ve bunu da, uzunluğuna iki daireye böldü. Sonra bu iki daireden birini yedi 25 daireye böldü. Bu nedenle gök, dairevi olarak dönmeye başladı." Bu, öğretim yöntemleri arasında, olması mümkün olanların en kötüsüdür. Aristoteles de [Metafizik'de] bu öğretim usulünün de­ ğersizliğini açıkça belirterek şu görüşü ifade etmiştir: "Bunlara/bu filozoflara gelince, onların amacı sadece kendilerinin anlamasına 30 yönelik olmuştur; onların amacı bizim anlamamıza yönelik olma­ dığı gibi, bundan da sakınmışlardır. Açıktır ki, onlar bu şeyleri dile
J� ı�.,>t. .;.o 'l ı J!' r-ı � ,_,� ı .;.o 'l ı r � �� wi .ö� tp l_,.. � � lk lk...).. �1 �l> �1 l.lıJ ._;.o 'l l � �1 � � ,.�1 J� · �4 �l;JI r--' )' 1 Jl� ! cil .lSj . � � ,.�1 J� · � 1 uP.r Jl� ! r.i J .ö� tp l_,.. � lk lk...) Jl� ! cil ..lS'J .�1 JS' � 1 ,f �1 l.lı � 1 � � � .ü J .ö� .�i � \rı � � � ,.�1 J� · � 1 � ... uPr J � jl j:..o ,�.;J I ,y Li�l �� 1�)'1 olA �; jl L. i _,) ,y l.lı J ,� uP.rJI cil � J � � . � 1 J� .�1 . � 1 .b.ji ,f j� ji cil � J� .1_? -0 i L:::S"; �� L. Js" cil � j� L. i_,) J �l;JI J �� � 1 J � J .�1 J� .� 1 � J � r--' 1 r lA: J uP.rJI J� uP.rJI cil� � ..l>J: � '� uP� _,� 1 . � 1 ıY' � 1 J t" W I � ,� 1 J� � 1 cil � J V"'J,;-� JT ,y _? � � Jl�)'l ,y �I llA J . � 1 � � J · �r.lb�i � 1 r-W I ��i ,y � 1 J �� i r � :J.. �J�I �� i � l:S" � }i � .lJI r � l �1 l.lı ,y \1.;. ..l> i �JL:JI �i ,y (9 7a) V"'J � ,y o \:.:...9 � ı . _;; � � - �)1� J_,kj l � � J - öJI ..t:....ı )' l J! 4.- lA::... � I l -4i .IJJ _, �� .W l �J� cil .ili ,; ıJ _, � �)I ...U I � ...\.> ! .ü � lklk...) .. J . � 1 . b.ji ,f j� ji � L. i_,) .J'A � - l:.s. t; J -=t ı l.lı Jw ı-.-l.-:11 ,:.ro· .r-' --·'1 l.lı ı..r-ı . ��- (.rP � r. 1 . l:.,.t .:. l · · C- ,�1 J .k.ü �· · j r ı�.:. .1 �. ı..::_.j lS" l..3 .1 � . � � l;s. � ı.r. � � � J ·� 'l ı olA l_,l l.i �i r_,ı.- J .cil� ıY' ljı lji , " " :; 5 " lO ıs • : Y"' • 20
65 Mantıkta Kullanılan Lafızlar getirmişlerdir ve bu şeyler de ancak kendilerince bilinmektedir. Fakat bu sözle/anlatımla ortaya koydukları şey, bizim akıllarımızın dışındadır." Aynı şekilde, felsefeleri süslü şeylere benzeyen kimsele­ rin sözlerini araştırmamız da gerekli değildir. Rumuz ve gizem 5 olarak adlandırılan sözler de bu yolla meydana gelir. Bu sözler bel­ ki de, sadece felsefi öğretim usulleri bakımından değersizdir. Hita­ bette ve siyasi şeylerde kullanılan sözlerde ise, belki de onlardan başkası gerekli değildir. 3. Mukabil ıo 'Şeyin mukabili'nin kullanılmasına gelince, bu, anlama hususunda faydalıdır. Şu sebeple ki, şey, mukabiliyle birlikte sıralanırsa daha çabuk ve daha iyi anlaşılır. Aynı şekilde, bazen şeyi, mukabili hatırlatır. Bu nedenle, şeyin mukabilinin şeyin bir işareti/alarneti olarak alınması mümkündür ki bu, şeyin anlaşılınasına ve belien- ıs mesine yardımcı olur. 4. Bölme Bölme yoluyla [uygulanan] yöntem ise, ancak hem bu şeyi hem de başkasını kapsayan [genel] bir şey sebebiyle, şeyin tahayyü­ lü zor olduğunda kullanılır. Çünkü bu durumda zihinde kendisini 20 ve başkasını kapsayan [genel] şeyin anlaşılması öne geçer ve bu yüzden amaçlanan şeyin, söz konusu 'genel şey'de, kendisine ortak olan [97b] şey olduğu sanılmıştır. İşte bu durumda 'bölme' yön­ temi kullanılır ve söz konusu genel şey, her biri genellikte ortak olduğu ayrımlardan birisiyle özelleşen şeylere bölünür. Böylece, 25 amaçlanan şey dinleyicinin anlamasında belirgin hale gelir. Tek bir ismin delalet ettiği anlamların sayılması da, bölme yöntemine dahil edilebilir. Çünkü birçok anlam tek bir isimde or­ tak olduğunda ve onlardan birinin tahayyülü amaçlandığında, din­ leyenin, anlaşılanın yerine, isimden anlaşılması mümkün olanlardan 30 başka bir şeyi alması imkan dahilindedir. Böylece, bu sebepten
. \:Jp ,y- �; l> � J_,4l l 1 � ci}.) :.re 1�J L. �i \r ı ,4iJ.r--­ � r •- .; li �.ll ı JJlii :.r � , ) � � cll ..lS"J .j W ':J IJ j_,.). 1 � � 1 JJ Li ':JI � � 1 � J . ı.); l>jl � .Ja.ü :( .j ı.;ı 1 r-:llA:.l l � �i J \ı ! 4.1J.)� lA I.Jfo \ı i ı.s-s-J � , �l::-) 1 ;y ':J ı J :il"..-- .ll JJ li ':JI J J �lk:;JI J t.\i .lA� �I) I I.J� \ri � \.il \ . ,. o o ,.-4_,ij . ' l:ı �li � ı..;-� l l ı..r.! .lA.. J L.A:.,.... I t.i J �u i ı.r.; ı" ; · d' � l "' � �� � }"� ..ü cil..lS"J . .)_p.-i J t..r-ı i � � lA.. � �� l.l ! ��ı � �� a_. � � ':J1 J. lA... .i>� �,J i � ..Ü ciJ .ill .�lA.. .� � J ��� � � � 5 • A� lO , a.J \ t � � � � w� �� �� �.ll ı yo-:J ı r.i J ��1 � ı.JA.ll l J! J.:-i _;:); J � � 1 ci}.) rs- � i � � 1 41 . �) l!....l ı y. .)_,..a.i.J ı ��ı I.J ı ��ı cil .ll ::,ıa; .r-Al J 41 r w ı f o) ,�1 �� dJ.) � j:.-- �, ·rW I � ':J ı dJ.) J (97b) 1 -l> IJ J�l cl1:i :.,.- l+-.- -l> IJ Js' � � � r W I � ':J ı dJ.) � �' � w ı � J dJ.) � � 'r� ' J d_p ı � � :.re � J� � 1 �IA.J I � ..vü � 1 � J J> � ..ü J . .)_,..a.i.l l , � J! � -l> IJ r"' � ö_r.S' !.J l- d_pl � �� ,..l>IJ r"' l r • 4j I.J i � r... ..,>� � i.,..w ı J� � w ı .1>� �.Ji �i lA...\> i � 1 1 � � rA!. �,J i � i L. Js' J � dl .ill .r"' ;l l ,y,o lll � "' " � ,o ,; ı5 � " " 20
66 Mannkta Kullanılan Lafızlar dolayı anlaşılınası zortaşabilecek her şeyle ilgili olarak, bu isimde ortak olan anlarnların tamamının sayılınası gerekir ki, dinleyici onları zihninde ayrışmış olarak görsün ve sonra da onların arasın­ dan amaçlanan/istenen anlam kendisi için belirginleşsin. Bölme 5 yönteminden, bellemenin kolaylaştırılmasında da yararlanılabilir. Çünkü bölme, şeyi sayı altına alır ki, sayısı olan şeylerin ezberlen­ mesifbellenmesi de kolay olur. Ayrıca 'bölme', karşılıklıların bazısı­ nı bazısının karşısına/hizasına koyar ve bundan dolayı da karşılıklı­ ların her birinin anlaşılınası ve bellenmesi kolaytaşır. ıo 5. Tümevarım ve Örnek Bir konu hakkında bir hüküm verildiğinde ve bu hükmün bu konu hakkında doğru olup olmadığı bilinmediğinde, bizde onun hakkında tasdik oluşturacak şeylerden biri [de] bu konunun tikelle­ rinin ya tamamını veya çoğunu araştırmamızdır. Bu hükmü onun ıs tikelleri hakkında doğru bulursak, bizde, bu konu hakkında verilen hükmün, hüküm verildiği şekilde olduğu hususunda tasdik oluşur. Belli bir konunun tikellerinin, bu konu hakkında verilen bir hük­ mün doğruluğunu açıkça görmemiz amacıyla açıklamak üzere araş­ tırılması, 'tümevarım' olarak adlandırılır. [98a] Konunun tikelle- 20 rinden biri veya tikellerinin az bir kısmı alınırsa bu, türnevarım olarak adlandırılmayıp, 'örnek/örneğin alınması' olarak adlandırılır. Bu şekilde, 'tümevarım' ve 'örnek', şey hakkında tasdikin meydana gelmesinde faydalı olur. Bu ikisi, şeyin anlaşılınasında da fayda sağlayabilirler. Çünkü 25 bazen tümelin soyut olarak tasavvur edilmesi ve alınması zor olur. Bu durumda, bu tümel, tikellerinin bazısında alınıp, onlarda tahay­ yili ettirilirse tasavvuru kolaylaşır. Tümelin hayal ettirildiği tikeller daha çok olduğunda, öğrencinin ona ilişkin tahayyülü de daha güçlü olur. Bu ikisi, aynı zamanda, bellemenin kolay olmasında da 30 fayda sağlarlar. Çünkü şeyin tikellerini ve duyulur bireylerini zih­ ninin kuşatması insana pek güçlük çıkarmaz. Bundan dolayı,
· . t f .t r � 1;. � .f. rr.� ��· · •G.,. rl:( � n� �. � ) 1 · Y � · . t. c.· t . �. . • � � ı! � . . ç ,,. q -� f t � �Y 'ı.. r. · · . � �� l .f : �( · � c_• l' 1 . cq �(· . � l• \ 1 ' r J;· �p � � c.e-· p• � (l c;: � , t ı � � Y · lDı 1: 1 (• ft. , · � � e· ��· lt � ç 1: � _: � ( l � l � tl • 1!. G., · f · p E · cf. �t:. 1 :ıt ' '3 1 � z,-: 0' . · f' t � [•�.' p c;:' •, (l . 1 • ft � ' �. � t � \. 1� 1 c 1;· :... . t _:p 1 . � � �. �. _,� � � tl r.:.� t � {\ ·. � t f. .;.r -� ÇI �· �p \ q � � ('<' • .t • � 't- � ı! �·p � �r. · �p • � . lı:c.[· pC.·c;: . ��� · }� r. !� �l)·- ([.: �� tl � 1 . r • .l •G.,. t [ � ÇI " 1_ G., t.• � p� t ( .t • "' ' ; ':it r !.. t � f fs (r.:- � . r p · ç r . "1 · · r.: ç �·p " r t 1( 1� r �- �o : q 't- ':f G.. [ • � . · r � . · ( ( . � • 't� 1• � G.. .• � . • 1 ;- · � · � . . f;. 1 " ,, �t- · ge � " f re 1" 1 · . E E t t b c �:. ·� . .� , � � -ı E T :� .� 'ı. � r.: . r t.: \. - - � ... � � • P t;.. · \. · - - 1 r. �� - � ..... L . .. -" . · . \., " ... r.:: -P o � t_ , '" Yo o "'- · 1 r.::. · ' · - · · · · • t;! . . • . - ç C' · • -h 0' · . -P � L' • · " .. • . � ... � · . ...... U1 � Yo \O . � · ro · G. .• � · E: L . e- s;- - \. 1 C, ;ı: - · - e- · � · · N o - ' -" · . . � t\ t.: s;- -P ,. [;: � · J,V 0' � · _.. � - 1 1 . c.. . - ...... o . -,: t.: c_ · � .c! 1 r � � l, ... . �. - - c... o · . · . • \. - t;.. ... o U1 . .. ... · t w. - . L il. - · . s;- • 1 1 -P • 1 � · r. , - 0' • . L -P . '- p \o � � � """] c...... t;: 1 - 1 P- · - " • .c; · - o ' . �· &
67 Mantıkta Kullanılan Lafızlar zihnin amaçladığı şeyi onlar vasıtasıyla hatırlaması kolaylaşır ve bununla da şeyin bellenmesi kolay olur. Dolayısıyla, tikeller çoğal­ dıkça hem şeyin bellenmesine yardımcı olmada hem de hatırlanma­ 6. Göz Önüne Koymak sına yardımcı olmada daha etkili olur. 5 'Göz önüne koymak' da, öğretimde kullanılan yöntemlerden­ dir ve bu, şeyi, mümkün olan yollarla gözün önüne koymaktır. Bu yöntem, öğretim erbabının kullandığı öğretim yöntemlerinden biridir ki, ya şeye ilişkin duyulurun veya [şeyin] benzerine ilişkin ıo duyulurun gözün karşısınajhizasına konulmasıdır. İçinde harflerin kullanıldığı yöntem, 'göz önüne [koymanın] ' bir parçasıdır. Resim­ lendirme [tasvir] , şekil kullanma ve gözle idrak edilen şeylerle sıra­ lamak [tertip] da, gözün karşısına koymanın parçalarıdır. [Bu yön­ temin] diğer parçalarına gelince, onların tasdikte 15 az bir katkısı olsa da, felsefede kullanılmazlar. Öğretme yöntemleri hakkında burada bu kadar söz söylemek yeterlidir.
Ws"J ,��1 � cil� � � ı5. .ll l .,.- �1 � fl:.: 0 i . 4.i� l � J �� 1 � � 4.i� l � & i 0 \S" � 9r.J I �;S' .oJ \S"J:.... I � ,o � ' '-:- At �.,1 \ . ' �� l t_ IA:! ! Y. J ,� 1 � � l... � l � �) I J � 1 � b.j i �i y. �1 I..U. J .�1 �4 � 1 � r. ı � 1 ��� � 0 i y. J ,�l-d l ��i 4 ı - ; �.ll l �1 J · � ıf ı.r.,--l l L.!J � 4 �� 1 ıf ı.r.,--l l �� � J . � 1 � ıf �.r:- y. �J.rJI � � ı5 .ll l � 4 �)� � 1 �� � 4 �.rJ I JL..-;.... 1 J JtS:;. �1 JL..-;.... IJ � � � l.r:- i )L... r.i J . � 1 �1 -i> � ıf �l.r:- i 4.:1"' • ı ..:.. � " J 4.A......W I • � � 1 � � ı.r � · �_,.ll I..U. � tli � 1 � b.j l � J_,Al l ıf Jl..li..l l I..U. J s ... • • ıo
68 Mantıkta Kullanılan Lafızlar . . VIII. BIR KITABI OKUMAYA BAŞLARKEN Bundan sonra, öğrencinin, her kitaba başlarken bilmesi gere- S ken şeyleri saymamız gerekir [98b] ki, bunları, sonraki yorumcula­ rın onlara ilişkin sayımından bilmek senin için wr olmaz. Bunlar, kitabın amacı, yararı, bölünmesi, nispeti, sırası/mertebesi, unvanı, yazarının adı ve kullanılan öğretim yöntemidir. [ a] 'Amaç'la kastedilen, kitapta tanttılması hedeflenen şeyler- ıo dir. [b] 'Yararı'ndan kastedilen, kitaptan öğrenilen şeylerin, bu ki­ tabın dışında kalan bir şeyle ilgili olarak sağladığı yarardır. [c] 'Bölünmesi'nden kastedilen, makale olsun, fasıl veya bunla­ rın dışında 'bab', 'fen' ve benzeri türünden kitabın parçalarına ad ıs olarak konması uygun olanlar olsun, kitabın parçalarının sayısı ve her parçanın içeriğinin belirtilmesidir. [d] Kitabın 'nispeti'yle kastedilen, hangi sanata ait olduğunun belirtilmesidir. [e] Sıra/mertebe ile kastedilen, kitabın bu sanat bakımından 20 hangi sırada olduğu ve onun bu sanatın ilk parçası mı orta parçası mı olduğu veya onlardan başka hangi sırada olduğudur. [f] 'Unvanı', kitabın adının anlamıdır. [g] Kitabın 'yazarının adı'na gelince, onun anlamı açıktır. [h] Öğretim yöntemine gelince, onun anlamını yukarda açık- 2S lamıştık. Bunların her biri bilinince, kitaptaki şeylerin öğretiminde ona ihtiyaç duyulmaz, fakat onlara ihtiyaç duyulmamasının bilinmesi, yenilerin/sonrak.ilerin yorumlarında yok oldukları anlamına gel­ mez. Çünkü onların çoğunun dikkati, bu gibi şeyleri çoğaltınaya 30 yöneliktir. Dolayısıyla, biz bu gibi şeyleri onlara bırakıyoruz.
�� ı:,i � � 1 ;y \1 1 � ı:,i � IlA � J :r tp__,- � � � dl:i J .� \::S" � (98b) c.\:::;,; 1 � � J � J � 1::5J I �_;. � J . 4) 0-b..l l �� � � ..uü � 1 � ..Ü I � 1 � J � IJ � 1 J oli ly J G.?;- J � J � J .�1::5J I � 4-iı_rü � � 1 ;y \1 1 �jJ � � J . � cil� ı:r [_JI> ?T �-� � � 1::5J I :r �.}- L. � � "Y� Ji �lS"' ü"Y li.. � 1::5J I ,. l.r:- i � � J .�1::5J I J i ı:,_,:J :r � 1::5J 1 ,.1}':- \ı � W i .1.>Y. ıJ i J:l:! � cil� _r.? J i � 1::5J I � J ,.}':- � � L. �.JÜ J cil� �i L. Ji �IY. i �_ra lf.! � �_rl l J .yı � l:.,.p �i :r � I::5J 1 �...rü lf.! � dl:i � Jji ,.?. yı � ,� �_ra � i ��� dl:i :r � \::5J I � _,.,. oli ly J ·L>? i lf:... �_ra � Ji .ı:> i Ji .k....Ji Ji � � � � 1 � t:.\.; .� � � 1::5J I � IJ � 1 t:.i J .�1::5J I � 1 ,. � .ıJ ı:,lS"' �.}- ı.f" lA ıf ��J �J . �T l:.- � � ..l.Ü .r.-" lLi � lf.e..uü � � � �__,.- J .�1::5J I � L. � � J .,.� \1 1 lA J l:,.� � � J! �J� �;s1 � � �� ,0-b..l l J � lk lk...).. J . � ,. � \1 1 lA Jl:.. i tJ,> ..l.Ü � �1 � 5 .. 10 �� .� - - - 15 o o o o o 20
69 Mantıkta Kullanılan Lafızlar Aristoteles ve kadim takipçileri, her kitabın başında bu şeylerden ihtiyaç ölçüsünde kullanıyorlardı ve bazen de onlardan kesinlikle hiçbir şey kullanmıyorlardı. Aristoteles, kitaplarının çoğunda bun­ [99a] ların içinden ihtiyaç duyulanların çoğunu neredeyse hiç terk etS mezdi ki bunlar, amaç ve yarardır. Sık sık nispet ve sırayı da zikrederdi ve bazen de onlarla birlikte kitapta kullandığı öğretim yöntemini de zikrederdi.
70 Mantıkta Kullanılan Lafızlar IX. INANMA SINIFLARı VE KIYAS Bu kitaba önedenen kitapta, manttk sanannın hangi yetiyi verdiği ve insanın onunla hangi yetkinliği kazandığı konusunda söz 5 söylenmişti. Bu yeri ve bu yetkinlik ancak, [ a] zihnin, kendileri vasıtasıyla şeyin şöyle olduğuna veya şöyle olmadığına inandı­ ğı/inkıyad ettiği yönlerin ve şeylerin tamamına vakıf olmakla veya [b] zihnin, inanma sınıflarının kaç tane olduğuna ve onların kaç yönden gerçekleştiğine vakıf olmakla ve her bir sınıfı zihnin inan- lO m a sınıflarının her birinin sebebi olan yönlerin sınıfları ile şeylerin sınıflarına vakıf olmakla elde edilir. 1. İnanma (inkıyad) Sınıfları Zihnin inanma sınıfları ise çoktur : [ a] Zihnin, poetik/şiirsel şeylerle gerçekleşen inanma yoluyla şeye inanması, bUnlardandır. 15 [ b ] Onun [zihnin] , istişar1 sözlerden ve insanı öven veya yeren sözlerden oluşan inanma çerçevesinde ve yine husfunet, azar, şikayet ve bu cinsten sözlere göre oluşan inanma çerçevesinde şeye inanması, bunlardandır. Bu sınıf retorik/hit:lbete dayalı inanmadır. [c] Zihnin kendisine gelen sofistik/yanıltıcı şeylere inanması, bun20 lardandır. [d] [ Zihnin] şeye, diyalektik/cedel yoluyla inanması, bunlardandır. [e] [ Zihnin] kesin bir doğruya inanması, bunlardan­ dır. Bu inanışların her sınıfına has birtakım şeyler vardır k, bunlar zihni ona [o sınıfa] yöneltir. Zihni şiire dayalı inanma yoluyla şeye 25 inanmış olmaya yöneiten şeyler, zihni, hatabi/retorik yolla şeye inanmış olmaya yöneiten şeylerden başkadır. Aynı şekilde, onu [ zihni] şeye mugalata [yolu] ile inanmış olmaya yöneiten şeyler, [99b] cedel yoluyla inanmış olmaya yöneiten şeylerden başkadır. Onu [ zihni] kesin bir doğruya inanmış olmaya yöneiten şeyler, 30 onu, şeye diğer yollarla inanmış olmaya yöneitenlerden başkadır.
lA � öji � i � t::S:J I l.lı � i � � .ll l � t::S:J I � J:.i � J l.lı J ö� l o.lı J . � ı:, � )'l � J l.S" � i J Jk.:-l l � \:...,p � � 1 ;y \r ı J ü � l � � �_,i_,l� � � ! J ı..s:J I � �;_,! � Ji ,l..lS" .JA � Ji l ..lS" .JA " � 1 0i J l �.ll l �� �;_,! � J � � f � J � f �.ll l üb�l � \:....P i � � � � � 1 ;y \r ı � \:....P i J ü � l � \:....P i � . �.ll l üb�l � \:....P i ıf � � �..Ü \ �\��\ J\;_pi . ' " � �.ll l ��� � .ö_r.S' WA.ll l üb �l ��i J � � " � 0��1 lf.:..e J . � 1 "� \r ı ıY' � � \.. J.ı.> � c� ı.. � .1>; � � �Jli \r ı J �_,!...l ı J.Jli \r ı :r o� � � J a;..�1 J.Jli \r l ıY' � � \.. Jl!.. � J � Ji ı:,�)'l :r �1 I.U J ,I.U � � \.. J ;l..b:. )'1 J � tS::.!J I J ü l;ilA....I I lf.:..e J - � Ö�; l_,l l ü Ua.lli..ll �.ll l ��� lf:... J . � 1 ��)'1 .� J>. _JA W o�� 1 lf:... J .J� 1 J,ı_), � " � o�� 1 J -�! WA.ll l J_,....:i �\>. ;y i .J üb � )'l o .U ıf � J$'J ��� �� )l l J.ı.P. "� � � ı:,i J! WA.ll l J_,....:i �� ;y \r l cil..lS"J '� J.ı.P. " � � � ı:,i J l .Ü_,....:i � 1 ;y \r l � .Ü_,....:i � 1 ;y \r l � �� " � � � ı:,i J l .ü_,....:i � 1 ;y \r l .JA W � � ı:,i J! .ü_,...:i � 1 ;y \r ı J ,J�I J,ı_P. � � ı:, i J! J ._;;;- \r ı J)ıJ� " � � � ı:,i J l .ü_,....:i � 1 � (99b) � J>. lO ' .JA - s - ıs - 20
71 Mannkta Kullanılan Lafızlar Zihin için bu beşinin dışında başka bir inanmanın olmadığını, aşağıda açıklayacağız. Dolayısıyla bu, bu beşe yönlendiren şeylerin de beş sınıf olmasını gerekli kılar. Bu sımfların hepsi, 'zihnin inan­ ması/inkıyadı' olmada birleşirler. 'Zihnin inanması' [ a] cinsin, tür5 leri kapsadığı tarzda ve [b] mutlak şeyin, şartlı olarıları kapsadığı tarzda ve [c] mücmel olamn mufassal şeyleri kapsadığı tarzda, on­ ların tamamım kapsar. [ a] Mutlak olarak 'zihnin inanması', inanma sınıflarının bir cinsi gibidir; 'hayvan'ın, hayvan sımfları için bir cins olması gibi. [b] Veya mutlak olarak 'zihnin inanması', mutlaktır ve lO onun sınıfları d a birtakım şartlada kayıtlı gibidir ki, bunlardan bir sımfı şiire dayalı bir inanmadır, diğeri ise hitabete dayalı bir inan­ madır. Aym şekilde, geride kalan diğerlerinin her biri de belli bir durumla kayıtlıdır; 'hayvan'ın mutlak, sınıflarının ise, şartlı olarak hayvan olması gibi ki, onlardan bir kısmı 'düşünen hayvan'dır, bir 15 kısmı da 'kişneyen hayvan'dır ve onun geride kalan sınıfları da böy­ ledir. [c] Veya mutlak olarak 'zihnin inanması' mücmel bir inanma, sınıfları da mufassal inanmalar gibidir; 'hayvan'ın bütün veya mücmel olması ve sımflarının ise 'insan', 'at', 'öküz' ve 'karga' şek­ linde mufassal olarak hayvanlar olması gibi. 20 Zihnin inanmasının bir kısmı genel ve bir kısmı mufassal olduğuna ve genel olan da bu mufassal olarıları kapsarlığına göre bu şunu gerektirir ki, zihni inanmaya sevk eden şeylerin de bir kısmı genel şeyler olup mutlak anlamda inanmaya sevk eder, bir kısmı ise mufassal şeyler olup mufassal anlamda inanmaya sevk eder. Yine 25 mufassal inanmalar mutlak inanmaların altında olduğu gibi, [ lOOa] mufassal inanmalara sevk eden mufassal şeyler de mutlak inanmaya sevk eden genel şeylerin altındadır. Hem mutlak olarak var olan, hem de mufassal olarak var olan şeylerin mutlak, mücmel ve genel olanına ilişkin bilgi, mufassal olarıların her birine has olan 30 şeylere ilişkin bilgiden önce gelir. Duvarın tuğladan veya kerpiçten
. �1 .lı 45� .,ı>T .)�1 4l � 0A ..ül 0 i � � � � �1 .lı J! �L..J I ;y \1 1 �t;..p i I.J� 0 i I.J.) ! r):i J ·0A ..ü 1 .) � 1 lfj 1 � & t.,ıS" � l:.,.p ":/ 1 .lı J .� l:.,.p 1 4..-...>J t_ l_,.i � �1 � L. J � ı.)s- � � ;- i .JA 0A..ül .)�1 � L. J � ı.)s- J �l_r!ı � W Jlk.JI .. � 1 � L. J � ı.)s.jts" J ")U, )' 1 ı.}s- 0A..ÜI .)�1 0 � )!:ı,a 4 .11 .. � \1 1 �1 � l:.,.p \ı � .JA 1,) 1� 1 0 i LS' ,ü b�":/ 1 � l:.,.p \ı � .ü l:.,.p i J Jik.. .JA J ")U, )' 1 ı.)s- 0A ..ü 1 .) � 1 0 ts' J i .ü lj 1� 1 .)�1 .JA .,ı>�IJ �� .)�1 .JA lf.:..e � 0 � ,�I_A ö� 0 i LS' , \:. J � � .JA �L:JI } L... ıf ..l>IJ Jf dl..lS"J ,� 1.J IJ:> .JA L. lf.:..e 0 � ,� I_A 1.J IJ:> .ü t;..p i J Jik.. .JA 1.J 1� 1 0 ts' J i . � t;..p i } L... dJ ..lS"J ,J � 1.J IJ:> .JA L. lf.:..e J Jk lj üb�l .üt;..p i J � .)�1 .JA J ")U, )'1 � 0A ..ül .)�1 üljl.r.> .üt;..p i J � Ji � .JA !.J I� I 0 i LS' � .�ljJ I J ;;.l l J '-"').l l J !.J W)'I � � t:. U. rWI !.J lS"J ,j..aLo J r U. 0A ..ül .)�I !.J lS" (J J .)�':a'ı J! 0A ..w � u ı ;y \ı ı 0� 0 i r} ,ü � ı cll:l J! J.,_:; � ;yi J Jlk.J I .)�':a'l J! J.,_:; �U. ;y i lf.:..e � d!:ı�,;.ı ı (ı ooa) üb�':a'l 0i L.S'J .dl"�,;.ıı üb�':a'l üb�)'l J! �L..J I :a::,... o .ll ;y \1 1 dl..lS" ,4A..lk..J I üb�':a'l ;y \1 1 J . Jlk.J I .)�':a'l J! �L..J I �Wl ;y \1 1 � dl::,... .; .ll - 11- ' l ;,j)IV' 1.)� li. � ..l>• y- J 4.ilk.. ..l>y- �- ll �"- - - 1 1 . • . � ı.ı-:- 1 J .ü�l ıf l..l>IJ l..l>IJ � � 1 ;y \1 1 4iJIV' r :� rWI o o "" " ,. " " o 5 ıo , , .ı.:... """'" 15 .ı.:... . 20
72 Mantıkta Kullanılan Lafızlar meydana geldiğine dair bilgimizin, falan duvarın falan taştan veya falan tuğladan meydana geldiğine dair bilgimizden önce olması, buna örnektir. Aynı şekilde yazma sanatı çerçevesinde, mutlak an­ lamda yazının genel olarak 'elif', 'ba' ve 'ta'dan meydana geldiğine 5 ilişkin bilgimiz, 'muhakkak hattı'nda elif'in şeklinin şöyle, ba'nın şeklinin şöyle, 'riyasi hattı'nda ise, elif'in şeklinin şöyle, ba'nın şek­ linin ise şöyle olduğuna ilişkin bilgimizden öncedir. Buna benzer lo olarak, zihni mutlak anlamda inanmaya götüren/yönlendiren şeyle­ re ilişkin bilgimiz, falan inanma sınıfına şeylerin falan sınıfının götürdüğüne ilişkin bilgimizden önce gelir. 2. IUyas Türleri Zihni mutlak anlamda inanmaya götüren/yönlendirilen mutlak genel şeyler, 'kıyaslar' olarak adlandırılır. Her bir sınıfı zihnin inanma sınıflarından her birine götüren bu genel şeylerin sınıfları, ıs 'kıyasların sınıfları' ve 'kıyasların türleri' olarak adlandırılır. [ a] Bu sınıflardan, zihni şiire dayalı inanmaya götürenler şiire dayalı kıyaslar olup bunlara, bu kıyasları meydana getiren ve ger­ çekleştiren şeyler ilave edilir. [b] Onlardan, zihni hitabete dayalı inanmaya götürenler hitabete dayalı kıyaslar olup bunlara, bu kı- 20 Onlardan, [ l OOb] zihni kendisine gelen mugalatalara inanmaya yasları meydana getiren ve gerçekleştiren şeyler ilave edilir. [c] sevk edenleri, mugalaraya dayalı kıyaslar olup bunlara, bu kıyasları meydana getiren ve gerçekleştiren şeyler ilave edilir: Şunlar gibi : Cevap verene, mugalatanın yeri hususunda şaşkınlığa düşmesi için 25 kurulan tuzaklar ve kendisine yöneltilen mugalatalara karşılık ver­ ınede ve inancını batıl veya bir mugalata ile yanıltılmış sanılmaktan korumak için, cevap verenin kullanması gereken şeyler. [d] Onlar­ dan, zihni cedele dayalı inanmaya götürenler cedele dayalı kıyaslar olup bunlara, bu kıyasları meydana getiren ve gerçekleştiren şeyler 30 ilave edilir: Şunlar gibi : Cevap verene, inancıyla ilgili olarak itirazı amaçlanan şey hakkında kafasını karıştırıp, karşılık vermesini engel­ lemek üzere kurulan tuzaklar ve cevap verenin, soru sorandan
0i l::.i.ı- � ö; � ıf Ji � ıf .J'A �bJI 0i l::.i� cll .l J � '� ı:s:ı 1 �l:...P J cll ..\S'"J . 1..\S'" � J i 1..\S'" ö) � ıJ' .J'A 1..\S'" � l> .. t J .. 4 J � i ıJ' � 4 .J'A J ')U, )'1 � lz>Jı 0i l:....k 0� Lı ı c A J ı..\S'" w i � ı c A - � - ı ı lz>Jı � i l::.i ı � .J"U r.r.-• J ,ı..\S'" � � J.J" \r ı cll ..\S'"J .1..\S'" � 4 � J 1..\S'" w i � �V I lz>Jı � l::.i� \ � J.lk...l l � �':all J1 0A.ll l J_,....:; � � �Wl ·).J" \r ı ıJ' 1..\S'" � � 1 J� � �':all ıJ' 1..\S'" � 0i l::.i� lo) . 5 � \.il. ' ' 1� \;...p ' y J_,...:; � � 4.ilk.J I � Wl ;y \r ı J e..'.,:ı .. .. . o Jlk.ll � !:ii ':al l J1 0A.ll l J� � � Z. WI ;y \1 1 dl:i � t...P i J ü l.... I:AJ I J � li.JI � � \.:..p i � 0A .ll l übl:ii l ıJ' � � J 1 lf:..- � � 0A.ll l J� �\.:...p \1 1 o.lı ıf 0ts' L. J .�li.JI t. 1y i J � li.JI � . - A ll � ü:ı':a'l J l - A l l � li.J I lft' -t ı ).J" \r ı l l � l.;&.ı- J ,z� ı.S.r-' ı.r J1 0A.ll l J� lf:..e 0ts' L. J .� li.J I o.lı � J � � ı . . ı.r- t l ).J" \1 1 ' 1 � l.;&.ı J ,� 1 � li.JI � �ı.r-L .:...-' 1 � ü:ı':a'l J1 0A.ll l (l OOb) J� � 0ts' L. J .� li.JI o.lı � J � �� J ,�lA.J I � li.JI � � ö �;I_,JI üUallA.JI übl:ii l ü ':1' 1::=-> ':all J.o - � li.J I o.lı .l4:.:i J � � � � J.J" \1 1 �1 L. J ,4k.llA.JI �.J" � � j.> ' :� 1 � � J� � � );>1 J ülkllA.JI ıf � �.r. L. � J � 0 i -� � ıo � 0ts' L. J .4k.J � t.� Ji Jk 4 .(;i � � 0 i (f o� � � . � l.;&.ı- J ,a:l..b..l - . l � li.J I � J ..b..l l � ü:ı':a' l J l 0A ll l "'� lO . ı� . . � ı� . . • . ıs -· . · . - . - • ·
73 Mannkta Kullanılan Lafızlar kendisine yönelen şeyleri karşılamada kullandığı çareler ki, o, bun­ larla kendini korur ve soru soranın kıyaslarını gerçekleştirmesine engel olur. [e] Zihni kesin doğruya inanmaya götüren kıyaslar, 'burhanlar' ve 'kesin/yakin! kıyaslar' olarak adlandırılır ve bunlara, 5 burhanları tamamlayan ve zihne, burhanlara vakıf olmaya götüren yolu kolaylaştıran şeyler ve yine insanın gerçeğe/doğruya ulaşmada, kendileri aracılığıyla hariçten yardım aldığı şeyler ilave edilir. Mantık sanatının en yüce amacı burhanlara vakıf olmaktır. Kı­ yas sınıflarının geride kalanları tanınıp kişi nezdinde burhanlardan ıo ayrıştığında o , bununla, doğru inancı amaçladığı zaman neyi kul­ lanması gerektiğini ve neden sakınması gerektiğini bilir. Özetle, bu kitaptan önceki kitapta tanımladığımız zihin gücü­ nün ancak burada saydığımız [kıyasa dair] bu sınıflara vakıf olmak­ la elde edileceği ortaya çıkmıştır. 15 3. Lafiz-Anlam İlijkisi Kıyaslar, [ !O la] genel olarak, zihinde birtakım şeylerin belli bir düzenle sıratanmasıdır ki, bu düzenle sıralandıklarında zihin onlar vasıtasıyla, rorurılu olarak, daha önce bilmediği ama şimdi bildiği başka bir şeye muttali olur ve aynı zamanda zihinde, muttali 20 olduğu şeyin, bildiği gibi olduğuna dair bir inanma oluşur. Açıktır ki, [zihinde] sıralanan ve zihnin, kendileri vasıtasıyla daha önce bilmediği ve şimdi bildiği bir şeye muttali olduğu şeyler, sıralanmış lafızlar değildir. Çünkü zihnin bu sıralamayla gördüğü şey, [lafızla­ rın değil] birtakım şeylerin zihinde sıralanmasıdır. Lafızlar ise, 25 sadece dilde/konuşmada sıralanır. Yine, şayet lafızların netiste bu düzen içerisinde sıralanması mümkün olsaydı, zihnin, bu tertip üzere sıralananlardan kalkarak kendisine varacağı ve bileceği şey de, düşünülür bir anlam değil, belli bir lafız olurdu. Çünkü zihnin bu tertip üzere sıralanan şeylerden kalkarak varacağı şeyin sıralanan 30 şeylere bir bağlantısı vardır. Dolayısıyla, birtakım lafızlar,
rf .)�1 ,Y· :'! j:.> ' . _.,.ll Js- � J � � � � .).;!. Le � � ' . _.,.ll '-fl··· ! � � � � J ,j� � o.)�l � li.JI J .� lA.. J_.;·; ,y- JWI � J � j� JWI rf J � l.r,l l � � J>. � w .)��� J! �.ll l J_,...:; � � ;y ':J ı J � l.r,l l r=t � � � ;y ':J i ltJ ! �� J ,(_4) 1 � li.JI � � � J � l.r,l l Js- �}}1 J! � � �.ll l Js- � � � � ':/1 .)� 1 J .�1 J! J�} l Js- �; \.> rf ı)l-j�l � � li.J I � t:...P i ) L.. J .� l.r,l l Js- �}}1 � � � � l:...P rf � Le Js- � �J � l.r,l l ,:r ı)l-j�l .xs. �� J �)- 1.) ! �� J ·� ı) i � Le J ,� 1 .) � �� ..L,Q.i 1 .)! .. ı - ! ı)i lO t.3 ı 1.1. J..i (..) ..ll l lo.;-'t:S:ll ı} tAt.)� �� �.ll l ö:,; � i � �� I:.A lA tAt .) � �� � t:..,p ':J I olA Js- �}} � � . G.,lj \.- 5 .... . . . J.. \.Al \ J .ı;, w�' r • �.ll l � �; ��ı � �� (ıoıa) � li.JI J f- 1 � � Js- � b... � �.ll l l+,ı �y!ı l �_;.ll cl] .) �) ,_;... W .)�1 � .ili � � J ,ıJ�I � J..i rf � ıJ\S".li l+,ı �_hj �; � � ���� ıJ I � J . � l.S � � � �y!ı l .. ,�} U; \.il i � � � cl].) J..i � ıJ\S" � � Js- �.ll l J ,�.ll ı J ��i �; � �.rJ ı l -4! �.ll ı '! �A t.. ıJ\S" .) ! . c - i .)' .ı; w ':l ı :1,) li L.4.ıi J .,ki; 1,)· wı ı r..s- �. .r! t.3 .ı .ı; w ':l ı 1,)· i u--�� w-. �.ll l � � ! (.) .ll l ıJ� �_;.l l 1.1. � � ı} �; � Le ıJ \S" .)! ,J.,A.- � � ı:. J2.Al �i � .ü� �_;.l l IlA � � ��':/� � .u �_;.l l 1.1. �� � .ll l ,:r �.ll l � ! ı:. \.;i; � ... . .. .. - .. .. $ .ı lll .. ��� ... .. "' " tJI 15 $ ... -' • . • . ' "' . 20
74 Mannkta Kullanılan Lafızlar anlamdan yoksun olarak, kendi başlarına sıralandığında onlara, sürekli ve wrunlu olarak bir düşünülür anlamın taalluk etmesini kabul etmek asla doğru değildir. Zihnin sıralanan şeylerden kalka­ rak kendisine varacağı şeyler düşünülür anlamlar olduğuna ve bun5 lara da yalnızca önceden tertip edilen birtakım lafızlar vasıtasıyla varmak mümkün olmadığına göre, bundan wrunlu olarak şu çıkar ki, önceden sıralanan şeyler birtakım lafızlar değildir. Yine, zihnin daha önce bilmediği her bir şeye muttali olması, ancak, [ a] önceden bildiğimiz birtakım şeylerden meydana geldiği- ıo ne ve [b] önceden bildiğimiz şeyler, hayalleri daha önce netiste bulunan ve doğru/gerçek olduklarına inanılan şeyler olduğuna ve [c] netiste daha önce hayalleri bulunanlar da lafızlar değil lafızlara ilişkin düşünülürler olduğuna ve [d] sıralanmalarıyla, [ lO lb] zih­ nin muttali olmasını sağlayan şeyler de bu durumda olduğuna gö- 15 re, açıktır ki, zihinde sıralanan şeyler lafızlar değil fakat düşünülür anlamlardır. Yine, bilinme özelliğine sahip olan şeyler, herkeste bir ve aynı olma özelliğine sahip şeylerdir. Fakat dela.J.et eden lafızlar, herkeste bir ve aynı değildir. Dolayısıyla, şeylere ilişkin olarak bilinmesi 20 amaçlananın, onlara dela.J.et eden lafızlar olmadığı açıktır ve şu ha.J.de zihnin kendisinden kalktığı şey de sıralanan lafızlar değildir. Çünkü bunun da önceden bilinmiş olması gerekirdi. Yine, bu tertip üzere sıralanma özelliğine sahip olan şeyler, zi­ hinde tabii ve wrunlu olarak bulunma özelliğine sahip olan şeyler- 25 dir; dela.J.et eden lafızlar ise, uzlaşıma dayalıdır. Şu ha.J.de, bu tertip üzere sıralanan hiçbir şey, şeye dela.J.et eden lafız değildir. Yine, tertibinden bir kıyas oluşturmak üzere, zihinde bu tertip­ le sıralanan şeyler, kendilerine delaiet eden lafızların kendilerine bitiştirildiği birtakım anlamlar değildir. Şundan dolayı ki, bunu 30 demekle, onların, kendilerine, kendilerine dela.J.et eden yazı-çizilerin bitiştirildiği birtakım anlamlar olduklarını söylemek arasında bir fark yoktur ve yine şu sebeple ki, düşünülür anlamlara dela.J.et
ı:,l lf:... JÖ ·-� � � lA..l>J ..l;lAll �) � j� � J '�) L. ı:_,\S" '� 1 J .�i J� � ; l)z..; l J J lp l � lf.! j� ooU � \S"J ,4]� �� �� � � -��� :_r � ..Ü I � 1 � . f- � L .:..._ - .--:: u i � . c . ...r-:'' .kA.i .ı; w L öJJ�.:. t u , ı� ' ı...s0� � i J . u;w i � � w ı �.rl ' -�� ' ı:,fo ı:,i �J:! Jf � 4i l_,; ! ı:, \5" l.J �� � w ı dJ� rf � ı:, \5" - � lf.! \::.j.ru � � 1 "� � 'J 'lf.! \::.j.ru � "�i :.r ı)� ,:;:.. �i � � ' J � ' J 4-:i \1 � �� � ' -��' � \' ..l;lAl�l :_r �\1� 1 � � 1 J 4-:i \1 � � � 1 J ,JbJI o� � � ..Ü I lf:... �J"�) (l O lb) �} � \ J ,..l; lAl \' 1 � ..l;lAl�l � � � ..ül J �} � \ -��� 0i � -ll . w \' 1 u lj. l.,A.ıl- J .41 ah. '-F � ...1.:; u 1 ı . ·. L!. '-:!*' w - \' 1 � , � � I J.I I ..l;lAl�l J ,� \ � ö..l>IJ ı:,fo ı:,i 4-i \.!. � 1 -��� rf ci_ru .)� \ 0i � ,� \ � 4.i�4 ö..l>IJ � � ..ül � � L. \' J ı:,�� . � �IJ.II ..l;lAl�l � � . . 1 � l.,A.ıl clt �\S' �' ,6...:;;- ..l;lAll l.,A.ı l � � ..ü ufo u , 1 . � -� t t I : L!. l \.i. � \ .-W\'\ lj l.,A.ı . ·l J \ �;,; '-:!*' u. �· f u ..l;lAl�l J ,ö;J� I J c;kJ � � ..ül J .1>_;:; ı:_, i 4-i\.!. � 1 -��� Ja.WI .JA �.rJI 1.1. �}. L.... - � \' ı:,�� 'C.� � � �IJ.I I 1.1. � ..ül J �} � \ - � \' 1 � � 1 J . .- � 1 � JI J.I I � w i lf.! 4jJ;.. 0� � '-"' l:i �; :.r 0� J.> �.rı ı � 1 J � ı:,i � J dJ� J � ı:,i � J) \' �i J.! rf ,� �IJ.II � ..ü ı:_, \S' � 1 J . � � I J.I I .b_,k.;J I lf.! 4jJ_;.. ı:, � � tl' ..A � ,. -: . . "' ..A ı"t::" . '. · \ � 5 ' � • " . .A "' ... - • " • • .}"J " " - � ..A • :; _, fll .. . � . . · . - - '1"' " " • " ıo . ,r-- " ı. . . .A '1"' " ..A " 15 ı. . lll · - " .. 20
75 Mantıkta Kullanılan Lafızlar etmek üzere işaretler/belli hareketler, el çırpma ve benzerleri de kullanılabilir. Şu hcüde, [zihinde] sıralanan şeyler hakkında, onla­ rın, kendilerine delcüet eden lafızlara bitiştirilmiş anlamlar olduğu­ nu söylemekle, onların, kendilerine delcüet eden yazı-çizilerio veya 5 işaretlerinfbelli hareketlerin bitiştirilmiş olduğu birtakım anlamlar olduklarını söylemek arasında bir fark yoktur. Şayet delcüet eden lafızlar, tertip edildiklerinde/sıralandıklarında birtakım kıyaslara dönüşüyorsa bu, söz konusu hareketlerin veya aynı şekilde yazıların 10 tertibinin de bizzat bu sebepten dolayı birtakım kıyaslar olmasını gerektirir ki, bunların hepsi [ 102a] gülme ve alay konusudur. Bu­ nun böyle olduğu, sahih ve kesin olan başka pek çok şeyle de orta­ ya çıkmıştır fakat burası buna uygun değildir. Çünkü bunların ço­ ğu, sanatta [mantık sanatında] bu aşamada olan dinleyicilere anla­ ş ılmaz gelir. 15 Şimdi, Aristoteles'in kendisi Kitabü'l-Burhan'da ş u sözleri söylediği hcüde bu konuda sözü uzatmaya ne gerek var: "Burhanlar, dış konuşmayla değil iç konuşmayla oluşur; kıyaslar da böyle." Bu sanatın başlangıç aşamaları çerçevesinde tarif ettiği şeylerin çoğun­ da Aristoteles'in adeti, 'lafızların ibdali/ikame edilmesi' olarak isim- 20 lendirilen öğretme tarzını kullanmak olduğu için, onun kitabını yorumlamayı üstlenenlerin önemli bir kısmı, bundan dolayı yanıl­ mış ve kıyaslarla onların parçalarının, Aristoteles'in, öğretimde, düşünülürlerin yerine koymuş olduğu lafızlar[ dan ibaret] olduğu­ nu sanmışlardır. [ Aristoteles 'lafızların yer değiştirmesi/ibdali' yön- 25 temini kullanmıştır.] Çünkü öğrencilerin çoğu, hem düşünülürleri hem de onların zihindeki sıralanışının nasıl olduğunu tahayyül edemediği için, o da, öğrencinin zihninin güçlertip böylece onlar­ dan düşünülürlere intikal edebilecek seviyeye gelişine kadar, onla­ rın yerine, onlara delcüet eden lafızları almıştır. 30 Söylenenlerden açığa çıkmıştır ki, kıyaslar netiste sıralanan birtakım düşünülürler olup bu tertip üzere sıralandıklarında, zihin onlar vasıtasıyla daha önce bilmediği hcüde şimdi bildiği başka bir şeye muttali olur.
� �_,...l l 0 "1 � ,a;" _;;! � ö,r...ı.<:'. __,> 1 ��� � 1 IlA � � olA J r-- 0;!..lll l � W l � � l+-.- .r.J5 0 lS" .l l lfJ· ·� J dl.l J J.)z:ll J l � l> W dl.l � J · � 1 ,yı �_;JI � l.r.J I J :J_,il l IlA 0 lA_r.l l � \:S" J J� � � lk lk...).. dl..lS'J ,j>I..UI Jk:.ll ,y- � �J \>.1 1 Jk:.ll ,y- 0fo � J 4i� (... _r.!5 J � lk lk...).. ö .) � � lS' (J J · � liJI Jl� l � �..ÜI � � � .ı.;:i � 0 i � l:....ıaJ I olA J IJ i � liJ ı 0 i '� '� \:S".;:-4:i � ,yı � d! .ll .b..li. J ; w � ı 0 � � 1 J � lklk...).. lfl �i � 1 J.;W�I ı_�A t.. � ı_r. i J ��� ' � r-+-'J J ı:r.J� ı ;s1 §.: ıJ .l l '��� ' 0 1 J l lfl � � �I..UI � Wl ..l>. li ,�.ll l J �; � � J �i Ji (... � ..w . ��� ' J l l+-.- � � ' �.) �� " J. "' " " " J. � ... lll ıo ıs
76 Mannkta Kullanılan Lafızlar 4. Kıyasın Parçaları Şu hcllde kıyas belli mürekkep bir şey olup, kendilerinden meydana geldiği birtakım parçalara sahiptir. Parçaları olan mürek­ kep şeylerin birçoğunun parçalarının da parçaları vardır. Bu dus rumdaki kıyasların, yani hem kendisinin, hem de parçalarının bir­ � parçalar' olarak adlandırılır. Bunun durumu, evin durumu gibidi r\ takım parçalara sahip olduğu kıyasların parçalarının parçaları, 'kü­ çük parçalar' olarak adlandırılır; kendilerinin parçaları ise, 'bü Şöyle ki, ev mürekkep bir şeydir ve parçaları vardır ki, onlar da ıo duvarlar ve tavanlardır. Duvarın da parçaları vardır ki, onlar da kerpiç ve çamurdur. Aynı şekilde, tavanların da parçaları vardır ki, onlar da kamış ve [ 102b] kerestedir. Bu durumda kerpiç, evin parçasının parçası, duvar ise evin parçasıdır. Kıyasların büyük parçaları, 'öncüller' olarak adlandırılır. Kıya- 15 s m parçalarının parçaları ve kıyasların küçük parçaları olan öncülle­ rin parçaları, müfret düşünülürlerdir ki, bunlar, müfret lafızların delalet ettiği anlamlardır·, 'insan' , 'at' , 'öküz' , 'eşek' · ' 'ak' , 'kara' ve benzeri sözlerimiz gibi. Bu lafızların ve benzerlerinin delalet ettiği anlamlar, 'müfret düşünülürler' olarak adlandırılır. 20 Müfret düşünülürler birleştirildiğinde öncüller meydana gelir ki, bunlar belli düşünülürlerden mürekkep olup iki müfret parça­ dan oluşur. Bu mürekkep düşünülürler ki, bunlar öncüllerdir, ken­ dilerine mürekkep lafızların delalet ettiği şeyler olup bu mürekkep 25 [lafzı] oluşturan iki parçadan biri 'yüklem', diğeri ise 'konu'dur. Ö ncüllerin bazısı bazısıyla birleştirildiğinde ve bir düzen içerisinde sıralandığında, bunlardan kıyaslar meydana gelir. Zihni mutlak inanmaya götüren genel şeylerin bilgisi, bu şey­ lerin sınıflarına dair bilgiden önce geldiğine göre, bundan, mutlak kıyasların [ bilgisinin] , kıyas türlerine ve kıyas türlerine eklenen 30 [ izafe olunan] şeylerin sınıflarına ilişkin bilgiden önce gelmesi ge­ rektiği sonucu çıkar. Birleşik şeylerin bilgisini amaçladığımızda,
� � ' ç.\�l . t .r.!SJ - �fo. � � ı.r, i 41 J �r ı:. r i JA 0 � 1 '-"' l:Al li � U""::! li.J I J ,�ı.r, i � i � l.r, ':J �ı.r, i lfl � � ü �_,JI � l.r, i �ı.r, l.; . � i �ı.r, i � l.r, ':J J �l.r, i lfl �i � i - JbJI J .�1 �ı.r, \1 1 � �i t..�.ı.r, i J ,�jt-.A! I � ı.r, \1 1 � � J �ı.r, i 41 J �J"' �� ,� 1 � JbJlS" cl.! � � JbJI �.,A-ll J ,� 1 J �� � J �ı.r, i �b..U J ,�_,i-l l J ıJ � I ,�1 �.r. �.r. JA �� J ,�1 J (l02b) �� � J �ı.r, i ü t.. � l � � � U""::! li.J I � ı.r, t; .�1 �.r, JA �bJIJ U""::! li.J I �l.r, i J IJ"l:-4l l �l.r, i �l.r, i � J - ül.. � l � ı.r, i J � J-X; � � � �� � J Ö .)_;..l l ü��� � - �jt-.Al l J ,.) ı_,... ,� � ') t..> 'JY ''-"') ,ıJ L...,j ! l:J_,i j!.- ö.)_;..l l J;W\ı ı �i t.. J J;W \1 1 lA � J-X; � � � l-.J I � � ,cl.! � �i t.. �� ö.)_;..l l ü��� �} 1� ! J .ö.)_;..l l ü��� � .lı J ıJ. � �?, rj- � J '�J"' 1:. Ü �_,4- � J ,ü L. � � J-X; � � � - üL.�I � J - �_,JI ü��� .i_. _r�l J .i_. � �_,JI �.r, �i � � �_,JI J;W \1 1 . � J � Jl 1 . üL. ..li..l l J �� L:i . �· 1�1. J . .Wl ·- � J! �.ll l J,_:; � � �Wl J� \l ı �lS" (J J · U""::! li.J I � ıJ i \) ')� ':/ 1 dt ��i 4.j__,.... tp__,.... \ :ı c.:; Jlk...l l .) � � 1 J U""::! tA..J ı t. 'Y i 4.i.,- \ � J ".>tk � ı � U""::! tA..J ı 0fo �lS" (J J ·U""::! li.J I t_ ly i J! � � � � J� \l ı ��i r:ı.e o 5 . ıo o o · .) - �� . J . ;. _ _ � � 15 � - · 20
77 Mannkta Kullanılan Lafızlar nasıl zorunlu olarak önce bunların kendilerinden oluştuğu şeylere dair bilgiye sahip olmamız gerekiyorsa, [aynı şekilde] , kıyaslar da birtakım öncüllerden oluştuğuna göre, kıyaslara ilişkin bilgiyi amaçladığımızda da, zorunlu olarak önce öncüllere ilişkin şeyleri 5 bilmemiz gerekir. Yine öncülle r de müfret düşünülürlerden oluştu­ ğuna göre, zorunlu olarak önce müfret düşünütürlere ilişkin olan şeyin bilgisine sahip olmamız gerekir. [ 103a] Bunlar da başka dü­ şünülürlere bölünmediğine göre, bu sanatta müfret düşünülürler­ den daha önce gelen bir şeyin olması müıııkün değildir. ıo B u sözle, bu sanatın parçaları ve parçalarının mertebeleri ortaya çıkmış oldu. Bunların her parçasını, sanat bakımından en uygun yere koymak/yerleştirmek senin için zor olmayacaktır.
l:J i � ı:, i �� J! \j� ı,.? ÖJJ� l+--- i)! �_,.J I � �1 � �r �LW I �lS"J ,�; � � 1 � � 4 4i�l i:�üi �LW I J_,.. i 4i� \j� ı:, lS" ı:.ı ! öJJ� i) ,� Le � �r � i � L.�I �lS" (J J . � L.�I J_,.. i lo!.ll .l J..i �� ( 10 3a) .r-i 4i� l:J i � ı:,ıi ÖJJ� i) ,ö�_;.JI �l'�l rY' ,_,> 1 � ")'� J! � l' .:U. � o LJ J .ö�_;.JI �l'� l �l'� l ır � i � � l:...,al l .:U. J ıJ� ı:,ıi � r-1 J . � l.r. i �Ir J � l:....al l .:U. l.r. i J.,AJI I � � .ili .ö�_;....l l � J:l �l � I_,.J I J .:U. ır ?. JS' �} ı:, i � � � .�l:...,al l ır �- �- ... i . ..... o �- � o o o s .. .. lO
78 Mannkta Kullanılan Lafızlar 1\c. MANTIK SANAT! Şu anki amacımız mantık sanatına giriş yapmaktır. Bu sanata ilişkin araştırmamıza, her kitaba başlamada uygulanagelen adet 5 hakkında söylenenler le başlamamız gerekir. 1 . Mantık Sanatının Amacı Bu sanatın amacı, zihni, ne tür bir hüküm olursa olsun, şeyin böyle olduğuna veya böyle olmadığına dair belli bir hükme inan­ maya sevk eden bütün şeyleri, bütün yönleri ve bu şeylerle yönleri 10 meydana getiren şeyleri tarif etmektir. 2. Mantık Sanatının Yararı Bize, zihinlerimizin inandığı şeylerin gerçek mi yoksa batıl mı olduğunu ayırt etmeye ilişkin gücü kazandıran, sadece ve sadece bu sanattır. Genel olarak o, bu kitaptan önceki kitapta belirttiğimiz 15 yeri ve yetkinliği kazandırır. Şöyle ki, zihnin inanma sınıflarını ve her biri zihnin inanma sınıflarından her birine sevk eden şeyleri bildiğimizde, kendi zihinlerimizin veya bizim dışımızdakilerin zih­ ninin inandığı her hükümle ilgili olarak, bu inanmanın ne tür bir inanma olduğunu ve zihni bu inanmaya hangi şeylerin sevk etmiş 20 olduğunu biliriz. Yine, zihni bir gerçeğe veya batıla inanmaya sevk eden bu şeylerin tabiatını ve bu şeylerin ne ölçüde bir inanmaya, yani kesin olan bir inanmaya mı yoksa kesine yakın veya onun al­ tında bulunan bir inanmaya mı sevk ettiğini biliriz.
)Z.:J 1 � ıJ i � Jk:-1 1 � l:.,.p � t_J.r.l 1 ı:, 'Y 1 lj ..L.,aj J J$' � � i· .ij ı:, i �.r; ..li ö.lWI �! J.:i ..li � � \:...4J I o.lı � 1..) ·' . \:S J � � � � �JÜ _JA �\:...4J I o.lı � �}J li l..lf �i ��1 � 1:. � .l � ı:, i J l �.il i J.,._:i � � J.J" � � J � � � d1:i r=t � � 1 J - ı:,\S" f-> � i l ..lf � Ji ·).J" � 1 � � �� JP.}- � 5 lO - � � �� t· a· · .Y ö ..W l � . lA ..b-J u- ı"'t"'-�i �\:...4J I o.lı � J . a..:.J. lı. J u-l l.. Lı. J i � � ı....�.. li � - .r l A> l:.:ılA.li .Wl .l l.t:.:i L. . ı.,T - · J G i dj.) J . ı..a J:.i ':? .il i � t:.S:J 1 � o ljJ'.l ':? .il i � 1 J i (,.Al l ..b- IJ ..b-IJ J� � 1 J.J" �1 J � .il i � b i::Z I � t:.,.p i l;.j_r � f-> JS' � � i �.il i � b i::Z I rf ..b- IJ ..b-IJ J! lf:... J .) I::Z � I dj .) y. .) I::Z I � i � ı:,i lj� � .) Ji l:.:ılA.li .U �.) lii l J.J" �1 d1:i � � J ,.) I::Z � I dj.) J! � .il i J L.. J.J" �1 � i 1 rf )..lt.. � - i J! J Jk � Ji j:.J .) I::Z I J! � .il i J.,._:i � � �J lL. Ji � y. .) I::Z I J! jA 'J.J" �1 d1:i J.,._:i .) I::Z � I · ı� � ı.,s- J · - . ' _. . &A ıs 20
79 Mantıkta Kullanılan Lafızlar 3. Mantık Sanatının Parçalarının Sayısı Sanatın parçalarının sayısına gelince, [ 103b] o, zihnin inanma sınıflarının sayısıyla bu şeylerden önce gelme özelliğine sahip olan şeylerin sayısı kadardır. Açıklandığı üzere, bu şeylerin sınıfları beş 5 ve onlardan önce gelen şeyler de üçtür ki, biz bunu [daha önce] söylenenlerden biliyoruz. Şu halde, mantık sanatının parçaları se­ kizdir: İlk parça, müfret düşünülürleri kapsar ve içinde bu parçanın bulunduğu kitap, Kategoriler Kitabı olarak adlandırılır. ıo İkinci parça, öncülleri kapsar ve içinde bu parçanın bulunduğu kitap, Peri Hemıeneias Kitabı olarak adlandırılır ki, anlamı 'ibare­ ler'dir. Ü çüncü parça, mutlak kıyasın durumunu açıklamayı kapsar ve içinde bu parçanın bulunduğu kitap, Birinci Analitikler Kitabı ola­ ıs rak adlandırılır ki, anlamı 'Döndürme Yoluyla Tahliller Kitabı'dır. Dördüncü parça, burhanlara ilişkin şeylerin, burhanları oluştu­ ran şeylerin ve burhanlara izafe edilen şeylerin açıklanmasını kap­ sar. İçinde bu parçanın bulunduğu kitap İkinci ve Son Analitikler olarak adlandırılır. 20 Beşinci parça, diyalektik/cedeli şeyleri kapsar ve içinde bu parçanın bulunduğu kitap Topika olarak adlandırılır. Anlamı, 'yer­ ler'dir ki, her meselede, [bu meselenin] is patı ve iptaline ilişkin delillerin çıkarılmasına kendilerinden kalkılarak gidilen 'yerler/el­ mevazı' kastedilir. 25 Altıncı parça, mugalataya ilişkin şeylerle onlara izafe edilen şeyleri kapsar. Bu parçanın içinde bulunduğu kitap, Softstika olarak adlandırılır ki, anlamı, kullanıcılarının, öyle olmadıkları halde, bir ilim veya felsefe sanılmasını amaçladıkları 'aldatıcı şeyler'dir. 'Sufes­ tas'ın anlamı, aldatıcı hikmet [ 104a] ve aldatıcı bilgi veya hikmet 30 olduğu zannedilen ama öyle olmayan şeydir. Gerçekte öyle
�' � \:_p s. \�i .)� .� .)�1 ��i .)� � � (l03b) � l:...al l �l,r. i .)� ı:.i J J ·JY' �� l.!.ll:i i � �i lf.iG � � �� �� .) � � J ı.JA..ll l �� � � �� �� J ,,:;, L. � � � JY' �l lo!.ll:i ��i .� w Jk.:..J I �� �1,r. li ,J.:i r:.... cil� � � J ,� � J ,Ö .).;...l l �.:./'�1�1 � � ':? ..ll l .JA Jj �� �?,Jli .ü �.,A..J 1 '-:'"' \:S' � �?,J 1 IlA � IS ..ll l '-:'"' I:S:JI IS ..ll l '-:'"' I:S:J I J ,ü L. � 1 � � IS ..ll l .JA � 1!.1 1 �?,J 1 J .üiJ � I o l:..... J '-"' � ':?J� '-:' \:S' � �?,JI I ..iA � L- � �\!.l l �.r:w · - ı,.s-! ..,_ � ·� t l J �. ı:s:J I J ,� · ll- · ' 1 U"" WJI - .;- i � '-:'"'\:S' o \:...... J ,JJ � 1 \A-:k) lj i '-:'"'\:S' � ?,J 1 IlA � IS ..ll l ·� � ü � l � � � � J � l.r,l l JY'i � � � � 1) 1 �?,JI J � ':? ..ll l '-:'"' I:S:l l J '� l.r,l l J 1 ai L,a... � L. � J � l.r,l l � .. .. .. .ö_r.> �� J �1!.1 1 \A-:k)yi � �?,JI I ..iA ':? ..ll l '-:"'\:S:ll J ,9� 1 �� �� � � u- \>.l l �?,JI J � � 0::.. �� � J ,� lyı-1 1 ol:..... J ,�_,i, � �?,JI IlA � . lfl � ! J lfj� ! � � � t. 1_rj l J! 4.l L. JS' � J� � ai W l ���� J �lit..J I JY' �� � � U"" .) W l �?,JI J ol:..... J , ı;_ı; ;_;.. � �?,JI IlA � ':? ..ll l '-:"'\:S:ll J ,t+.:J ! .;:S- :r U-li J i L.k � � �i lA.,ı ...:...... ..l.,Qi � 1 ü lkl t;..J 1 � J { l04a) 4.AJ.... � ol:..... �;.. � � .cil.lS' ly� �i öJ ...W I � � :; JS'J . ciJ JS' � J � �i � �� Ji oJ.... 5 ' · lO � " ıli 15 20
80 5 ıo 15 20 25 30 Mannkta Kullanılan Lafızlar olmadığı halde, sayesinde kendinin hikmet sahibi ve ilim sahibi olduğunu zannettirecek şeyi kullanma gücünü elde eden kişi 'sofist' olarak adlandırılır. Bu ismin anlamını bilmeyenlerden birçok kişi, 'sofist'in, belli bir mezhep kurmuş olan bir adamın adı olduğuriu ve bu mezhebi kabul edenlerin ona nispet edildiğini zanneder. Başkaları da, bu nispetin sadece bilginin imkarunı inkar eden­ lere uygun olduğunu zanneder. Bu iki zandan hiç biri doğru değil­ dir. Bilakis, 'sofist'in anlamı, belirttiğimiz anlamdır. Onların ya­ nılmasının sebebi, bu lafzın Yunancada delalet ettiği şey hakkındaki bilgisizlikleridir. Bununla beraber şu da var ki, bilgiyi inkar etmek, söz konusu yeriyi elde edenlerin çoğuna arız olur fakat söz konusu İsimlendirme onlara bilgiyi inkar etmeleri sebebiyle ilişmez ancak elde etmiş oldukları yeti sebebiyle ilişir. Bu yeti ise, ancak insanda söz vasıtasıyla aldatma ve dinleyene, işittiği şeyin doğru olduğunu veya çürütülmesinin kendisi için imkansız olduğunu zannettirecek şeyler aracılığıyla yanıltına gücünün bulunmasıyla oluşur. Mugala­ ta/yanıltına ve yanıltınayı oluşturan şeyler, bu yeriye sahip olan kişinin kendine has özelliği olduğu için, bu parçanın içinde bulun­ duğu kitap bu yeriye sahip olan kişinin isminden alınan bir şeyle isimlendirilmiş ve Softstika Kitabı denilmiştir. Yedinci kitap, zihni retorik/hatabi tasdikiere sevk eden şeyleri meydana getiren şeyi kapsar. İçinde bu parçanın bulunduğu kitap, Retorik Kitabı olarak adlandırılır ki anlamı, 'hit:ibete ilişkin şeyler' ve 'belağata ilişkin şeyler'dir. Sekizinci kitap, zihnin poetikjşiire ilişkin olana inanmasını oluşturan şeyleri kapsar. [ 104b] İçinde bu parçanın bulundu­ ğu kitap, Poetika olarak adlandırılır ki, anlamı 'şiire ilişkin olan­ lar'dır. Aristoteles, sık sık Kitdbü'l-Kıyds/Birinci Analitikler ile Kitdbü'l­ Burhdn'ı/İkinci Analitikler'i, birlikte tek kitap olarak sayar ve onlardan oluşan bütünü, üçüncü kitap olarak adlandırır ve buna istina­ den sıklıkla Softstika'yı beşinci kitap ve Topika'yı da dördüncü kitap
ıf � J.) J � J.) �i dJ.) � � � L. J l.A:.... I � . c u. i .. ' 1 ıs--:! . " _r.-�<'J . 4.Ş ı1.:jy" �. � Lı. dl.lS" u� �� · 1 - � 4.Ş lk:J� .. �u i � l!.:ıi ,_r.) t:ı LA.l.. ". 1.:. r'"" �� l .lı � �� . . � 1 o .lı � i ıJJ.;>T J; J .� 1 �..W 1 dJ.) �.) ı:; � J � � � .lı ıf ��J � J .�; lA..l l ıJ � ! � ı:; � t...:: ı � � _,. � � J ,o l:..li L. 4.Ş \1....;,;.J 1 � J. , li> :.:.- � uPf' .li dJ.) � �i _r..S. .� Li.t,:l4 �� o.lı � �..l:i � r •4>ıl:i ıJ �� � ,�; lA..l l � ı:, i ö:,AJI o.lı � � J .1-A_,:.:al � � ö:,AJI � � t...:: 1 � �; lA..l l � �� J.,AJ 4 �,.:ll � ö; ..L4ll ı:,W ;>\J ıJ� ıJ� � t...:: ı ö:,AJI o.lı Ji j.> � '-?.ll l � i �; � � ;,.- � 4 � W l � lA.. � J r=t � � � ;,.-�� J ak.lli-..J I � lS'" LJ J · � � � � � �_r.}l l.lı � �.ll l � �� � ,ö:,AJI o.lı 41 ıf �\.> � li-..J I . �;.. � l:5 J:.ü Ö:,AJ 1 o .lı 41 ı:; r'"" 1 ıf' .)_,> L. ;- � �.ll l J_,_:; � � �l:.!ı �� r=t � L. � � � W l �_r.}l J � l:S"" � �_r.}l l.lı � �.ll l ��� J ,� 1 � lA:! � I J! . � 9-�1 J � � � o\:..- J , liı_;_,1.,_; �l:ii l � (l04b) � � � �l:.!ı�l � � ıf l!ll �.r.JI J J '�>.' i � �_r.}l l.lı � 4-Ş .ll l ��� J ,� 1 J! �.ll l -��� o\:..� ıJ lA_r.J 1 � \::S"J U"' � 1 � \::S" � r. �� � \k lk...;i. J � t'.ı 1� cll .lli .�t!JI � � � �� � J .I�IJ 4 \::S" dJ.)J , � 1) 1 � � � �.,k � I::S"J v-b..l l � � l lA:b-i;.. � \::S" _r..S. _ _ ;. 5 ıo ıs 20
81 s ıo ıs 20 2S 30 Mantıkta Kullanılan Lafızlar olarak isiınlendirir. Bunun sebebi ise, Kitabü'l-KJyds'ın/Birinci Ana­ litikler'in ve Kitdbü'l-Burhdn'ın/İkinci Analitikler'in isim ortaklığı­ dır. Böylece, mantığın parçaları bu parçaları kapsayan kitapların isimlerine göre alındığında, mantığın parçaları yedi olur, ama bizzat bizim de böldüğümüz gibi, tek tek amaçladıkları şeye göre bö­ lünürse tam olarak sekiz olur. Aristoteles'in iki kitabı birlikte aynı isimle isimlendirmesinin sebebine gelince, bunu daha sonra açıkla­ yacağım. İşte bunlar mantık sanatının parçaları ve onları kapsayan kitabın parçalarıdır. 4. Mantık Sanatının Nisbesi Nisbesine gelince, bu konuda, onun felsefe sanatının bir parça­ sı olduğu kanaatine ulaşılması mümkündür; çünkü bu sanatın kap­ sadığı şey de var-olan şeylerden biridir. Fakat bu şeyler her ne ka­ dar var-olanlardan biri olsa da, bu sanat onları var-olanlardan biri olmaları yönüyle inedeyip tarif etmez; onları, insanın, kendileriyle var-olanların bilgisini elde edebileceği bir alet olmaları bakımından [inceleyip tarif eder] . Nitekim gramer sanatı da lafızları kapsar ve lafızlar da akledilmesi mümkün olan mevcutlardan biridir. Fakat gramer sanatı [105a] bunları düşünülür şeylerden biri olarak incelemez. Aksi takdirde, gramer sanatı ve genel olarak dil ilmi sanatı düşünülür anlamları kapsamış olurdu ki, böyle değildir. Çünkü delalet eden lafızlar her ne kadar akledilmesi mümkün olan mev­ cutlardan biri ise de, gramer sanatı onları düşünülür anlamlar ol­ maları bakımından tarif etmez fakat düşünülür anlamlara delalet etmeleri bakımından [tarif eder] . Dolayısıyla biz de onları, tama­ men düşünülürlerin dışında şeyler olarak alıyoruz. Çünkü onları [burada] bu yönden incelemiyoruz. Aynı şekilde, mantık sanatının kapsadığı şeyler her ne kadar mevcutlardan biri olsa da biz onları mevcutlardan biri olmaları bakımından ineelemiyoruz fakat kendileriyle mevcutların bilgisine ulaştığımız bir alet olarak
� t f l rı- f . rı€: :- \ C.· c. ·tt { C.�· t . \ � � i � l . c.· �� :f � ( l �:.' 1;[' -� �. t' t' r·: - r - �� r r · t · l� ct. �c.""· · �. r ! b r f. q � L (• - 1 • �'-.. · �r,: ·Y ı_ f-� �: f' · ı_ t; · ·� � :f � -t, o C· �. � - (;\ � " (;\ � tr. E: �. r; &\ !,:-�· � • l �·�. t0 � v. � .f � ct. -=..! ) • •�_l!. � \ C.· (-• f " ·tt 'ii" � . f.'� c:. ct.! ı_ [ • N o • l t_ � . c- � � t· r\ C.· �� l,' [· q t {� l t t_' r � ...· � rı- i' f . '\ :f �- r.� }. �[t '-.. · · :f" (;\ � � : �: �r 1: � :fr t- t· t- �-� 1.. . t �� � · · ( � ft · 'l . � (0 1:; � · ' c. �� � : � . ( f i. · · [:;- � Ç, · :f rr ç F.\. ı � ..! [ .. C. � -� · • �l • • • t; � [. �;. f � � � "" �· · ı::-� , f � .r � q r� ct.-�• �.f \ r � . " ·� �·- t · · � · \ -(� c.· : ..(0 r-t. �� ..r! � -r:. : rırr· · · G" � �· � 1._ � '(_. • t' (i' � :f � � ..( . � t;· • .. t.· � "" �r- r · · C. • t· \r- .. � r� 1._ L � "" G" ·r , • • � • � .. � );;� f � 1._ f (• � � � " -� y-� �-� J- · � r tp )j � �. r '§ E C;! ·ı, � � �� 1 ç ı_ . r� ct.! �� t . �. -1 . . l o tr [ ı- . .l .... ı:n r • " .... o [. !__ . c- ı ı:n . . ç.� • � � f (;\ � � ç � l_ l� ·�-l!.- ·'ı.,C.·. . . 'ii" � .� ( - ·� . �ct. � 1· '{\ �C\ t �: ! �ç.� . -� � [· J' r · �• l •� ·( ç . . C\ (;\ � � � l l (!.. �. .. .. f' · · \ . ) � � � .;; ·t� r.: � f . · . � [' b <tr � ·'ı_. r;. • E �· -� QO .....
82 Mannkta Kullanılan Lafızlar [ inceliyoruz] . Böylece, biz de onları mevcutların dışında başka bir şey gibi ve mevcutların bilgisi için bir alet olarak alıyoruz. Bundan dolayı, bu sanacia ilgili olarak, onun felsefe sanatının bir parçası olduğunu kabul etmek gerekli değildir. Aksine o, kendi başına var 5 olan bir sanattır ve başka bir sanatın bir parçası değildir; aynı anda hem bir alet hem de bir parça değildir. 5. Mantık Sanatının Sırası/Mertebesi Bu sanatın sırasına/mertebesine gelince, o, diğer sanatlara kı­ yasla, felsefe sanatının kapsadığı sanatların tamamından ve genel ıo olarak söz vasıtasıyla öğretilen diğer sanatların tamamından önce gelir. Sanatın sırası, onunla diğer sanatlar arasındaki ilişkiye/muka­ yeseye göre alınabildiği gibi, öğrencilere kıyasla da alınabilir. Diğer sanatlarla ilişkisi bakımından o, düşünmeyi kullanan diğer sanatla­ rın tamamının başlangıcıdır. [ 105b] Öğrencilerle ilişkisi bakımın- ıs dan ise, sanatların sıralarıjmertebeleri bu yönden neredeyse belir­ sizdir. Çünkü imkan dahilindedir ki, sanat, bir başkasıyla karşılaştı­ rıldığında bu başkasından önce olması wrunlu olabilir fakat bu ikisi birlikte öğrenci bakımından karşılaştırıldıklarında öğrenciye onların sonra olanı, önce olanından daha kolay gelebilir. Bundan 20 dolayıdır ki, bir topluluk mantık sanatının sırası ile felsefenin par­ çalarının sırasını belirlemeye koyulduğunda, onların sıraları konu­ sunda farklı kanaat!ere ulaştılar. Çünkü onların bu konudaki ince­ lemesi, sanatların sadece birbirleriyle karşılaştırılmasma göre değil, öğrenciler bakımından da karşılaştırılmasma göre idi. Bu nedenle, 25 onların bir bölümü, bu sanatın sırasını felsefenin birçok parçasın­ dan sonraya yerleştirdiler ki, buna örnek, geometriyi bu sanatın önüne geçiren kişinin öne alışıdır.
,üb�_,.J I 4i_,... J1 � �� alT 43 i � ,üb�_,.J I alT 43 i �J ,ü b�_,.J 1 ,y- �; l> .rT �-� 43 ts" lA.l>- i:.; � \:...,QJ 1 .lı J �� ıJ i � � �.!ll .ili .ü b�_,.J 1 4i.rwJ . W li � \.:..p � ı. . � (' ı J , 4A.....W I � \.:..p · ,. · �- J ı� ıf .r:- ....:i. .. . t- ,..r. J alT 43 i ')! J ,�.r i �\:...,QJ 1 ,..r. o .; . 1 · �' �\:...p ı;.r .o 43 � � \:...,QJ 1 )L... J 1 4- l:i � � \:...,QJ 1 .lı �.)"' r. l; 4.4J 4 J ,4L...,W 1 � \.:..p � J..:..!.:i � � � \:...,QJ 1 � i � . ·.. L;, - t 1 \:...,QJ 1 .r L... � .-1.::; 0 1 ı.... ..li � \:...,QJ 1 t.:i. .)"' J . J ili ,'-:?' c:. \.:..p IY.:! J � � li.l l � .1>-Ji V"' l::Al 4 .1>-Ji ..li J '? i � � \:...,QJ I J1 4- l:i � t:.i �\:...,QJ I .lıı J · 0!J.::..J I J1 .� 1 � � � � \:...,QJ I )L... � 4.. � � �? \ıl ıJfo ıJ i ü .ltS" ..li � � 0!J.· JI J1 4- l:i � t:.i J (l OSb) ıJfo ıJi � ')/ � � . Ö J _r.};. �� � � \:...,QJ I ��.)"' 1 .)1 J ,�? ')/1 cl.l:i � lf.. ..lÖ.:i ijl �? 4 � � � \:...aJ I :r � � � J+..- i � ö?h.J ı � \S' �4 � � � J Jk:..J I �\.:..p �.l"' � ij i l; LJ l.!..ll .lli .4.. � 1 ıJ \S'J � ıJ,:J; � 1.)"' J � �J 4L....W 1 ,. ı.r. i � 1.)"' 1:.·. Cı .k_ü � J l ı . :.. _ . V"' ü . :. �.ı-' ')/ ı� . � . . � . �\:...,QJ I .lıı �.l"' r+-- ij r. ciJ ..U J · 0!J.::..J I J1 4- l:i 4.... 4 1 i � :;.. �..lÖ.:i I.!.!J.) J � 4L....W ı ı.r. i :r .;!S' ,:r ör t:.. .� \:...,QJ 1 .lı � o .r-; � ... • " " • 5 • ıo o .l ..b...- " " i o 15 ' � . � · . o , ,. o ıo
83 Mantıkta Kullanılan Lafızlar 6. Mantık Sanatının Kurucusu Bu sanatı kuran, bir kitapta kaydeden ve ona, kendisine yöne­ len kimsenin elde edip söz yoluyla öğrenmesini mümkün kılan bir yol belirleyen kişi, tek başına Aristoteles'tir. Ondan önce, bu sanata 5 ait olup bir kitapta kaydedilmiş olduğu düşünülen şeye gelince, bu sanatın parçalarıyla ilgili olarak bunun örneği oldukça azdır ki, Kategoriler bunlardandır. Onu [Kategoriler' i] ilk olarak icat edenle­ lO rin Pisagorasçılar olduğu sanılır. Onların arasından, onu icat eden kişi de, Arkhutas olarak bilinen bir adamdır ki, [ bunu kabul edenler] onun Aristoteles ve Eflatun'un zamanından önce yaşadığını iddia etmişlerdir. Aynı şekilde Diyalektik'e, Softstik'e, Retorik'e ve Poetik'e ait birtakım şeylerin de ondan önce icat edildiği sanılmıştır. Şimdi derim ki : Arkhutas'a nispet edilen kitapla ilgili olarak The­ mistios [ 106a] şöyle demiştir: Bu kitabın durumundan açıkça or- ıs taya çıkmıştır ki o , Aristoteles'in zamanından sonra yazılmıştır; zira Pisagorasçılardan, ikisi de Arkhutas olarak isimlendirilen ve her ikisi de Pisagoras'ın taraftarı olan iki adam vardır ki, bunlardan birisi Aristoteles'in zamanından önce, diğeri ise ondan sonra idi . Bu ikisinden, Kategoriler'in yazarı olanı Aristoteles'in zamanından 20 sonra olan kişidir. Yine derim ki, Aristoteles'ten önce olan Arklıu­ tas'la ilgili olarak şu ortaya çıkmıştır ki, o da, mantık sanatına dahil olan şeyler hakkında söz söylemeye istekliydi. Çünkü Aristoteles, Metafizik kitabının yedinci makalesinde, tanımların sınıflarını sayıp bu sınıfların en yetkinine ulaştığında şu sözü söylemiştir: 'Bu ta- 25 rumların benzerleri, Arkhutas'ın kabul ettikleridir. ' Aynı şekilde başka bir toplulukla ilgili olarak şu ortaya çıkmıştır ki, bunlar da, 'bölme' ve 'tanımlar' gibi bu sanata dahil olan şeylere dair sözlerle meşgul oluyorlardı; Ksenokrates'in sözünden ortaya çıktığı gibi ki, Eflatun bunu daha çok yapmıştır. 30 Fakat bunu, sanatın yöntemine göre değil sanatın belli parçaları bakımından fark ettiği şeye göre yapıyordu.
Jicl ' is \;...p � lf:J l j&-�1 J � \:S' J lfJ �� J �\:...41 1 o-4] ��1 ·' t.i J .,.; J� � J lf:l ! � ı:; �j \:.:i l � � � ıf �i �i � � �.ll . � - l J .o ..I.>J �lk lk...) - � �\:...41 1 o.lıı ,ü \',Wl lf=... ö� �\:...41 1 o.lıı ıf �ır, i J cl}.) )aj w � � \:S' �i '-?.ll l �� -�;}-�) JT � \'ji u.J�i 0:!..u ı �i � � �� ıfj J.i ıj\S" �i l�j J ,�;:.� 4 �� �) .JA r+-­ ıf J J�l JJ"'i ıf ��4 � cll ..lS"J -��i J �lk lk...;. i ��� t.l: J}li . � �� �� � � J �Ua;..l l ıf J �\k....i_,..J I ;e i ıf � � ! Jli (l06a) ��� �� �_,>� i J! �_,_:-1 1 JT ıf � � ,�lk lk...) . ıfj � �J w ı �i � � � o.lıı 0 \S' L... ..�.> i �_,.>; 4 0 � l..+-- ..�.> IJ JS' 0 �; �;}-�j J '�)}- �) � ıf L... "jS"J ,o� .;>�1 J �lk lk...). ıfj J.i tı i J .�lk lk...). ıfj � ıj\S" ı.Ş..il l .JA ü\'_,i..U l..+-- � 1) 1 �i �lk lk...) J.i ıj\S" ı.Ş ..ll l �_,.>) ;e i ıf � ..ü �i J.,; i �� .Jk:..J I � l:..,.:, J J> b .JA !..:i J_,4JI �i �J.T.. 0\S" ..ü ü � l � L. � \:S' ıf �Wl �LWI J .)� LJ � lklk...). o.lıı J\!... i J .J_,4JI l.lıı Jli lf,i l:..,.:, i J.S1 & J .)J..b..\ 1 �t.,.:,i �; ;e i ıf � ..ü cll ..lS"J - �_,.>) �.r.. ı) \S' � ı ıf .)J ..b..l 1 o.lıı J U>b � (... ��i J J_,4JI ı).,k � ly \S" � i �.,r:-T J �1_;; 1..5 J} ıf :;. L. J:.- ,.)J ..b.l l J �� j:.o ,�\:...41 1 �i � cfJ �\:...41 1 J.ı_), � � cl}.) J '��i cl}.) ;s1 - � � ..ü �\:...41 1 ıf r. �ır, i l __ / t .. .. i fll ı. 5 "' ıo 15 20
84 Mantıkta Kullanılan Lafızlar Genel olarak, Aristoteles'ten önce, mantık sanatına dahil olan şeylerle ilgili olarak kaydedilenler, şu iki şeyden birisidir: [Bunlar] , [ a] ya sanata ilişkin olarak meydana gelen fiillerdir. Fakat bunlar, bir sanat çerçevesinde değil, deneyim ve sanatın fiilierinin uzun 5 süre uygulanmasından meydana gelen yeti ile oluşmuştur, -çünkü onlar, bu fiilieri meydana getiren kanunlara sahip olmaksızın, on­ larla [ bu fiilierle] bir şekilde meşgul olmuşlardır- ; Protagoras'ın sofistik şeylere, Thrasimakhos'un hitabete ve Homeros'un şiire ilişkin yerisi gibi. Kaydedilen söylevlerin [ 106b] ve şiirlerin kendi- lO leri de, insanın kullandığında bu söylevlerin ve bu şiirlerin benzer­ lerini yazabiieceği kanunlara dayalı değildir. [b] Ya da, onlardan bir kitapta kaydedilmiş olanlar, [mantık] sanatının belli bir parça­ sıyla ilgilidir ki, bu oldukça azdır; şairlerle ilgili olarak, lafızlarının vezin sınıfları, söylevlerden aktarılagelen bazı şeyler ve aynı şekilde 15 cedele ilişkin bazı şeyler hakkında yazılanlar gibi . B u sanatın ve bu şeylerin, bundan önce, sanatların dayanması gereken düzene uygun olarakbulunduklarına gelince, böyle bir şey yoktur. Çünkü bu yal­ nızca Aristoteles'e aittir. 7. Mantık Sanatının Öğretim Yöntemi 20 Öğretme yöntemlerine gelince, Aristoteles'in genel olarak uzak durduğunu söylediğimizin dışındakilerin tamamı, bu sanatta kulla­ nılır. Bu söz, Mantığa başlamayı kolaylaştıran sözleri ele aldı. Şimdi ise, ona giriş yapmamız ve bu sanatın parçalarının ilkini kapsayan 25 kitabı incelemekle başlamamız gerekir ki, bu, Kategoriler Kitabı'dır. Hamd yalnızca Allah'a olsun. Allah'ın salatı Efendimiz Mu­ hammed'e, onun iline, ashabına, ezvacına ve zürriyyetine olsun.
�l;..p � a.l>b � � 1 �� �1 ;e l ıY' �1 Lo 0 � � 4 J . J..i Jk:-11 ıf- � �� J W':JI t:. 1 : �..r ':J1 �i .JA u-:1 \k lk...) J.,k ıf- �.)bJI ö:,AJ I J �J..U4 :.fJ � � �i � � � t:...al l 0fo 0 i � ıJ' lı\}J ij 0 i r+' JA5 1 0\S" � 1 ,�t:..,al l JWi 4.1Jij-e � lf'J} U,J)I ö:,; J.- ,JW':JI 0fo � � 1 � I_,Al l � ..es l.S'J � 1 � If'�Ji J � lk>J I � If'_,> lo_,... 1) J �lk..._,_l .,; l " � I_,AJ I � u-:1 � 1 J lı..!. � l J (106b) � 1 � 1 , · - .�1 0 i t:. 1 J ·J lı..!. 'l ı J � 1 cl.l:i J�i L!.:ıi 0 L...i )' l lf.l .:.... l 1� 1 � 1 Lo J.- '� �i �1 �t:...al l ıY' r. 1�?.- '-:"' l:S" � l+-- �i Lo 0� " " J ,öJylo ��1 � 1 ıY' J ,.ı.l; W I 01jJI �l;..p l �1� 1 � � � �� ':J1 olA J �t:...aJ I olA 0fo 0 i t:.ti .J�I ıJ' clJj$'" :.fJ � cil� J..i �IS" ..li t t:...al l � 0fo 0 i � � .:u 1 i llZ.:J 1 .O�J � U, lk...,J 'l .J'A �1 ı. ., " tJJ " -: " • .. .A • .. " s ., ıo ' :Jk:..l. \ 4&.� � � �\ V Lo � 1 lf.· . ·� �t:...al l olA � � � � � 1 �b.ji t:.i J .ll.,J Lı � ı...r:', u, lk...J. ru .ı \:..li � t_J.rJI � � � 1 J.Jli':JI � J_,All IlA � i ..W • . . . . • · 1- · ' 1 � l;..p . ;. tr � · u· i u· \11 .1L.:..,.j � �, ,.. ...A:..j J 1� '-:"' 1:5 .J'A J � l:...,.al l o .lA � 1?.- i Jj i ,)s- � ı.> .:u 1 '-:"' l::.SJ 1 . ü �_,A.J 1 .UT ,)s- J � \j� ,)s- ��� J O�J .ul � 1 J . .c:;.J � J � IJ) J �J .j . u- l:. I L,. r-- · \,;:o • ıs . u- �-� . • 20
o o DIZIN aktarılma, 22 aktarım, 22 aldancı şeyler, 79 alnnda tür bulunmayan tür, 44 amacıyla/li, 29 amaçlanan şey, 2 1, 64, 65, 72 ancak/fakat, 29 ancakflllin-lllinne, 29 arılam, 10, 3 1, 32, 65, 66, 73 arılarnın zamanı, 16 arılamlar, 16, 17, 18, 27, 31, 54, 65, 66, 74, 75, 8 1 arıtamlarının netiste birleşmesi, 3 1 arılamsız, 22, 23, 24, 26, 2 7 ara cinsler, 40 Aracılar, 17, 20 Arap dilbilimcileri, 16 Arap dilinin gramer/nahiv llimleri, 16 araz-ı lazım, 49 Aristoteles, 52, 60, 64, 75, 80, 8 1, 83, 84 Aristoteles ve kadim takipçileri, 69 Arkhutas, 83 ayıncı bağlaç, 28 ayırt etme, 9, 14, 50, 52, 78 ayrılabilir ilinek, 49, 50 ayrılmaya delilet eden bağlaç, 28 ayrılmayan ilinek, 49 ayrım, 44, 46, 47 bağlayıcı bağ, 28 bağlayıcılar, 17, 27, 28 bazı, 10, 12, 19, 22, 27, 35, 41, 42, 52, 84 bazısı, 36, 38, 39, 40, 41, 47, 5 1 , 56, 76 belirlilik takısı/elif ve lam-ı tarif, 19 belki/le'alle, 2 1 ben, 19 beş tümel, 10, 39 biçim.Bakın siga bilgisi talep edilen, 2 1 bir kısım, 19, 35, 36 bir konudan daha fazlasına yüklenme, 32 bir topluluk, 50, 63, 82, 83 birden daha çoğuna yüklenme, 32, 33 bireyler/şahıslar, 33 Birinci Analitikler, 79, 80, 8 1 Birleştiriciler, 17, 19 bölen, 45, 56, 57, 59 bölen ayrım, 45, 57 bölen özsel ayrımlar, 45 bölme, 10, l l, 12, 56, 57, 58, 59, 61, 65, 66 bölmeden meydana gelen şeyler, 56 bölünen, 56, 57, 59 bölüşen, 56, 58 bu/hazi, 19 burharılar, 73, 75, 79 cedel, 70, 72, 79, 84 cedele dayalı inanma, 72 cevap, 2 1, 24, 25, 46, 49, 5 1 , 52, 72 cevap veren, 22, 24 cevhere ait nitelik, 25 cevheri bakımından, 49 cins, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 48, 53, 57, 59, 71 cinsi olmayan, 53 cinsin özsel ayrımı, 45 cinslerin alnnda bulunan, 42 cinslerin cinsi, 44
1 56 Mannkta Kullanılan Lafızlar çoklara/çok şeye yüklem olan anlamlar, 33 çünkü/iz, 28 çünkü/li enne, 29 değilfleyse, 20 değildir/leyse, 23 delaiet, 10, 14, 16, 17, 18, 19, 22, 23, 24, 27, 28, 29, 31, 38, 39, 44, 46, 48, 5 1, 52, 53, 54, 55, 6 1, 62, 63, 65, 74, 75, 76, 80, 8 1 delaiet eden, 10, 16, 19, 23, 24, 28, 46, 48, 54, 6 1, 63, 74, 75, 8 1 delaiet eden lafizlar, 14, 16, 6 1, 74, 75, 8 1 den dolayı/min ecli, 29 den, dan/min, 20 den, den dolayı/an, 20 dığında, . . . dığı zaman/lemma, 28 d.iyalektik.Bakın cedel Diyalektik, 83 diyalektik/cedel yoluyla inanma, 70 e gelincefemma, 28 e kadar/ila, 20 Eflatun, 64, 83 eğer olur ise/in kine, 28 eksik tanım, 5 1, 52 en genel, 34, 37, 40, 41 en özel, 34, 39, 40, 43 en son tür, 44, 58, 59 en yüksek cins, 40, 4 1, 42, 44, 45, 57, 58, 59 en yüksekfen yukarı cins, 40 eşit, 34, 36, 47, 48, 5 1, 52, 53, 54 eşit olmayan, 52 eşitlik, 53, 54 evetfne'am, 20 ey, hey/ya eyyııba, 19 ey/ya, 19 eyne harfi, 2 1, 22 eyyü, 26 fiil, 10, 16, 56, 60 fiiller, l l , 16, 17, 20, 30, 84 filowflar, 64 gelecek zaman, 16 genel ayrımlar, 50 genellik sıralaması, 3 7, 40 gizem, 65 görünüş, 24, 25 gramer sanan, 17, 8 1 gramerciler, 16, 17, 18, 20 haber, 30, 31 habere konu olan, 30 hali bakımından, 48, 49, 50 halk, 17, 18, 20, 25 halk nezdinde, 17, 18, 20 halk/cumhur, 17 halkın meşgul olduğu sanatlar, 18 halleri bakımından, 26, 47, 48, 49 hangi, 26 hangi sebeple/ma şe'nü, 27 hangi şey, 26, 38, 46, 47, 49, 50, 52 hangisi, 26 harfler, 16, 19, 20, 2 1, 22, 24, 26, 27, 28, 29, 30 harfler/edatlar, 16, 19 h�sa, 48, 49, 50, 52, 57, 6 1, 64 hassalar, 48, 49, 52, 59, 61 hayal, 62, 63, 66, 74 hayaller, 74 hepsi, herfküllün, 19 her ne zaman olur ise/küllema kine, 28 hitabete dayalı inanma, 70, 72 Homeros, 84 ibareler, 79 ibdal, 62, 63, 64 için/key, 29 İkinci Analitikler, 80, 8 1 İkinci ve Son Analitik/er, 79 ilim erbabı, 17, 18 ilinek, 49, 50, 52, 53, 59 ilineksel nitelikler, 25 in sebebiyle/min kıbeli, 29 inanma, 76 İnanma, 70, 71, 72, 73, 78, 79 inkıyad, 70, 71 inne, 20, 30 inniyye, 20 inniyyet, 20, 24
Dizin isim, 10, 16, 19, 22, 30, 5 1 , 54, 5 7, 81 isimden türetilmiş, 22 19 16, 1 7, 20, 25, 30, 54, 58 isimlerden anlaşılan anlamlar, 32 isimlerden mürekkep olanlar, 16 isimlendirilen/müsemma, isimler, isimlerden ve fiillerden mürekkep, ismin yerine geçenler, 16 1 7, 19 29 70 istisna harfleri, istişari sözler, 21 46, 56, 5 7 karşılıklı ayrımlar, 46, 5 7, 58 karşılıklı olmayan ayrımlar, 46 karşılıklı yüklemler, 56 karşılıklı/mütekabii ayrımlar, 45 Kategoriler, 83 Kategoriler Kitabı, l l , 79, 84 kaç/kem, karşılıklı, kayıtlı, 7l kelimeler, kem harfi, 16 22 kendine ait biçim, 24 kendisi ile haberde bulunulan, kendisine yüklenilen, kesin/yakini kıyaslar, mücmel, 7 l keşke bilseydim/leyte şı'ri, 10, 16, 23, 24, 27, 29, 38, 39, 48, 53, 55, 57, 58, 62, 76, 77, 79 müfret ismin del:ileti, 24 müfret konumunda bulunan, 23 müfret lafız, 10, 16, 27, 29, 30, 39, 62, 76 müfret lafız işlevine sahip, 27 müfret tümel lafızlar, 39 müfret yerine geçen, 23 mürekkep, 10, 16, 1 7, 22, 24, 27, 38, 5 1 , 52, 53, 55, 62, 63, 76 mürekkep lafızlar, 10, l l , 22, 30, 76 mürekkep lafzın del:ilet ettiği şey, 27 mürekkep tümel lafızlar, 5 1 nahiv :ilimleri, 16 nasıl, 25, 26, 38, 45 nasıldır, 25, 26, 38, 44, 46 nasıldır?' sorusu, 48, 49 ne kadar, kaçfkem, 2 1 müfret, kesinlik bildiren bağlayıcı harf, keyfe ? harfi, 30 30 73 9, 10, l l , 1 7, 70, 75, 78, 79, 8 1 , 82, 83, 84 mannk sanan, 9, 10, l l , 1 7, 3 1 , 70, 73, 75, 78, 79, 8 1 , 82, 83, 84 mannkçılar, 1 8 Metafizik, 64 , 8 3 mevcut/vardır, 2 3 mevsuf, 30, 3 1 mevsuf olan parçanın anlamı, 3 1 mevsuf/nitelenen, 30, 3 1 mı, mu/hel ? , 22 mufassal, 7l mugalata, 70, 72, 79, 80 mugalataya dayalı kıyaslar, 72 muhakkak hatn, 72 muhakkak/gerçekten/inne, 20 mukabil, 46, 61, 65 mutlak, 35, 36, 37, 39, 40, 4 1 , 44, 45, 46, 47, 48, 49, 55, 56, 57, 59, 71, 72, 76, 79 mutlak olmayan yüklem, 35, 40, 45, 47, 48, 49, 56, 57, 59 mutlak yüklem, 35, 36, 37, 39, 40, 41, 45, 46, 47, 48, 49, 55 mannk, 28 21 25 kısırnlara ayırma, 57 Kitdbu'l-Burhdn, 80, 8 1 Kitdbu'l-KJyds, 80 konu/özne, 3 1 konu-yüklem, 10, 30 Ksenokrates, 83 kullanılan lafızlar, 14 kurucu özsel ayrımlar, 45 lafız, 10, 14, 1 7, 18, 27, 30, 3 1 , 38, 46, 48, 5 1 , 52, 53, 62, 73, 74 lafız sınıflannın del:iletleri, 1 8 lafız-anlam, 1 0 , 3 1 , 73 lafızlann ibdali, 75 lafızların sınıfları, 1 7, 29 lafızların yer değiştirmesi, 75 1 57
158 Mannkta Kullanılan Lafızlar ne var ki/illa enne, 29 ne zaman olur ise.Bakın her ne zaman olur ise ne zaman/meta, 2 1 neden dolayı/ma balü, 27 nedir/ma, 22, 38 nedir/ma hüve, 23 nefis, 3 1 , 62, 73, 74 nefisteki birleşim, 31 nerede/eyne, 2 1 nicelikfkemmiyye, 22 niçin odur, 27 niçin/lime, 27 nitelenen anlam, 31 nitelikler/keyfiyetler, 25, 26 o halde/fe izen, 29 o harfi, 30 o ki/ellezi, 19 o nedir/ma hüve, 23 o şey nedir, 23, 38 olduğunda/izi lcine, 28 oluşturucu, 45, 46, 47, 55 oluşnırucu ayrım, 45, 46, 47, 55 oluşnırucufvar edici ayrım, 45 orta cins, 40, 41, 42, 43, 45, 52, 53 orta/ara cins, 40 öğrenci, 10, 14, 60, 61, 62, 63, 66, 68, 75, 82 ö�renciler, 75, 82 ö�retim, 10, 60, 64, 65, 67, 68, 69 öğretim erbabı, 67 ö�retme yöntemleri, 12, 60, 67, 84 önceden bildi�imiz şeyler, 74 örtülü olarak, 22 örtülü/gizli, 22 öyle görünüyor ki/yuşbihü en yeküne, 21 özel ayrımlar, 5 0 özellik sıralaması, 40 özsel ayrımları olmayan, 53 özsel/zati ayrımlar, 44 özü bakımından, 26, 47 paydaş, 58 paydaş/bölüşen şeyler, 56 paydaş/bölüşen türler, 57 Peri Hermeneitıs Kitabı, 79 Pisagoras, 83 Pisagorasçılar, 64, 83 poetik, 70, 80 Poetik, 83 Poetika, 80 Protagoras, 84 resm, 10, l l, 47, 52, 53, 6 1 , 63 retorik, 70, 80 Raorik, 83 Retorik Kitabı, 80 retorik/hitabete dayalı inanma.Bakın hitabete dayalı inanma riyasi hattı, 72 rumuz, 65 saçma, 23 sanat, 9, 14, 1 7, 18, 20, 68, 77, 8 1 , 82, 84 sanat bakımından, 20, 68, 77 sanat erbabı, 17, 1 8 sanat ö�rencisi, 14 sanan söz yoluyla öğrenen, 14 sanann anlamlan, 14 sanatta kullanılan lafızlar, 14 sanki/keenne, 2 1 sayı bakımından farklı olan, 43, 44, 47 sen/ente, 19 sıfat, 30, 31 sıfat olan parçanın anlamı, 31 sıfat olan, haber olan ve yüklenen anlam', 31 sıfat/niteleyen, 30 sıralanmış lafızlar, 73 siga, 24 sofist, 80 sofistik, 70, 84 Sofistika, 79, 80 Sofistika Kitabı, 80 Sokrat, 22, 3 1 , 32 sonraki yarumcular, 68 soru, 10, 2 1 , 22, 23, 24, 25, 26, 38, 73 soru sorulan kişi, 2 1 , 24 söylevler, 84
Dizin sözlerin parçaları, 30 SUfestas, 79 şairler, 84 şartlı bağlayıcılar, 28 şartlılar, 28 şey, 21, 23, 24, 26, 29, 38, 45, 53, 54, 6 1 , 62, 65, 66, 76 şey hakkında tasdik edilen birçok isim, 54 şey nedir, 23, 24, 38 şeyde bulunan haller, 24 şeyin cevheri, 24 şeyin cevheri hakkında söz, 24 şeyin cevherine del3let eden söz, 24 şeyin inniyyetine delaiet eden söz, 24 şeyin mahiyeti, 24 şeyin ne olduğuna de13let eden söz, 24 şeyin varlığı, 23 şeyin varlığına dair bilgi, 23 şeyin varlığının bilinmesi, 27 şeyin zatı, 24, 25, 26 şeyin zatına ait biçimler, 25 şeyin zatının bilgisi, 23 şeyin zatının dışında kalan biçimler, 25 şeyin zannın tasavvuru, 22 şiire dayalı inanma, 70, 72 şimdiki zaman, 16 şu/zaiike , 1 9 talebin/sorunun gayesi, 2 1 talep/soru, 2 1 , 22 tam olmayan resm, 52 tam tanım, 52 tam/yetkin tanım, 52 tamlayıcılar, 1 7, 20, 27 tanım, 10, 1 1 , 5 1 , 52, 53, 54, 55, 6 1 , 62, 63, 83 tanımın parçaları, 53, 62 tanımlanan şey, 54 tariffbelirtme, 19 tasavvur, 1 0, 22, 6 1 , 63 tasdik, 10, 54, 60, 6 1 , 66, 67, 80 temyiz, 46, 49, 50 terkip, 10, l l , 30, 58, 59, 64 Themistios, 83 Thrasimakhos, 84 tikel, 34, 61, 66, 67 Timaios, 64 Topiluı, 79, 80 tuzaklar, 72 tümel anlamlar, 10, 32, 33 tümelin kendilerine bölündüğü şeyler, 56 tümeller, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 42, 43, 44, 45, 48, 6 1 tür, 39, 40, 43, 44 , 46 , 47, 48, 5 1 , 52, 57, 58, 59 tür bakımından farklı olanlar, 43, 47 türetme, 22 türlerin alnnda bulunan, 42 türlerin isimleri, 55 türlerin tanımları, 55 türlerin türü, 44 türün oluşturucu ayrımları, 47 türün özsel ayrımı, 45 türün yakın cinsi, 40 umulur ki/asa, 2 1 uzak cins, 40 uzlaşım, 74 üzerinde, üstünde/ala, 20 var edici özsel ayrım, 45 ya . . . ya dafimma, 27 ya . . . ya da, 56 yakın cins, 40, 41, 43 Yarancı, 64 yaygın, 18, 20, 25 yaygın olan lafızlar, 1 8 yaygın/meşhur, 1 7 yenilerin/sonrakilerin yorumları, 68 yetkin tanım, 53 yok/la, 20 Yunan dilini konuşanların gramer 3limleri, 1 7 Yunanca, 80 yüklem, 10, 3 1 , 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 4 1 , 43, 44, 45, 46, 47, 48, 50, 5 1 , 52, 53, 54, 76 yüklem olmada eşit, 36, 47, 48, 53 yüklem olmada fazlalık, 33 1 59
160 Mantıkta Kullanılan Lafizlar yüklem olmada ortak, 33, 34, 35, 36, 38, 39 yüklem olmada ortak olmayan tümeller, 35 yüklernde döndürülen, 48 yüklernde eşdeğer, 34 yüklernde eşit, 34 yüklernde eşit ve eşdeğer, 34, 36 yüklenen, 30, 3 1 , 32, 33, 34, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 48, 55 yüksek cinsler bakımından farklı olanlar, 43 �an, 16, 2 1 , 22, 23, 28 zat, 16, 20, 22, 23, 24, 25, 26, 44, 47, 52 zatı bakımından, 16, 26, 44, 47, 49 zihin, 9, 73, 75 zihnin inanması, 70 zihnin inanması/inkıyadı, 71